Vicdanlı bir kamusal entelektüel Gary Lineker Düşünce Günlüğü Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İbrahim İzgi - Yazar
Birleşik Krallık’ta medya ile vicdan arasındaki mesafe giderek açılıyor. Bu açığın merkezinde bugünlerde yalnızca bir futbol yorumcusu değil, aynı zamanda bir medya figürü olarak da öne çıkan Gary Lineker yer alıyor. Eski İngiliz milli futbolcusu, BBC’nin amiral gemisi programı Match of the Day’in sunucusu ve aynı zamanda milyonlarca dinleyiciye ulaşan podcast serilerinin kurucusu olan Lineker, Filistin lehine yaptığı açıklamalar nedeniyle hem kurumsal hem de toplumsal baskıların hedefinde.
Lineker, sadece futbolun içinden gelen bir figür değil. Goalhanger Podcasts çatısı altında hayata geçirdiği “The Rest Is...” serileri; The Rest Is Football, The Rest Is History, The Rest Is Entertainment, onu İngiltere’nin en etkili bağımsız medya üreticilerinden biri haline getirdi. Podcast’ler yalnızca eğlence veya nostalji sunmakla kalmıyor; güncel meselelerde eleştirel düşünceyi teşvik ediyor, statükoya karşı sorular soruyor ve alternatif seslere alan açıyor. Bu durum, Lineker’in BBC gibi geleneksel ve devlet destekli bir yayın organıyla ilişkisini karmaşık hale getirdi. Zira o, yalnızca bir yorumcu değil; toplum vicdanını temsil eden, popülerliği sorumlulukla birleştirmeye çalışan bir kamusal figür.
İSRAİL YANLISI BBC
Gary Lineker’in Filistin konusundaki açık sözlü tutumu, onun İngiltere’deki ana akım medya sahnesindeki konumunu tehlikeye soktu. BBC, özellikle Gazze’deki trajedilere dair yayın dilini sert şekilde eleştiren Lineker’in açıklamalarının “antisemitik söylemler içerdiği” iddiasıyla kurum içi disiplin süreci başlattı. Bu iddialar, kamuoyunun önemli bir kısmı tarafından gerçek dışı ve siyasi manipülasyon amacı taşıyan bir örtmece olarak değerlendiriliyor.
Lineker’in duruşu, onun yalnızca bir medya yüzü değil, aynı zamanda ilkesel bir figür olduğunu da ortaya koyuyor. Medyayı sadece bir kariyer alanı değil, aynı zamanda adalet mücadelesi için de bir araç olarak gören Lineker, Filistin yanlısı görüşlerini açıkça ifade ederek büyük bir bedeli göze almış durumda. 2026 Dünya Kupası için BBC ile yollarını ayıracağı neredeyse kesinleşmişken, bu ayrılık bir iş sözleşmesinden çok daha fazlasını ifade ediyor: Sistemin dışına itilmiş bir vicdanın sembolik kopuşunu.
BBC, Filistin meselesinde, giderek artan bir tarafgirlikle eleştiriliyor. 500 binden fazla kişinin katıldığı Filistin yanlısı gösterilerin haberleştirilmemesi; buna karşılık yerel bir şehir konseyinin aldığı sembolik kararların “haber” olarak servis edilmesi, kurumun önceliklerini sorgulatıyor. Kanalın, Filistin haberlerinde kullandığı dil - “çatışma”, “karşılıklı saldırı”, “askeri operasyon” gibi nötrleştirilmiş ifadeler - özellikle Gazze’de yaşanan sivil ölümler bağlamında, sistematik bir örtbas etme stratejisi olarak okunuyor. BBC içinden bazı muhabirlerin sızdırdığı mektuplar, kurumun İsrail yanlısı bir yayın politikası izlediğini doğrular nitelikte.
GERÇEĞİ SÖYLEMENİN BEDELİ
Gary Lineker’in durduğu yer, onu klasik medya figürlerinden ayırıyor. O, konforunu bozmaya istekli, popülerliğini risk etmeye gönüllü, “sessizlik suça ortaklıktır” ilkesini benimseyen bir figür olarak konumlanıyor. Bu, onun için yalnızca profesyonel bir çıkış değil, aynı zamanda bir varoluş tercihi. Lineker’in medya üretimi, eleştirel düşünceyi eğlenceyle buluşturarak yeni bir kamu vicdanı inşa etme çabası olarak da okunabilir.
Gary Lineker örneği, sadece bir bireyin değil, bir medya düzeninin aynadaki yansımasıdır. BBC’nin tarafsızlık iddiası, Filistin söz konusu olduğunda ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşamaktadır. Lineker’in ana akımdan dışlanması, bu sorunu gözler önüne seren sembolik bir örnektir.
Bugün İngiliz medyasında, gerçeği dile getirmek yalnızca cesaret değil, bir bedel ödemeyi de gerektiriyor. Gary Lineker bu bedeli ödemeye razı olanlardan. Ve belki de bu yüzden, yalnızca bir futbolcu ya da medya figürü değil; vicdanlı kamusal entelektüelin modern temsilidir.


