Yabancı tasarımcılar Anadolu kumaşlarıyla buluştu Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Türkiye’nin dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak ve ülkemizin diğer ülkelerle kültürel alışverişini artırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla kurulan Yunus Emre Enstitüsü, “Uluslararası Yaz Okulları Projesi” ile dünyanın farklı ülkelerinden gençleri Türkiye’de bir araya getiriyor. Bu yıl 14-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen tematik yaz okulları, başta İstanbul olmak üzere farklı şehirlerde “Türk Arkeolojisi”, “Türk Modası”, “Türk Mutfağı” ve “Çağdaş Türk Sanatı” olmak üzere dört farklı program olarak hazırlandı. Bu yıl ilk kez programa dahil edilen “Türk Modası” yaz okulu ise “Anadolu’nun Miras Kumaşları” temasıyla düzenlendi. İki hafta boyunca dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen 15 moda tasarımcısıyla Türk modasının tarihsel gelişimi, geleneksel dokuma tekniklerinden modern tasarım anlayışına kadar geniş bir perspektifle ele alındı. Seminerler düzenlendi, ünlü modacılarla kendi atölyelerinde görüşüldü ve pek çok müze ziyaret edildi. Katılımcılar, İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü Bağlarbaşı Moda Akademisi’nde bir yandan Osmanlı döneminden günümüze uzanan giyim kültürünü inceleyerek kesim ve tasarım teknikleri üzerine eğitim aldılar bir yandan da Türkiye’den 5 tasarımcıyla birlikte uygulamalı atölye çalışmaları gerçekleştirdiler. Bizler de Yeni Şafak Pazar eki olarak öğrencilerin atölye günlerinde onları ziyaret ederek Türkiye’deki tasarım serüvenlerine ortak olduk.

Kutnu ustalarına hayran bir Amerikalı
Atölye katılımcılarından biri olan Katrina Orsini, Amerikalı. Washington DC’de tekstil müzesinde çalışıyor. Tekstil tarihçisi ve sürdürülebilir moda uzmanı olarak görev yapıyor. Yaz okulunda ilk haftayı geride bırakırken şimdiye kadar okulda en ilgisini çeken kısmın kesinlikle Osmanlı esintili kumaşlara dair gördükleri ve duydukları olduğunu söylüyor. Geleneksel dokumalarıyla bilinen İstanbul, Bursa ve Gaziantep’te gibi illere, yerel atölyelere, müzelere ve enstitülere ziyaretler gerçekleştirdiklerinden bahseden Orsini, “Türkiye’de en çok müzeleri beğendim. Müzeler benim için ilk sırada. Açıkçası çok uzaktan, Amerika’dan geldiğim için Türkiye’nin tarihiyle ilgili çok bilgim yoktu. Müzelerde Türkiye’nin tarihine dair çok şey gördüm ve öğrendim. Bu öğrendiklerim beni çok etkiledi. Ayrıca kültürel sürdürülebilirlik açısından da Türkiye’nin tarihini korumak için gösterdiği çaba çok önemli. Bu bizde Amerika’da olmayan bir şey” ifadesinde bulunuyor. Özellikle Antep’te kutnu kumaşının halen usta-çırak ilişkisiyle üretilmeye devam edilmesine çok sevindiğini belirten Orsini, “Bu yüzden gördüğüm şeyler içerisinde beni en çok etkileyen Antep’in kutnu kumaşı oldu. Çok etkilendim çünkü kutnu için ustasıyla birlikte bu kültür yok almasın diye onunla çalışan, işi ustasından öğrenen öğrenciler var. Aynı zamanda kutnunun nasıl dokunduğunu da görmek güzeldi” diyor. Orsini’nin İstanbul özelinde en beğendiği mekânlar ise Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı olmuş. Orsini, yaz okulu sonunda katılacağı defile için sürdürülebilirlik odak noktasıyla bir tasarım ortaya koymak için çalışıyor. “Burada zaman içerisinde biriktirilmiş olan atık kumaşlar var. Onları birleştirerek bir etek yapacağım. Üst kısmında da sıfır atığa odaklanacağım. Hiçbir şeyi yeniden kesmeyeceğim, atık materyallerle hazırlayacağım” açıklamasını yapan Orsini, şimdiye kadar yaz okulunun çok güzel geçtiğini de sözlerine ekliyor.
Polonya danteli ve Anadolu dokuması birlikte
Yaz okuluna Polonya’dan katılan Karolina Wisniewska, 29 yaşında bir stilist. Sosyal medya hesabında 28 bin takipçisine kumaşlarla ilgili içerikler sunuyor, çevrimiçi eğitimler veriyor. “Şuanda moda ve kumaşlarla ilgili üç farklı e-kitap çalışması hazırlıyorum. Ayrıca bir moda markası oluşturdum ve onun üzerine çalışıyorum” diyen Wisniewska, yakın zamanda markasının lansmanını yapacağını söylüyor. Bu kez yaz okulu sayesinde geldiği geldiği Türkiye’yi daha önce 2-3 kez ziyaret ettiğini anlatan Wisniewska, “Bir haftamız sanki bir ay gibi dolu dolu geçti. Gerçekten bu tarihi ve eski tekstil kumaşlarını, stillerini görmek beni çok etkiledi. O kadar çok şey yaptık ve o kadar çok şey deneyimleme fırsatımız oldu ki çok güzeldi” açıklamasını yapıyor. Türkiye’de sevdiği şeyleri üç kelimeyle özetliyor: İnsanları, kültürü ve yemekleri. Bu ziyaretinde favori yerlerini Topkapı Sarayı ve Ayasofya Camii olarak belirleyen Wisniewska, “Özellikle Ayasofya asla tipik bir müze gibi değildi, başlı başına bir deneyimdi. Bitmesin, devam etsin istedim” diyor. Yaz okulu katılımcılarından program için Türkiye’ye gelirken kendi ülkelerinden geleneksel kumaşlar ve motifler getirmeleri istenmiş. Onlardan süreç sonunda getirdikleri kumaşları, bizim kültürümüzden kumaşlarla harmanlayarak modern eserler ortaya çıkarmaları bekleniyor. Wisniewska da yaz okulu projesi için Polonya’dan danteller getirmiş. Bu dantellerle buldan bezini birleştirerek defile için bir elbise tasarlıyor.
Tasarımımda Osmanlı izleri var
Makedonya’dan gelen İrina Tosheva, bir moda tasarımcısı. 13 senedir kendine ait bir markası var. Türk kültürü ve Makedonya kültürü son derece benzer ve birbirleriyle bağlantılı olduğunu düşünen Tosheva, yerinde görmüş oldukları Antep kutnu, Ankara sofu, şal şapik, Rize bezi/feretiko, ehram, beledi ve Denizli’nin buldan dokuması gibi geleneksel dokumalara hayran kalmış. Tosheva, “Ayrıca nakışlarına, el nakışlarına bayıldım. Hükümet yöresel kumaşları, tarihi el işlemelerini ve nakışları çok güzel koruyor. Yaşam Boyu Öğrenme ve Olgunlaşma Enstitüleri de bu konuda muazzam bir çaba gösteriyorlar. Kendi kültürlerini çok güzel korumaya ve sunmaya çalışıyorlar. Bu çaba beni çok etkiledi” diye anlatıyor. Tosheva ayrıca yeni koleksiyonu için Antep ziyareti sırasında kutnu kumaşı satın almış. Tosheva, “Burada aldığımız eğitimler neticesinde Makedonya ve Türkiye arasındaki kültürel benzerlikleri gösterebileceğim bir tasarım üzerinde çalışıyorum. Kilimden ilham alacağım. Çünkü biz kilim tekniğini Osmanlı’dan öğrendik. Ayrıca kutnu kumaşıyla nakışlar kullanacağım. Nasıl bir tasarım ortaya çıkacak gerçekten heyecanla bekliyorum” diyor.
Türk modacıları ziyaret ettik
Yaz okulu kapsamında öğrenciler Türk modacıları da ziyaret etme fırsatı buldular. Bu ziyaretlerin kendisi için yararlı olduğundan bahseden Karolina Wisniewska, “Özlem Süer’i ziyaret ettik. Onun tarzını ve bir şeyi tasarlarkenki bütüncül yaklaşımını çok sevdim. Zaten gittiğimiz her yerde, müzelerde ve enstitülerde gerçekten insanlar çok hevesli ve isteklilerdi. İşlerini sunmak ve anlatmak üzere oradaydılar. O insanların bu tutumları da beni çok etkiledi” diye anlatıyor. İrina Tosheva ise “Özlem Süer bize kendi hikâyesini anlattı. Hikâyesini, kendi hikâyeme çok benzettim. Kesinlikle söylediği her şeye katılıyorum ve çok ilham vericiydi. İnşallah ben de bir gün onun gibi 150 farklı noktada satış gerçekleştirebilecek bir markaya sahip olurum” diyor.


