Tülay Hatimoğulları: Süreç istenilen hızda gitmiyor!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Tekirdağ İl Kongresi'nde konuştu. Hatimoğulları yaptığı konuşmada, şöyle dedi:
"BİZ BU SÜRECİN DAHA ÇOK HIZLANMASINI BEKLİYORUZ""Bir asgari ücret bir kirayı zar zor ödemektedir. Bugün açlık ve yoksulluk sınırının tırmanışta olduğu dönemde asgari ücrete zam konusunu iktidar pazarlık konusu haline getirmiştir. Buradan iktidara sesleniyoruz asgari ücrete ara zam mutlaka yapılmalıdır Ayrıca işçilerle, emekçilerle yapılan ücretlerle ilgili görüşmeler, sendikalarla yapılan görüşmeler işçilerin lehine gelişmelidir. Bugün Türkiye’de kiralar bir sene içinde yüzde 80 oranında arttı. Oysa bu artışı karşılayacak, hayat pahalılığına cevap verecek bir ücrete sahip değil işçi ve emekçi kardeşlerimiz. Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamak durumundadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir."
Hatimoğulları, şunları kaydetti:
"AİHM KARARLARI ACİLEN HAYATA GEÇMELİDİR""Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu barış ve demokratik toplum çağrısının akabinde biliyorsunuz PKK kongresini gerçekleştirdi, bir fesih kararı aldı ve önümüzdeki süreç içerisinde Türkiye demokratikleştikçe, süreçte hukuki ve yasal zeminde yol alındıkça silahsızlanma sürecinin hızlanacağına dair açıklamaları oldu. Bugün Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en temel gündemlerinden birisi bu. Süreç tıkanmış mıdır? İlerlemiyor, bir tıkanıklık mı var?" soruları geliyor bize. Biz bu sürece tıkandı demiyoruz ama bu süreç istenilen hızda gitmemektedir. Oldukça yavaş gidiyor. PKK’nin kongresinin gerçekleşmesinden sonra biz bu sürecin daha çok hızlanmasını bekliyoruz. Hızlanmalı da. Bu konuda atılacak adımlar var diye ifade ettik. Bu adımları çok kürsüde, çoğu yerde, her fırsatta ifade ettik. Türkiye’de siyasi partilerle, inanç temsiliyetleriyle çok sayıda görüşmeler gerçekleştirdik. Sayısız halk toplantıları ve ev ziyaretleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte toplum olarak ne yapmamız gerektiğini tartışıyoruz ama ikinci başlığımızda iktidarın ve devletin atması gereken adımlar.
"BU SAVAŞ BİR ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL"Mesela cezaevleri çok sayıda siyasi mahpusun ne yazık ki dolup taştığı bir yer. Cezaevlerindeki, siyasi mahpuslar mutlaka serbest kalmalı. AİHM kararları var. Birinde Osman Kavala ve Can Atalay'ı kapsıyor. Biri Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın içinde olduğu Kobani kumpas davasında yargılanan yoldaşlarımızı kapsıyor. AİHM kararları acilen hayata geçmelidir. AİHM kararlarının hayata geçmemesinin hiçbir yasal gerekçesi yok. Şu anda bu karar hayata geçmeyerek aslında bir suç işlenmektedir. Çünkü Türkiye, AİHM’in aldığı kararları yerine getirmesi gerekiyor. Ben bu vesileyle sevgili Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Ayşe Gökan, Semra Güzel ve Selahattin Demirtaş şahsında cezaevinde bulunan tutsaklara selam ve sevgilerimizi gönderiyorum.
Elbette atılacak çok adım var. Bakın demokratikleşme barışın olmazsa olmazı. Türkiye’de demokratikleşmeye dönük atılan somut adımlar var mıdır? Hayır, yok. Biz bunun için daha fazla örgütlenmek, çalışmak durumundayız.
Bu görüşmeler devam ediyor diye sanmayın ki bir masa etrafında oturulmuş, bir protokol imzalanmış ve her şey saat gibi akacak. Hayır öyle değil bu süreç. Devlete düşen görevler de var. Devlet de demokratikleşme konusunda hukuki düzenlemeler, siyasetin özgürleşmesi konusunda yasal düzenlemeler yapmak durumundadır bu sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için. Süreç yavaş gidiyor derken tam da bunu kastettim. Süreç bizim tarafımızda mümkün mertebe hızlı biçimde akarken, her kesimin güçlü bir desteği varken devletin ve iktidarın bu süreçte yeterince adım atmadığını görüyoruz. Biz de bu süreçte ısrarlı bir biçimde bu adımların atılması için çabamızı sürdüreceğiz."
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
İsrail ve ABD’nin İran’a saldırılarına değinen Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:
"Bu savaş bir çocuk oyuncağı değil. Bugün bu savaş halkların savaşı değil, bu savaş emperyalist güçlerin Ortadoğu’da tahakküm kurmaya çalıştıkları bir savaştır. Bugün bu savaşın üçüncü dünya savaşına evrilme ihtimali hiç de zayıf değil. Bu savaş gittikçe derinleşir ve daha çok yayılırsa birinci ve ikinci dünya savaşlarından çok daha büyük tehlikelere gebe. Çünkü o zaman nükleer silahlar bu kadar gelişmemişti, biyolojik silahlar bu kadar güçlü değildi, siber savaş yöntemleri bu kadar güçlü değildi. Ama şimdi bütün bu tehlikelerle karş karşıyayız. Orada bir sızıntı olması halinde orada yaşam bitecek. Hiçbir canlı yaşamını sürdüremeyecek. Hiçbir bitki on yıllar boyunca boy veremeyecek oralarda ve bizim gerçekten bütün halklar olarak en önemli endişelerimizden biri savaşın yayılması."
Hatimoğulları, şunları kaydetti:
"HERKES ŞAPKAYI ÖNÜNE KOYACAK""Buradan bir kez daha yineliyoruz. İran-İsrail savaşı derhal durmalıdır, durdurulmalıdır. Bu konuda BM başta her kesimin aktif biçimde görev alması şarttır. Yeni bir Çernobil'i bu dünya kaldırmaz. Hatta daha da tehlikelisi gündemde. Bu ciddiyetle yaklaşmak gerekiyor. Ama ne yazık ki bugün dünyayı yöneten liderlere baktığımızda her biri kendinden menkul akıllarla emperyalist sistemin yürütücüsü ve yeni bir dünya düzenini kurmaya çalışan akılla halkları, insanları ve insanlığı yok etmeyi göze almışçasına hayretler içerisinde kendilerini izliyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. O yüzden bizim kongremizden barış sesinin çok yüksek çıkmasını istiyoruz. Barış için, bölge barışı için, Türkiye’de Kürt sorununun çözümü ve Türkiye barışı için, Ortadoğu barışı için, İsrail-İran savaşının bitmesi için barış diyoruz."
PKK'nin kongresini gerçekleştirmesinin Türkiye’deki bütün siyasal yapılara etkisi olacağını kaydeden Hatimoğulları, “Sağdan sola kadar, milliyetçisinden her kesimine kadar insanlarda siyasal duruş ve hat itibariyle herkes şapkayı önüne koyacak ve kendini yeniden değerlendirmeye tabi tutacak. Bizler kongrelerimizde bunları yapmaya çalışıyoruz. Ama bunu yaparken bir yandan kendimizi fikri değişim ve dönüşüme hazırlarken aynı zamanda daha fazla eve gitmek, hanede buluşmak, işçi emekçi, kadın genç her kesimle buluşmalar sağlamak ve bunların kalıcı bir örgütlenmeye dönüşmesi konusunda katkı vermek ve iletişimimizi güçlü tutmaya ihtiyacımız var" ifadesini kullandı.



