Einstein ın beyni, ölümünden 7 saat sonra neden çalındı? Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Albert Einstein, ölümünden bir gün önce şiddetli göğüs ağrısıyla hastaneye kaldırıldı. Abdominal aort anevrizması geçirdiği anlaşılan ünlü fizikçiye doktorları acil ameliyat önerdi. Ancak Einstein, sekiz yıl önce benzer bir ameliyat geçirmişti ve bu kez reddetti. Ölmeden önce şu sözleri söyledi:
“Ne zaman istersen o zaman öleceğim. Ömrü yapay olarak uzatmanın tadı yok. Üzerime düşeni yaptım, artık gitme zamanım geldi.”
Einstein, 18 Nisan 1955 sabahında Princeton Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu.

Evrim Ağacı'nda yer alan habere göre, otopsiyi yapan Dr. Thomas Harvey, Einstein’ın vasiyetini hiçe sayarak beynini vücudundan çıkardı, formalinle koruma altına aldı. Ayrıca gözlerini çıkarıp Einstein’ın göz doktoru Henry Abrams’a verdi. Ünlü bilim insanı, bedeninin yakılıp küllerinin gizlice saçılmasını istemişti. Ancak Harvey, beynin eşsiz yapısını inceleyerek Einstein’ı bu kadar zeki yapan unsurları bulmak istiyordu.
Einstein’ın oğlu Hans Albert, olayın ardından şartlı bir onay verdi: Beyin yalnızca bilimsel amaçla incelenecek ve sonuçlar saygın dergilerde yayımlanacaktı. Harvey söz verse de, uzmanlık eksikliği nedeniyle 30 yıl boyunca hiçbir anlamlı çalışma yayımlayamadı.
BEYNİN GİZLİ YOLCULUĞUHarvey, görevinden istifa ettikten sonra Einstein’ın beynini kavanozlar içinde ABD’nin farklı bölgelerinde sakladı. 40 yıl süren bu “beyin yolculuğu” sonunda parçalar Princeton’a geri döndü. 1990’lardan itibaren çeşitli araştırmalarla incelenen beyin, bazı ilginç farklılıklar ortaya koydu.

Araştırmalar, Einstein’ın beyninin ortalamadan daha küçük (1.230 gram) olmasına rağmen yapısal olarak bazı özel farklılıklar taşıdığını gösterdi.
Fazladan kıvrımlar: Ön lobda fazladan giruslar, matematiksel ve soyut düşünceyle ilişkilendiriliyor.
El motor bölgesi: Keman çalan kişilerde görülen belirgin bir kıvrım, Einstein’ın 6 yaşından itibaren keman çaldığını doğruluyor.
Parietal lob büyüklüğü: Matematiksel işlem ve sembolik düşünmeyle ilişkili bölge normalden %15 daha büyük.
Yoğun korpus kallosum: İki beyin yarımküresi arasındaki bağlantılar daha güçlü.
Buna karşılık, dil algısıyla ilgili bir bölgede nöron sayısının düşük olması, Einstein’ın çocukluğunda yaşadığı konuşma güçlüklerini açıklıyor.
DEHA DOĞUŞTAN MI SONRADAN MI?Bilim insanları, bu anatomik farklılıkların bir kısmının doğuştan, bir kısmının ise yıllar süren yoğun zihinsel çalışma sonucu oluşmuş olabileceğini düşünüyor. Nöroplastisite sayesinde beyin, öğrenme ve deneyimlerle şekil değiştirebiliyor. Ancak Einstein’ın dehasını yalnızca biyolojik faktörlere bağlamak mümkün değil.
Çocuklukta yaşadığı öğrenme güçlükleri, merakı, inatçılığı ve sürekli kendini geliştirme çabası, onu tarihin en büyük bilim insanlarından biri yaptı.
İsterseniz ben bu habere, Einstein’ın beyninin serüvenini yıllara göre özetleyen kronolojik bir bilgi kutusu da ekleyebilirim. Bu, haberin görselliğini ve akıcılığını artırır.


