YÜKSEL AYTUĞ Orman teşkilatının kahraman neferleri
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Bunun adı orman yangınlarıyla mücadele değil, resmen savaş.
Her savaş kendi kahramanlarını yaratır. Alevlerle savaşta da Türk milletinin içinden nice kahramanlar çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Orman Genel Müdürlüğü'nde görevli işçilerin mücadelelerine tanık oldum haberlerde. Tekerlekli sandalyesinde tutuşmak üzere olan yaşlı ve engelli adamı kurtarmak için alevlerin arasına atılan mı istersiniz, "Alevler üzerinize geliyor. Helikopter birazdan gelip su atacak" diyen telsizdeki müdürüne "Ben güvenli yer filan anlamam, helikopter gelene kadar terk etmeyeceğim aracı. Bunda 80 milyonun hakkı var" diyen cengaverler mi?.. Kimisi de imanından güç alıp, "Allah'ın dediği olur" diyerek ateş çemberinden kurtulmak için alevlerin üzerine sürüyordu aracını...
Görevli olduğu ormanı "namusu" bilen, "Zaten üç otuz paraya çalışıyorum, varsın yansın" demeyen, her fidanı evladı sayıp, alevlere karşı ölümüne koruyan, yemeden, içmeden, uyumadan, yara beresine aldırmadan mücadele eden o isimsiz kahramanlar, orman işçileri... Askerimizle, polisimizle, itfaiyemizle, afet ve savunma teşkilatlarımızla birlikte yeşil vatanı savunan her nefer gibi sizler de hakkınızı helâl edin. Sadece orman yangını olduğunda hatırımıza geldiğiniz için...
İzmir'in Ödemiş ilçesindeki yangını ön cephede söndürmeye çalışırken şehit düşen orman işçisi İbrahim Demir'in şahsında hepinize minnet ve şükran borçluyuz. Şimdilik elimden yazmaktan başka bir şey gelmiyor, affedin.
İyi ki vardınız, iyi ki varsınız...
Forma meselesine çözüm
Köşemize düzenli katkı veren okurlarımızdan Murat Aydın yeni eğitim öğretim yılında okullara yeniden tek tip forma getirilmesiyle ilgili karara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış:
"Yeni eğitim öğretim yılında okullarda serbest kıyafetin yerine tekrar forma uygulamasının başlayacağı açıklandı. Henüz vakit varken yetkililerden veli olarak bir ricam olacak: Her okul kendi formasını 'Filanca yerden alınacaktır' diye şart koşuyor ve biz veliler de değerinden çok çok fazlaya belirtilen yerden o üniformaları almak zorunda kalıyoruz. Madem öyle, bizim zamanımızdaki gibi gri pantolon, lacivert ceket (erkek öğrenciler için örnekliyorum) denilsin ve isteyen istediği yerden bütçesine göre alsın. Okul da illa ki para kazanmak istiyorsa, okul aile birliği aracılığıyla okulun armasını kantinden satar, veliler de bir zahmet cekete diker. Bizim zamanımızda böyle değil miydi?"
Nerede bu asfaltlar?
Değerli okurumuz Mehmet Dağlıoğlu da pek çok Ankaralı okurumuz gibi "şehrin asfalt bilmecesini" çözmeye çalışıyor:
"Merhaba Yüksel bey, ben 65 senedir Ankara'da yaşayan bir okurunuzum. Son 6 yıldır Ankara'da çukursuz, deliksiz asfalt görmedim. Yazık değil mi bu yolları kullanan insanlara? Bu araçlar milli servet. '3 milyon ton asfalt döktük' diye billboardlara reklam veriyorlar. Ben Ankara'nın her yerine gidiyorum, bu asfaltları görmüyorum. Siz de araştırıp dile getirirseniz memnun olurum. Selamlar, saygılar..."
Yazar Notu: Konuyla ilgili Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün önceki hafta kaleme aldığı yazı, bu konudaki her türlü bilgiyi içeriyor. Arama motorlarında bulabilirsiniz.
Gaf kürsüsü
Muharrem Akduman'dan bir sobe daha: Habertürk'te enteresan bir haber... "Balıkesir'de sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir otomobil yayaya çarptı, yaya öldü. Sürücü gözaltına alındı???"
Zap'tiye
Fiyatı bu kadar yükselince yağsız dana kıymayı (!) yemeye kıyamayıp giyenler de olur tabii...
Ne demiş?
"İnsanda vefa arama. Yazın gölgesinde serinlediği ağacı, kışın üşüyünce kesip yakar." (Sosyal medyadan)

