300 IQ suyla Einstein ı bile geride bıraktı: Dünya onu tanımadan unuttu Sözcü Gazetesi

1898'de New York'ta göçmen bir Yahudi ailenin çocuğu olarak doğan William Sidis, olağanüstü zekasıyla küçük yaşta dikkat çekti. 18 aylıkken gazete okuyabiliyor, 2 yaşında birkaç dili konuşabiliyor, 9 yaşında ise kendi dilini geliştirmişti.

Harvard Üniversitesi'ne kabul edildiğinde henüz 11 yaşındaydı. Matematikte ve dil biliminde yaptığı sunumlarla profesörleri bile hayrete düşürdü. Dönemin gazeteleri, onun 20'nci yüzyılın en büyük matematikçisi olacağına inanıyordu.

Uzmanların tahminine göre Sidis'in IQ'su 250 ila 300 arasında değişiyordu. Bu rakam; Einstein'ın 160, Leonardo Da Vinci'nin 180 ve Newton'ın 190 IQ'sunu geride bırakıyordu. Ancak bu olağanüstü kapasite, onun mutlu bir yaşam sürmesine yetmedi...

Psikolog olan babası Boris ve doktor annesi Sara, William'ın eğitimi için sıra dışı yöntemler uyguladı. Çocuk yaşta akademik toplantılarda "sergilenen" Sidis, kendi deyimiyle bir gösteri objesine dönüştürüldü. Yıllar içinde ailesinin ve toplumun beklentileri, onun ruhunda derin yaralar açtı.

Harvard'dan mezun olduğunda basına verdiği demeçte, "Mükemmel bir hayat yaşamak istiyorum. Bunun tek yolu da inziva" diyerek kalabalıklardan hoşlanmadığını dile getirdi.

Mezuniyetinin ardından kısa süre öğretmenlik yaptı, ardından hukuka yöneldi ama hiçbirinde mutlu olamadı. Matematiksel formüllerden bile kaçmaya başlayan Sidis, hayatının geri kalanını basit işlerde çalışarak geçirdi. Yazdığı kitapları takma isimlerle yayımladı, hobisi olan tramvay hatları üzerine bile eserler verdi.

En önemli yapıtlarından biri olan The Animate and the Inanimate (1925), henüz resmi olarak ortaya atılmamışken karanlık madde fikrine değiniyordu. Ancak basın, bilimsel çalışmalarından çok onun özel hayatıyla ilgileniyor, zekasını "boşa harcadığını" yazıyordu.

Baskılardan kaçıp münzevi bir hayatı seçen William James Sidis, 1944 yılında Boston'daki küçük dairesinde felç geçirerek hayatını kaybetti. Sidis, yaşamını yitirdiğinde henüz 46 yaşındaydı.

Bir zamanların "dünyanın en zeki çocuğu" ne üniversitelerde ne de bilim dünyasında beklenen yeri aldı. O ise hayatı boyunca sadece "kendi halinde yaşamak" istedi.