Belirsizlik tünelinde kaybolmak… Ali Saydam
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bu cumartesi üç konumuzu da iletişimin temel kuramları arasından seçtik… İletişim; ip cambazlığı, mühendislik, hekimlik, avukatlık gibi elle tutulur gözle görülür bir şekilde
veri-enformasyon-bilgi-bilgelik
değer zincirini izlemediği için; sanatın 7 dalında, ekonomide, dış politikada olduğu gibi, isteyen herkesin
bilgelik
düzeyinden giriş yapabileceği bir alan olarak görülmüş; hayatta da karşılığını, çeşitli bedeller ödense de bir ölçüde bulmuş bir haslet olarak ortaya çıkmıştır…
İşte bu nedenle, tecrübe filtresinden geçmiş, damıtılmış bazı bilgilere dayalı kuramların tespiti ve üzerinde vaka analizleriyle tartışılması iletişimde tekâmül için büyük önem taşır… Biz köşemizde zaman zaman bu konuda yazılar kaleme alırız… Bugün de aynı amaçla ‘
Belirsizlik
’, ‘
Duygulara hitap etme
’ ve ‘
Ölçümleme
’ye değinmeye çalışacağız…
Başta Siyasi İletişim, tüm ilişki ve iletişim biçimlerinde belirsizlik ‘ölümcül’ hatalardan biridir… En yakınınızın size ihanet ettiği yolunda çevreyi müphemiyete düşürecek davranışlar içine girdiğini, ya da sizin öyle algılamanızı engellemeyi başaramadığı durumları bir düşünün…
Ya da güvenmek istediğiniz birinin, bir kurumun gizli ya da açık yalan söylediğini tespit edin….
Nasıl hissedersiniz? Herhalde iyi değil…
Belirsizlik iletişim süreçlerinde her zaman negatif çalışır… Genellikle
William Shakespeare
'e atfedilen “Şüphe varsa gerçektir!” sözü boşuna tedavülde kalmamıştır…
Örneğin son ABD ve BM seyahatinde de bir kez daha tüm dünyaya kanıtlandığı gibi, Türkiye’nin dış politika ve çelişkili ortamlarla ilgili devlet duruşunda hiçbir belirsizlik yoktur… Sayın Cumhurbaşkanı’nın hem BM’de hem Liderler Zirvesinde karşılaştığı teveccüh, anlık bir vaziyet değil, ülkemizin yıllardır sergilediği net duruşun çıktısıdır…
Şimdi bir de CHP yönetimine bakın… Ve özellikle CHP yönetimine inanmak isteyenler; sorun kendi kendinize: Hangi konularda şüpheleriniz var? Mesela, Özgür Bey’in “Her şeyine kefilim!” dediği
Ekrem Bey
? Sütten çıkmış ak kaşık mı?... Ya da diğer belediyeler? Hepsi mi ‘
siyasi darbe
’ gazabına uğramış melekler?.. Ülkenin gelecek tasarımını Ekrem Bey’e mi, Mansur Bey’e mi, Özgür Bey’e mi emanet etmek istersiniz?
Sonu belirsizlik tünelinde kaybolan pek çok soru peş peşe dizilir… AK Parti’de de var müphemiyet durumları. Bazı bakanlıkların siyasi iletişim konusunda nasıl geride kaldıklarını ve Cumhurbaşkanı’nı yalnız bıraktıklarını bu sütunlarda zaman zaman dile getiririz. Ancak, majör bir haslet değildir müphemiyet AK Parti yönetiminde…
Duygusuz olmaz…
Ülkemiz, 1 milyonu aşan motosiklet satışıyla Avrupa’da lidermiş… Bu pazara kayıtsız kalmayan
Bosch
, Türkiye motosiklet pazarı için sunduğu
güvenlik ve motor
yönetim sistemlerini açıklamış…
Büyük ölçüde beyaz eşya ve küçük ev aletleriyle tanınan bir firma için yeni bir alanda var olmak çok da kolay değildir… Bosch da bunun bilinciyle davranmış ve basın bülteninde yeni hedef kitlesi nezdinde ‘
itibar
’ inşa etmek üzere araştırmalara yaslanmış…
TÜİK
verilerine göre, 2024 yılında motosiklet kazaları, önceki yıla göre yüzde 33’ten fazla artmış… Yine 2024’te ölümlü ve yaralanmalı motosiklet kazaları, aynı kategorideki tüm trafik kazalarının yüzde 31,5’ini oluşturmuş. Bu arada,
Bosch Kaza Araştırması
’yla;
gelişmiş sürücü destek
sistemlerinin (ARAS) Almanya’da her altı motosiklet kazasından birini önleyebildiği ortaya konulmuş.
Oranlar ciddi, iddia yabana atılır gibi değil… Çok doğru bir ‘
tümevarım
’ mantığı ile “Bizi tercih edin” deniliyor… Öte yandan yaklaşım, iletişimin öncesi-sırası-sonrası kuralına da uygun… Direkt satış odaklı bir pazarlama iletişimi yaklaşımı sergilememek, ön hazırlık yapmak son derece anlamlı…
Ancak yetmez… İletişim çalışmalarının etkili sonuçlara ulaşması, yani hedef kitlenizi ‘sizi tercih etmek üzere’ davranış değişikliğine ikna etmesi için formül şudur: “Düşüncelerden (akıldan) çok, duygulara hitap etmek…”
Kent Şeker
’in unutulmaz bayram reklamı… Ya da Kalben’in “
Haydi Söyle
” şarkısı ile
Allianz
’ın duyguları büyülediği reklamı gibi…
Hedef kitleyi kalbinden yakalamak o kadar önemli ki!..
Ölçmüyorsan nasıl hesap vereceksin?
British Telecom’un ünlü CEO’su
Iain Vallance
’ın deyişiyle:“Ölçmüyorsan yapma!”
Peter Drucker
’ın daha yumuşak ifadesiyle: “Ölçmüyorsan yönetemezsin!”
Yakında kısmetse meslekte 50’nci yılı idrak edeceğiz… İletişim çalışmalarımızın başladığı 70’li yıllardan bu yana, tıpkı diğer iş süreçlerinde olduğu gibi, iletişim yönetiminde de atılması gereken ilk adımın ‘ölçümleme’ olduğunu söyler dururuz… Çünkü bunun aksi, “bence”lere, öznel his ve görüşlere, her kafadan çıkan seslere teslim olma sonucunu doğurur ki, o da sizi ‘arzu edilen iş sonuçlarından’ bir hayli uzaklaştırabilir …
Araştırma şirketi
NielsenIQ
verilerine göre tüketicilerin
yüzde 72
’si, bir markanın amacını ve değerlerini
açıkça
ortaya koymasının satın alma kararlarını doğrudan etkilediğini belirtiyormuş.
Label Insight
tarafından yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin
yüzde 94
’ünün
şeffaf
davranan markalara daha
sadık
kaldığını göstermiş. Yine
WebFX
’in yayımladığı istatistiklere göre tüketicilerin yaklaşık
yüzde 90
’ı satın alma kararında şeffaflığı en önemli faktörlerden biri olarak göstermiş.
Açıklık
ve
şeffaflık
... İkisini eş anlamlı sanmak büyük yanılgıdır…
Şeffaflık
pasif
; açıklık ise
aktif
bir pozisyondur… Türkçemizde ilki
edilgen
, ikincisi ise
etken
olarak ifade edilebilir. Şeffafsanız, size bakıldığında içiniz gözükür. Açıksanız; siz her şeyi gösterirsiniz…
İtibarın ana eksenini oluşturan
hesap verebilirlik
aslında ‘açıklık’ boyutunda hayata geçirildiğinde anlamlı ve değerlidir… Yani, şeffaflıkla özdeşleştirebileceğimiz sanayi toplumunun daha da ötesine, bilgi toplumuna geçilmesi, kimsenin hesap sormasını beklemeden kendinizi ortaya koymanız ve bu konuda ‘en kolay biçimde’ erişilebilir olmanız demektir…
Şimdi bakın etrafınıza… Özellikle de halkın tamamına ‘dokunan’ belediyelere… Ne kadar şeffaf ne kadar açıklar?.. Bu nedenle de ne kadar muteberdirler?..

