Yeni araştırmayla popüler diyete gölge düştü: ‘Aralıklı oruç’ta kalp riski! Yeme süresi azaldıkça tehlike büyüyor mu? 5 SORU 5 YANIT
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Diyet trendleri arasında popülaritesini her geçen yıl artıran aralıklı oruç, kilo kontrolü, metabolik sağlık ve hatta uzun ömür vaatleriyle milyonlarca insanın beslenme alışkanlıklarını yeniden şekillendirdi. Ancak yakın zamanda yayımlanan kapsamlı bir araştırmanın bulguları, bu yöntemin sanıldığı kadar masum olmayacağı yönündeki tartışmaları beraberinde getirdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 19 binden fazla yetişkinin sekiz yıl boyunca takip edildiği araştırmada, yemek yeme süresini günde sekiz saatten daha az bir aralığa sıkıştıran bireylerde, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinin yüzde 135 daha yüksek olduğu tespit edildi.
YÖNTEMSEL BENZERLİK TARTIŞMALARI TETİKLEDİ
Araştırma doğrudan ‘aralıklı oruç’ uygulamasını incelemiyor. Katılımcılar bilinçli bir diyet planı çerçevesinde değil; günlük yaşamlarında doğal olarak oluşan yeme alışkanlıkları temelinde değerlendirildi. Ancak çalışmada ele alınan kısa süreli yeme penceresi, aralıklı oruç yöntemleriyle benzerlik gösterdiği için bulgular doğrudan bu diyet modeliyle ilişkilendirildi ve uzmanlar arasında yoğun bir tartışma başlattı.
HOLLYWOOD YILDIZLARINDAN TEKNOLOJİ CEO’LARINA: HERKES ÖVÜYORDU
Aralıklı oruç başta olmak üzere bu tip diyetler uzun süredir teknoloji devlerinden Hollywood yıldızlarına kadar pek çok ünlü isim tarafından savunuluyordu. Ne yediğinizden çok ne zaman yediğinizi önceleyen bu yaklaşımlar, özellikle ‘16:8 yöntemi’ ile tanınıyor. Bu modelde günün 16 saati boyunca hiçbir kalori alınmazken, kalan 8 saatlik zaman diliminde beslenmeye izin veriliyor. Alternatif olarak, haftanın belirli günlerinde kalori alımını sınırlandıran ‘5:2 diyeti’ gibi yöntemler de bulunuyor.
METABOLİZMA İÇİN FAYDALIYDI, ŞİMDİ NE DEĞİŞTİ?
Daha önce yapılan bazı araştırmalar, aralıklı oruç tarzı diyetlerin metabolizmayı destekleyebileceğini, hücre onarımını artırabileceğini ve yaşam süresini uzatabileceğini öne sürmüştü. Ancak son çalışma, bu görüşlerin genellenmesi konusunda dikkatli olunması gerektiğini ortaya koyuyor.
Araştırmada, yaş, cinsiyet ve yaşam tarzı gibi değişkenler dikkate alındıktan sonra dahi, sekiz saatten kısa sürede yemek yiyen bireylerde kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinin anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi.
En çarpıcı bulgu ise, bu risk artışının yalnızca belirli gruplarla sınırlı kalmaması. Sigara kullananlar, diyabet hastaları ve halihazırda kalp rahatsızlığı bulunan bireylerde bu olumsuz etkinin daha da belirgin hâle geldiği gözlemlendi.
BBC’ye konuşan araştırmanın başyazarı, Şanghay Jiao Tong Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden epidemiyolog Prof. Victor Wenze Zhong, çalışmanın sonuçlarına ilişkin dikkat çekici bir uyarıda bulundu:
“Beklenmedik olan, yıllar boyunca sekiz saatten kısa bir yeme penceresine bağlı kalmanın, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerle bu kadar güçlü bir şekilde bağlantılı olmasıydı. Artık aralıklı oruç gibi diyetleri gözden geçirmek gerekiyor.”
Peki tüm bu süreci nasıl okumak gerekiyor? Gerçekten de artık aralıklı oruç diyetine gölge düştü diyebilir miyiz? Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Emre Selçuk ile tüm merak edilenleri konuştuk.
‘ÖNEMLİ BİR VERİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Araştırma, sekiz saatlik yeme aralığı uygulayan bireylerde kalp hastalıklarına bağlı ölüm riskinin ciddi oranda arttığını ortaya koyuyor. Bu bulguya bakıldığında, sizce aralıklı oruç genel toplum için potansiyel olarak riskli bir beslenme modeli olarak mı değerlendirilmelidir?
Doç. Dr. Emre Selçuk: Hayır, bu iddiada bulunmak mümkün görünmüyor. Öncelikle genel kamuoyu algısının aksine, bu araştırma tam anlamıyla bir aralıklı oruç çalışması olarak değerlendirilmemeli. Bu araştırma, sekiz saat yeme penceresinin kardiyovasküler risk profilini artırdığını gösteriyor. Ancak çalışmadaki bu bireyler, niyetli ve bilinçli olarak aralıklı oruç yapan kişiler değil. Araştırmadaki sekiz saatlik yeme penceresine sahip bireyler, genellikle gıda güvenliği ve kalitesinin daha az olduğu; daha düşük gelire ve eğitim seviyesine sahip, daha az boş zaman ve daha az fiziksel aktivite imkânı olan bir grup olarak göze çarpıyor.
İstatistiksel yöntemler kullanılarak bu önemli sosyolojik verilerin etkisi en aza indirilmeye çalışılmış; ancak bu gibi geçmişe dönük, anket temelli (retrospektif) çalışmalarda sonuçlara ihtiyatlı yaklaşmak lazım. 20 bin hastaya yakın ve çok önemli veriler sunan bir çalışmadan bahsediyoruz. Sonuçları üzerinde çok uzun konuşabiliriz.
Araştırmacıların, bizim anladığımız anlamda bilinçli ve niyetli bir şekilde yapılan aralıklı orucun sağlık üzerine etkileri hakkında kesin sonuçlara varmadıklarını net bir şekilde söyleyebilirim. Ancak genel kabul görmeye başlayan, kısa yeme penceresi temelli beslenme alışkanlıklarının bilinçli uygulanmadığı takdirde zarar verme potansiyeli olabileceğini vurgulaması bakımından da önemli bir veri ile karşı karşıyayız.
‘RİTİM BOZUKLUKLARI GİBİ İSTENMEYEN SAĞLIK SORUNLARINI TETİKLEYEBİLİR’
Kalp hastalıklarına bağlı ölüm riski özellikle sigara içenler, diyabet hastaları ve mevcut kalp rahatsızlığı bulunan kişilerde daha belirgin bulunmuş. Bu gruplar için aralıklı oruç gibi diyetler tamamen önerilmemeli mi?
Doç. Dr. Emre Selçuk: Kalp hastalıklarına bağlı ölüm, zaten sigara içen kişilerde; diyabet ve ek kalp hastalıklarına sahip bireylerde fazladır. Bunu sadece aralıklı oruç ve benzeri diyetlere bağlamak mümkün gözükmüyor. Ancak bu bahsettiğimiz gruplarda, uzamış açlık süreleri hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü), protein ve kas kaybı, ritim bozuklukları gibi istenmeyen sağlık sorunlarını tetikleyebilir.
‘POTANSİYEL FAYDALARI VAR AMA HER ZAMAN EN DOĞRU SEÇENEK OLMAYABİLİR’
Metabolizmayı desteklediği ve yaşam süresini uzattığı söylenen önceki araştırmalarla bu yeni bulgular nasıl bağdaştırılmalı?
Doç. Dr. Emre Selçuk: Maalesef, herkes için uygulanabilir ve herkes için faydalı, mucizevi bir beslenme biçimi yoktur. Aralıklı oruç, kalp ve damar sağlığına genel olarak olumlu etkide bulunuyor diyebilirim. Kan yağlarını düşürüyor, metabolizmayı dengeliyor, inflamasyonu azaltıyor. Genel sağlık parametrelerimizi de göz önünde bulundurarak oluşturulmuş bilinçli bir aralıklı oruç programı, potansiyel faydalar barındırıyor. Bununla birlikte, elimizdeki veriler doğrultusunda söyleyebiliriz ki kalp rahatsızlıkları, diyabeti olan bireyler ve kronik hastalığa sahip kişilerde aralıklı oruç her zaman en doğru seçenek olmayabilir.
‘AÇLIK SÜRESİNİN UZUNLUĞU BELİRLEYİCİ FAKTÖRLERDEN BİRİ’
Bu tür zaman kısıtlı beslenme modellerinde yeme penceresinin süresi kritik bir faktör mü?
Doç. Dr. Emre Selçuk: Kısıtlı beslenme modellerinde, yeme penceresi yani açlık süresinin uzunluğu, diyetin etkisi açısından en belirleyici faktörlerden biridir. Ancak her birey için açlık süresi ve yeme pencereleri farklı olmalıdır. Bu, yaptığınız işe, aktif olduğunuz saatlere ve harcadığınız kalorinin paternine göre değişiklik gösterir.
İŞTE KALP DAMAR SAĞLIĞI AÇISINDAN EN GÜVENİLİR BESLENME BİÇİMİ
Bu bulgular ışığında, özellikle kalp-damar hastalığı riski taşıyan bireyler için sağlıklı bir zaman kısıtlı beslenme modeli nasıl yapılandırılabilir? Genel olarak hangi diyeti öneriyorsunuz?
Doç. Dr. Emre Selçuk: Kalp damar sağlığı açısından bildiğimiz en güvenilir beslenme biçimi Akdeniz tipi diyettir. Bu, kesin bir bilgidir. Kalp damar hastaları veya riskli gruplar ise kısıtlı diyetler konusunda mutlaka bir sağlık profesyonelinden destek almalıdırlar.
Bununla beraber unutmamalıyız ki, ne zaman yemek yediğimiz kadar, nasıl ve ne yediğimiz de çok önemlidir. Kaliteli ve güvenli besinlere erişim, gıdaların doğru hazırlanması ve uygun tüketilmesi diğer önemli faktörlerdir. Tek başına beslenme alışkanlıklarının sağlıklı bir yaşam için yeterli olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir. Düzenli egzersiz ve stres azaltmaya yönelik alışkanlıkları da hayatımıza katmamız gerekir.


