18’inci Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi: Cumhuriyet tartışmalarından, barınma krizine sorunlar tartışıldı, çözüm önerileri sunuldu
T24 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Mahsun Kılıç
Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından düzenlenen 18’inci Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 3’üncü gününde devam etti. Kongrede, “Cumhuriyet-Faşizm ve Erken Cumhuriyet" tartışmaları ile Türkiye’deki barınma krizine yönelik sunumlar yapıldı.
İki yılda bir gerçekleştirilen kongrenin 18'incisinin yapıldığını, 30 yılı aşkın süredir devam ettiğini yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Pınar Bedirhanoğlu, bu sene kongreye ilgilinin fazla olduğuna dikkat çekti.
“Türkiye’de Demokratikleşmenin Bazı Boyutları” oturumunda “Cumhuriyetçiliği Yok Etme Projesi Olarak Faşizm” başlığıyla sunum yapan Bedirhanoğlu, günümüzdeki otoriterleşme, neofaşizm ve aşırı sağın yükselmesi süreçlerini kapitalist siyasette radikal bir dönüşüm olarak düşünmek gerektiğine vurgu yaptı. Bedirhanoğlu, emeğin 1945’ten sonra kazandığı hakları kaybetme noktasına geldiğine dikkat çekerek, bugün, işçi sınıfının 18. yüzyıldaki durumundan daha donamlı halde olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Bedirhanoğlu: Aşırı sağ ile ilişkilendirilen kitleler eşitsizliklere karşı öfke gösteriyorlarBedirhanoğlu, “19. yüzyılda kitleler 'toplum' bile denemeyecek sınıfsal eşitsizliklerin içindelerdi ama 21. yüzyılda dönüştüme uğradı ” dedi.
Bedirhanoğlu, “Karadeniz’de toprağını savunan bir kadının 'devlet benim' diye haykırışını gördük. Bugünün faşizmi aslında 1789’da başlayan bu alt sınıfların siyasete dâhil olduğu ve siyasi formatını dönüştürme için bir karşı devrimci mücadeledir ” diye konuştu.
Günümüzde kitlelerin kendilerinin siyasal alanın olmazsa olmaz bir parçası olarak gördüklerini belirten Bedirhanoğlu, “Aşırı sağ ile ilişkilendirilen kitlelerde kendilerine uygulanan eşitsizliklere karşı öfke gösteriyorlar. Formal eşitlik meselesi yani emekçi kitlelerin devlet ve hukuk karşısında formal eşitliği meselesi yani ‘o zaten safsataydı kolaylıkla açığa çıkıyor’ diye kenara atamayacağımız kadar güçlü, dönüştürücü bir dinamik ” diye konuştu.
TIKLAYIN-
Dr. Özgür Emrah Gürel: 1920-1930’ların aydınlma projesini sağ aydınlanma olarak görüyoruzKongrenin kritik bir zamanda yapıldığına dikkat çeken Dr. Özgür Emrah Gürel, Erken Cumhuriyet oturumunda “Kemalizm, Korporatizm, Kadro: Sombart’ın Şemsiyesinden Aydemir, Tör ve Karaosmanoğlu’nu Okumak” başlıklı konuşmasında 1920-1930’daki aydınlanma projesine bakmak istediğine dikkat çekti
Gürel, Cumhuriyetin kuruluş döneminde korporatizm tartışmasını sunumunda gündeme getirmesindeki sebebin demokratik ve sosyal cumhuriyetin kurulabilmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti.
Yeni bir tahayyül, demokratik ve sosyal cumhuriyet üzerine kurulacaksa bunun bir tekrardan ibaret olmaması gerektiğine dikkat çeken Gürel, şunları kaydetti:
“Bu aynı zamanda hem yapılan hataları hem de olumladığımız şeyleri beraber düşünmeyi gerektiriyor. Biz onun için 1920-1930’ların aydınlanma projesine bakmak istedik. Bunun bir sağ aydınlanma olarak gördüğümüzü vurgulamak istedik. Neyi burada önemsemek gerektiğini ve neyi eleştirmemiz gerektiğini vurguladık.
Burada sanırım Türkiye’de solun Kemalizm ile olan ilişkisini gündeme taşımamızın bir sebebi var. Çünkü bu sebep solun kendisine anti emperyalist ve kalkınmacı bir yere koyarken özellikle Kemalizm’in bir etik yaşam biçimi olarak bireye karşı, demokrasiye karşı, çoğulculuğa karşı olan eleştirileri konusunda hâlâ bir sessizlik hâlâ eskiyi tekrarlama hâlâ eskideki bir takım isimleri ön plana çıkarma, örneğin Şevket Süreyya Aydemir, Kadro ve Yön dergileri gibi Atilla İlhan gibi. Bir hata içerisinde olduklarını düşünüyoruz.”
Gürel, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık klasik gerilimlerin cumhuriyeti açıklama gücü kaybolmuş durumda olduğuna dikkat çekti.Gürel, şöyle konuştu:
“Basit bir meseleyi sınıf çatışması ve kimlik politikaları çatışmasının ötesinde çoklu bir demokrasi mücadelesi olarak görmek istiyorsak bizim için şöyle bir kritik önemde durum var. Kuruluş nasıl oldu? Kuruluş neyi önemsedi? Kuruluş neyi kapattı? Neyi açtı? Bence bu sorular 90’larda, 60’larda 90’larda Sol Kemalizm, Neo Kemalizm ve Post Kemalizm tartışmaları içerisinde yapıldı.
Tartışma, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Neo Kemalizm ile post Kemalizm ile sıkışmayacak kadar ayrıntılı ve biz bu ayrıntıya dönmek durumundayız. Gelecekte de ben bu önerinin nüvelerini göreceğimizi düşünüyorum.”
Dr. Deniz Ay: Konutun finasallaşması barınma krizine yol açıyorSosyal Bilimler kongresinin sosyal bilimler camiası için önemli bir araya gelme alanı olduğuna dikkat çeken Dr. Deniz Ay, programa bakıldığında pek çok alandan bilim insanları ve araştırmacıların olduğunu belirtti. “Türkiye’de Sosyal Politika IV: Barınma Krizi” oturumuna başkanlık eden Ay, Türkiye’de erişilebilir konut sorunu olduğuna dikkat çekti.
Kongrede, farklı oturumlarda sosyal politika alanında çeşitli araştırmacıların sunumlarının önemli olduğuna dikkat çeken Ay, konutun yatırım aracı olarak görünmesinden dolayı barınma krizine etkisi olduğunu kaydetti.
Ay, “Barınma krizi olarak söylediğimizde aslında konut üretiminin finansallaşmasına piyasanın gözünden yani ekonomik anlamda bakıldığında aslında bir kriz değil cennet gibi görünüyor. Bu durum konutun temel ihtiyaçlara hizmet edebilmesi açısından barınma anlamında ciddi bir kriz ve ihtiyaçları karşılamamasıyla sonuçlandığını söyleyebiliriz ” dedi.
“Erişilebilir kiralık konut krizi olduğunu söylemek mümkün”Konut sorunuyla ilgili politik, bilimsel ve barınma krizine dair yapılan sunumlarda Ankara, İzmir, İstanbul ve Antalya’da bu sorunların çok daha fazla ve yakıcı olduğuna dikkat çeken Ay, şöyle konuştu:
“Ama küçük kentlerde de bu sorunu, barınma krizini görebiliyoruz. Konutun fiyatından da öte konutun niteliği, çeşitli afet risklerine karşı dayanıklılığıyla ilgili konut stokunun barınma ithtiaçlarının karşılayıp karşılmadığını, uzunca bir süredir çok yakıcı bir barınma krizinin içinden geçtiğimizi söylemek mümkün. Sunumlarlarda da kiralık konut krizi üzerine aslında bunun dar anlamıyla daha yakıcı Erişilebilir kiralık konut krizi olduğunu söylemek mümkün.”


