YÜKSEL AYTUĞ Kayıp Kuşak: Z
Sabah sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Gençlere hep güvenmiş ve umut bağlamışımdır. Onlarla aynı ortamı paylaştığım anlarda ruhumun dinçleştiğini hissetmişimdir. Özellikle TRT Genç kanalında sunduğum Demokrasi Platformu adlı münazara programında edindiğim tecrübe ve vizyon, kariyerime son derece olumlu katkı sağlamıştı. Hâlâ aynı fikirdeyim ancak Z kuşağı ile ilgili ciddi endişelerim olduğunu da itiraf etmek zorundayım.
"Gençtir, kanı kaynar" mantığıyla açıklanamayacak kadar agresif, öfkeli ve isyankarlar. Özellikle ebeveynlerine ve öğretmenlerine karşı saygısız hatta sevgisiz davranıyorlar. Son derece tembeller. Hep emek vermeden kısa sürede para kazanmanın hesabı içindeler. Hevesleri çok geçici, idealleri pek uçucu. "Sebat etmek" ve "sabır göstermek" sözlüklerinde yok. Eleştiriyi, "gömmek, laf sokmak" gibi son derece yüzeysel ama tehlikeli bir düzlemde algılıyorlar. Eleştiri kendilerine yöneldiğinde ise aşırı tepki veriyorlar.
İlgi alanları çok dar. Hobi geliştirme konusunda pek isteksizler. Ama konu bütün gün bilgisayar oyunu oynamak ya da sosyal medyada gezinmek olduğunda gözleri başka hiçbir şey görmüyor. Dünyaları adeta cep telefonunun ekranından ibaret. İletişimsizliği, en rahat ettikleri iletişim yöntemi olarak görüyorlar. Sorumluluk alma konusunda ise son derece gönülsüzler.
Peki bu onların suçu mu? Asla değil. Bu vahim durumun iki sebebi var: Ebeveynlerinin yanlış tutumu ve kontrolsüz sosyal medya.
Onları yetiştirenler, yokluk ve yoksunluk içinde büyüyenler olduğu için "Aman evladımın her şeyi olsun, benim gibi sıkılmasın, üzülmesin" düşüncesi, onları türlü hataya sürüklüyor. Sonunda da kendilerini şımarık ve doyumsuz çocukların ebeveyni olmaya mahkum ediyorlar. Bunda "Özgüven sahibi çocuk yetiştirme" konusunu sürekli istismar eden sözde uzmanların da payı var tabii.
Dijital dünya, sanal alem ve sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi ise başlı başına bir yazı konusu.
Sözün özü: Koca bir kuşağı kaybetmek üzereyiz. Bence ülkenin en büyük bekâ sorunu budur.
Simpsonlar'daki Türkiye - İsrail savaşı
Son günlerde sosyal medyada dolaşan haber büyük heyecana yol açtı. Videolu haber şu şekilde:
"Olacakları önceden göstermesiyle tanınan ünlü çizgi dizi Simpsonlar'ın son bölümünde Türkiye - İsrail savaşına yer verildi. Olay, bir kadın diplomatın BM'deki konuşmasında İsrail'e karşı Türkiye'ye destek vermesiyle başlıyor. Daha sonra İsrail, Türkiye'deki bir askeri üssü vuruyor. Halk sokaklara dökülüp intikam istiyor. Türkiye daha önce eşi benzeri görülmemiş gizli silahlarıyla İsrail'i yok ediyor."
İçinizden "İnşallah" diye geçirdiğinizi biliyorum ancak bu haber gerçek değil. Çünkü Simpsonlar'ın böyle bir bölümü yok. Daha önceki pek çok "Simpsons kehaneti" haberinde olduğu gibi bu da yapay zeka ile oluşturulmuş feyk bir görüntü.
Kadınlar sahaya
Sporda kadınlar ile erkekler arasındaki farkın en hızlı kapandığı branş futbol. Bu düşünceye kapılmamın sebebi geçenlerde İsviçre'nin ev sahipliği yaptığı Kadınlar Avrupa Şampiyonası maçları oldu. Gözümü TRT Spor ekranından alamadım. Muhteşem goller, harika kurtarışlar, dönüp tekrar tekrar izlediğim olağanüstü çalımlar. Teknik, taktik, oyun zekası, hırs, fizik kondisyon ne ararsanız kadın futbolcularda fazlasıyla var. Hele Aston Villa'da oynayan İsviçre Milli Takımı'ndan Alisha Lehmann sanki futbol için yaratılmış gibiydi.
Buradan FIFA'ya yeni bir öneride bulunmak istiyorum: Liglerde ve milli maçlarda erkek futbol takımlarına en az iki kadın futbolcu oynatma zorunluluğu getirilsin. Bakın dünya futbolu nasıl güzelleşiyor, şiddetten arınıyor, tribünlere nasıl kadınlar, çocuklar doluyor...
Övünerek söylemeliyim ki, bu köşede futbol adına ne önerdiysem en geç iki yıl içinde hayata geçti. (Halep oradaysa, arşiv burada) Haydi FIFA bir kez daha...
Gaf kürsüsü
ATV'deki Milyoner'de "Şubat ayının 29 çektiği bir yılda Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Nisan ayının kaçında kutlanır?" diye soruldu. Yarışmacı "23" cevabını seyirci jokeriyle bulabildi.
Zap'tiye
Orman yangınları yüzünden yazın gelmesini istemeyen bir tek ben miyim acaba?
Ne demiş?
"İzmir'de kimse CHP'nin eline su dökemez. Çünkü İzmir'de su yok!.." (Sosyal medyadan)

