YÜKSEL AYTUĞ Bu nasıl siyaset?
Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Her gün kendi kendime "Artık politika yazmayacağım" diye söz veriyorum ama memlekette bu kadar seviyesiz, bu kadar kifayetsiz, bu kadar halkı hiçe sayan bir muhalefet olunca insan sözünü yutmak zorunda kalıyor. Bu ülkedeki muhalefet "beka sorunu" haline gelince de "Dilsiz şeytan olmak sana yaraşmaz oğlum Yüksel" deyip, sivriltiyorum kalemimi.
Merakım şu: Özgür Özel; bir gün Cumhurbaşkanı'na "Cuntacı" demek, ertesi gün Cumhuriyet Savcısı'nı alenen tehdit etmek, ardından Takvim gazetesine hem de isim vererek parmak sallamak ve tehdit savurmak cüretini nereden buluyor? Bu kuru sıkı tabancanın şarjörünü dolduran kim?
Yok eğer bu saçmalıklar tamamen kendi boşboğazlığının ürünüyse, basın toplantılarının ve kürsü konuşmalarının öncesinde alkolmetreye üflemesinde fayda var.
İsrail'i silahlı güç durdurur
Bu işi artık diplomasiyle çözmenin imkan ve ihtimali yok. Çünkü terör devleti İsrail'in anlayacağı dil, kafasına sopayı indirmektir.
Şu korsanlığa bakar mısınız? Gazze'ye insani yardım götüren gemiye uluslararası sularda el koydular ve 2'si Türk 12 sivili kaçırdılar.
Bayramda bile tepelerine bomba yağdırılıp parça parça edilen çocukların hayatta kalabilen akranlarına su ve ekmek götürmekten başka derdi olmayan gönüllüleri, tüm dünyanın gözleri önünde "güvenli" diye bilinen sulardan kaçırmak, İsrail hükümetinin gözü dönmüşlüğünün en yeni ve en açık kanıtıdır.
BM'nin kuracağı özel bir güvenlik gücü mü olur, Müslüman devletlerin oluşturacağı bir askeri koalisyon mu bilmem ama artık İsrail'e direkt askeri müdahale zamanıdır.
Kalbinde vicdan ve adalet barındıran herkes gibi ben de koca insanlığın Netanyahu karşısında diz çökmesini daha fazla izlemek istemiyorum.
Akvaryumda maç izlemek
Cumartesi akşamı tv8'den yayınlanan, genç oyuncularımızın ABD karşısında aldığı galibiyetin tadını doyasıya çıkaramadım. Çünkü ilk yarısı yağmur altında oynanan karşılaşmada kamera lenslerinde biriken yağmur tanecikleri yüzünden maçı bir akvaryumun arkasından izler gibiydim.
Bunda, stadın kamera konulacak bir kapalı tribününün bulunmamasının da rolü vardı. Ancak, ABD'li yönetmen pilot altı ya da zemin kamerasına keser, o sırada pilottaki kameraman lensini temizler, pilot kameraya yeniden dönüldüğünde de diğer kameramanlar temizlik işine girişirler. Bu iş böyle yapılır. Televizyonculuğu icat eden ülkeye televizyonculuk öğretmek de bize nasip oldu vesselam!..
Bu arada Milletler Kupası'nın hem üçüncülük hem de final maçları sırasında Digitürk'teki tv8 yayınının sürekli kesintiye uğramasına da bir anlam veremedim doğrusu.
Ve son not: Milli Takım'ın başarılı hocası Montella, Fenerbahçe'ye açıkça göz kırpıyor. Çağlar'ın, İsmail'in, Oğuz'un, İrfancan'ın nasıl efektif kullanılacağı konusunda Mourinho mağduru Ali Koç'a adeta telgraf çeker gibiydi...
Her şeyin özeti gibi
İBB yolsuzluk soruşturması:
İtirafçı Aziz İhsan Aktaş: "Evet çaldık."
İtirafçı Eyüp Subaşı: "Evet çaldık."
İtirafçı Kabil Taşçı: "Evet çaldık."
İtirafçı Güngör Gürman: "Evet çaldık."
İtirafçı Murat Abbas: "Evet çaldık."
İtirafçı Ertan Yıldız: "Evet çaldık."
İtirafçı Ahmet Çiçek: "Evet çaldık."
İtirafçı Noyan Kırmızıgül: "Evet çaldık."
İtirafçı Seyfi Beyaz: "Evet çaldık."
Başlarındaki Ekrem İmamoğlu: "Hatırlamıyorum..."
(Banal adlı sosyal medya hesabından alıntıdır)
Şeref kürsüsü
Adana'da sağanak yağmur altında torunu sırtındayken İstiklal Marşı bitene kadar kıpırdamadan duran dedeye helal olsun.
Zap'tiye
Jose Mourinho'nun otel parası 1.8 milyon Euro tutuyormuş. Adam sadece Fenerbahçe için değil, Türk ekonomisi için de yıkım...
Ne demiş?
Ablasını 36 bıçak darbesiyle katleden Hüseyin Kaner'den akıl almaz savunma: "Öldürme kastım yoktu."


