Aynı konulara yeni teknikle meydan okuyorum Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Uzun yıllar muhtelif yerlerde kimi zaman mahlas kimi zaman da kendi adıyla yayınladığı yazıların ardından Kent Şiiri kitabıyla ilk kez 2020 yılında okurun karşısına çıktı Seyfettin Araç. Bu ilk kitap, pandemi döneminde kendiyle yaptığı iç hesaplaşma sonucu yaptığı işleri bir kenara bırakıp hayalindeki mesleğe, yazarlığa ağırlık vermesinin ilk meyvesiydi. Ardından Unutulmuş Topraklar ve Sevgili Yalnızlık kitaplarını peş peşe yayınladı. Yazarlığıyla ilgili, “Çok hızlı yaratan bir yazar değilim sadece çok biriktiren bir yazarım ve geç kaldığım bu edebiyat alemine en kaliteli eserleri aşkla vermekle yükümlüyüm ki bu da benim edebiyata olan borcum” açıklamasını yapan Seyfettin Araç ile son kitabı Zamanı Tanrı Yaşar’ı konuştuk.
Uzun yıllar yöneticilik yaptıktan sonra sizi böyle yoğun bir şekilde romanın içine düşüren/yönelten ne oldu?
Ailenin tek erkek çocuğu olmak, geleneksel aile kültürünü ruhunuzda, belleğinizde bir kalıba oturtmuş duvarlarla çevrili bir ruhla yaşıyor olmak; hayallerinizi ötelemekle başlıyor ne yazık ki. Uzun seneler aile şirketlerinde çalıştım, yönettim ve fakat bu sürede birçok edebiyat dergilerinde, bilinen sanat sitelerinde bazan kendi adımla bazan da nickname’lerle yani başka adlarla çalışmalarımı yayımlıyordum. Profesyonel anlamda eserlerimi ortaya çıkarma fikri pandemi döneminde hayatı sorgulamamla başladı. Ölümün karşısında değersiz kalan ticaretin, paranın, makamın, mevkinin bana artık huzur ve mutluluk getirmediğini fark edince kolları sıvadım. Diğer yandan hedefleri olan bir insan oldum hep, hedefleri uğruna savaşan ruhum bana bir yerde artık durmamı ve gerçek hayalimin peşinden gitmem gerektiğini fısıldadı. Ben bir edebiyatçıydım, bu coğrafyanın en iyilerinden olabilecek kadar iyi eserler yaratabilirdim, o vakit dünya malı için zaman kaybetmenin bir anlamı var mıydı? Bu soruya cevap verebildiğim gün ruhumun tüm kapıları sonsuzluğa açıldı ve beynim ruhuma daha fazla zulmedemedi. Edebiyatla yatıp sanatla kalkan bir insanın iş toplantılarında, mesai saatlerinde bile denemeler yazmaya çalışması bir yere kadar kabul edilirdi çünkü.
Roman gerçek bir aşk öyküsünden yola çıkıyor. Böyle bir hikâyeyi anlatmanın zor ve kolay yanları nelerdi?
Zamanı Tanrı Yaşar ağır bir roman oldu ve itiraf etmem gerekirse yola çıktığım zaman böyle hacimli bir eser ortaya çıkaracağımı düşünmüyordum. Roman bittiği vakit tek bir cümle bile çıkarıldığında eserin tüm anlamı değişiyor, manası kayıyor gibi hissettiğimde ortaya çıkardığım eserle bir daha gurur duydum. Gerçek bir hayat hikâyesini yazmanın en güzel yanı işte bu his diyebilirim çünkü omuzlarınızda ağır bir yük olduğunu biliyorsunuz; yazdığınız her kelimede, her cümlede o ağırlığı benliğinizde hissederek yaşıyorsunuz. Böyle meşakkâtli, bu kadar acı bir olayı önemli bir eser haline getirme çabası da tamamen edebiyata olan bağlılıkla ilgili ve bu romanı yazmanın kolay yanı yok denecek kadar az tabii hikâyeye vakıf olmayı saymazsak. Fakat az da olsa zor yanlarını sizinle paylaşmak isterim; hikâyede altı karakterin olması başlı başına zor bir uğraş, altı karakteri altı farklı anlatıcı olarak sunmak beni epey zorladı. Bilen bilir bir yazarın en zorlandığı taraf romanına başlarken anlatıcıyı seçmedeki kararıdır. Bunların dışında editlemede ciddi zorluklar yaşadık çünkü işini editöre bırakmayacak kadar zor bir yazarım ben; kendim okuyup güvendiğim insanlara danışmak, okutmak en sevdiğim detaylar ve elbette zorlandığım zamanlar oldu. Bunu söylemekten asla geri durmayacağım; bir eser yaratmak benim için yaşam biçimi, nefes alma alanı, iddiamı ispatlama zamanı o yüzden her eserde zorlukları keyifle aşıyorum.
Hayalimdeki sona romanla varıyorum
Gelecek romanlarınız, çalışmalarınız arasında neler var?
Ülkemizde yayınevi ve satış sorunları olmasa muazzam bir beşli şiir seti hazırladım, onu bir an önce okuyucuya sunmak istiyorum. Son dört senede yazdığım ve yine ülkemiz şairleri tarafından denenmeyen türde yeni yarattığım bir türü okuyucuya hediye etmek istiyorum ama biliyorum okuyucu artık şiir satın almıyor, okumuyor bu yayınevlerini durduran bir faktör. Bir diğer detay da sadece romanlarla devam etme isteği çünkü hayal ettiğim sona varabilmenin en net cevabı romanlar. O yüzden önümüzdeki senenin başına yetiştirmek istediğim bir üçleme var; Sevgili Yalnızlık romanın üçlü bir set olarak okuyucuya vermek istiyorum, belki de tek bir koca eser olarak yani yaklaşık bin sayfayı bulacak bir roman olabilir eğer üçlemeyi tehlikeli görürse yayınevi. Onun sonrasında yine bir dönem romanı geliyor ve herhalde beynimi en çok kurcalayan, ruhumu kanatan, zamanımı, hayatımı allak bullak eden eseri geliyor. Hikâyesine çok inandığım, yine bu coğrafyanın ilk türlerinden olacak bir eserle geliyorum. İki bin otuz iki senesine kadar yayımlayacağım romanlarım hazır, sadece toparlamakla meşgulüm.
Meydan okumayı seviyorum
Roman tekniğinde de alışılmışın dışında bir yöntem izliyorsunuz. Niçin böyle bir teknik tercih ettiniz?
Ben her eserinde bu coğrafyanın daha önce denenmemiş türlerini denemeye gayret eden bir edebiyatçıyım. İlk eserimde son otuz senenin en kalabalık şiir kitaplarından birini çıkardım, ikinci eserimde yine bu ülkenin daha önce hiç denenmemiş roman türünü denedim ve monolog türde ilk eserini yani Sevgili Yalnızlık’ı okuyucuya sundum. Üçüncü eserim ise çift anlatıcı olan yani Narrator Tanrı Anlatıcı ve Birinci Tekil Şahıs ağzından yazdım. Dördüncü eserim Zamanı Tanrı Yaşar yine bu coğrafyada daha önce denenmemiş bir türü konu edinerek, her kahramanın kendi hikayesini anlattığı, romanı anlattığı; altı karakterin altı anlatıcı olduğu bir ilk eser oldu. Yenilik yapmayı, yeni jenerasyonun deyimiyle kendime meydan okumayı belki de bu yüzden seviyorum çünkü bizden önceki üstatlar, ustalarımız bize yazacak konu bırakmadıkları için onları geçme, onlardan daha olduğumu ispat etme çabam ancak böyle yeniliklerle olabiliyor. İlk romanımda yasaklı kelimeler vardı, okuyucu inanılmaz şaşırmış ve sevmişti bu son romanda da roman kahramanlarını anlatıcı olarak sundum inanıyorum ki bu yeni tarzı da çok sevecekler. Diğer bir detay ise benim diğer yazarlardan ayrılan yazım tarzım, tasvir farklılığım; ben insan ruhunu, kendisiyle olan içsel yolculuğunu, hesap kitap yapan ruhunu, derin yalnızlığını, melankolik tarafını tasvir ediyorum ve yazı tarzım çok farklı okuyucu okuyunca anlıyor.


