Türkiye balistik füze projelerinde daha da hızlanacak
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İran ile İsrail arasında yaşananların nereye evrileceği ve sürecin nasıl sonuçlanacağı şimdilik meçhul. Ancak iki ülkenin birbirine yönelik hamleleri ve bunların sahada doğurduğu sonuçlar herkes için incelenmeye değer.
İsrail’in uluslararası hukuku ayaklar altına alarak İran içlerine düzenlediği saldırılarda kullanılan uçak ve sistemler madalyonun bir yüzü. Diğer tarafta ise İran’ın ateşlediği ve İsrail ile müttefiklerinin son derece gelişmiş savunma sistemlerine rağmen engelleyemediği hipersonik füzeler var.
Elbette bu yaşananlar bilhassa balistik füze hususunda ‘Türkiye ne durumda?’ sorusunu beraberine getirdi. Savunma Sanayii Uzmanı Anıl Şahin ile bu soruya yanıt aradık, Ankara’nın elindeki kartların ne olduğuna yakından baktık.
[İsrail ile İran arasındaki savaşın en önemli unsurlarından biri de balistik füzeler oldu.]
“Farklı kabiliyetlere aynı anda sahip olmak zorundasınız”
Günümüz muharebelerinde sahada tutunabilmek için savunma sanayiinde birkaç kabiliyete aynı anda sahip olmak gerektiği gerçeğiyle başlıyor Şahin. Hava tehditlerine karşı hava ve füze savunma sistemleri, cerrahi hassasiyete sahip mühimmat ve balistik füze saydığı ilk hususlar oluyor.
Bu noktada İran’ın balistik füzede önemli bir güç olduğunun altını çiziyor. Ancak hava savunmada son derece güçsüz kaldıklarını sözlerine ekliyor. Bu nedenle de İsrail savaş uçaklarının aslında uzak mesafelerden İran’ı kolayca vurabildiğini belirtiyor.
“Dolayısıyla İran’ın silahlanma modelinin kökten yanlış olduğunu söyleyebiliriz.” diyor Şahin. Olması gerekenlerle ilgili en temel çerçeveyi şöyle çiziyor:
“Cerrahi hassasiyet mühimmat ile ‘vurmak istediğin hedefi’ tam anlamıyla vurabiliyorsun. Balistik füze ile karşı tarafın hava ve füze savunma kalkanını delebiliyorsun. Entegre ve katmanlı bir hava ve füze savunma sistemi altyapın varsa kendini koruyabiliyorsun. Başka bir şeye ihtiyacın yok.”
[Türkiye aynı anda çok farklı alanlarda son derece kritik projelere imza atıyor.]
Türkiye aynı anda çok sayıda projeyle uğraşıyor
Türkiye’nin özellikle son 10 yılda yerli ve milli savunma sanayiinde çok kritik bir eşiği aştığı biliniyor. Bu meydan okuma aslında aynı anda çok fazla projenin yürütülmesi sonucunu da doğuruyor.
Bunları aynı anda yürütürken, acil ihtiyaçların öne aldığını vurguluyor Şahin ve devam ediyor:
“İnsan ve bütçe kaynağı da bu plana göre kullanılıyor. Türkiye bir taraftan 5. nesil savaş uçağını, diğer taraftan insansız savaş uçakları KIZILELMA ve ANKA-3’ü, mühimmat alanında CENK’ten TAYFUN’a, KARA ATMACA’dan ÇAKIR’a, SOM’dan GEZGİN’e, ATMACA’dan TOLUN’a kadar bir sürü ürün geliştiriyor.
Yine bir yandan KORAL-2 ya da ALP gibi radar ve elektronik harp sistemlerini geliştiriyoruz. Altay Tankı seri üretim teslimatlarına hazırlanıyoruz. TF-2000 Muhribi, Milli Uçak Gemisi ve Milli Denizaltı için çalışıyoruz. Aynı anda 30’dan fazla savaş gemisinin inşasını sürdürüyoruz. Bunların hepsi bir bütçe ve insan kaynağı istiyor. Takdir edersiniz ki böylesine geniş bir alanda ve her biri kendi alanında son derece özel işleri aynı anda yapmaya çalışmak hiç kolay değil.”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri rotayı çiziyor”
Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan dikkate değer bir açıklama yaptı. “Orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamaları yapıyoruz. İnşallah çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız.” dedi. Tabi burada ROKETSAN öne çkkıyor.
Şahin’e Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'üretim planlaması' vurgusunu soruyoruz… Bunun bir ‘rota çizmek’ olduğunu ifade ediyor. Bu süreçten sonra, başta CENK ve GEZGİN olmak üzere uzun menzilli füze projelerinde bir hızlanma görebileceğimizi sözlerine ekliyor.
Bilindiği üzere GEZGİN ‘seyir füzesi’ kategorisinde yer alıyor. BORA bir balistik füze ve envanterde. TAYFUN ise Türkiye’nin en uzun menzilli operasyonel balistik füzesi. Hipersonik seviyelere ulaşan hızı sayesinde hava savunma sistemi tehditlerinden etkilenmiyor.
CENK için ayrı bir parantez açıyor Şahin… Bugüne kadar açıklanan Türk füzelerden daha farklı bir yere konumlanacağını kaydediyor. “Bugüne kadarki en tehlikeli Türk balistik füzesi olacak. Detayları göreceğimiz tarih çok uzak değil. Çalışmaların çok iyi ilerlediğini biliyoruz. Türkiye’nin balistik füze alanında kendi kabuğunu kırdığı ürün CENK olacak.” bilgisini paylaşıyor.
Elbette daha farklı kategorilerde Türk mühendislerce geliştirilen çok sayıda füzeden bahsetmek mümkün. Ayrıca kamuoyuna henüz duyurulmayan bazı kritik projeler için de benzer şekilde hızlanma bekliyor Şahin.
[Türkiye farklı füze türlerinde yerli ve milli imkanlarla önemli kabiliyetler kazandı.]
“Türk balistik füzelerin hassasiyeti de yüksek”
Günümüzde balistik füzelerle ilgili en çok tartışılan meselelerden biri de ‘vuruş hassasiyeti’ hususu. İran örneğinden yola çıkıyor Anıl Şahin. “Çok hızlılar. Ancak vuruş hassasiyetleri aynı oranda iyi değil.” diyor.
Asıl işin ‘ikisini birden yapabilmek’ olduğunu belirtiyor ve “Örneğin Roketsan son Tayfun balistik füze atışında santimetre hassasiyetle hedefi vurdu. Bunu bir balistik füzeye yaptırmak çok zor. Bundan sonra daha uzun menzilli ve hızlı balistik füzeler yapmak lazım. Türkiye de zaten bu yönde ilerliyor. Gelecek füzelerin de benzer şekilde son derece hassas bir vuruş değerine sahip olacağını bekliyorum. Attığını tam istenen yerden vurabilecek, karşı konulması çok zor füzelerden bahsediyoruz. Çünkü bunlar çok yüksek hızlara çıkabilecek, gerektiğinde manevralar yapabilecek ve kayda değer bir harp başlığı taşıyacak.” diyerek sözlerini tamamlıyor.


