Binlerce radar gördüm de en son sana vuruldum! Özgür Bayram Soylu
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Bayram tatilleri, yalnızca ziyaret ya da dinlenme fırsatı olmanın ötesinde, vatandaş-devlet ilişkisinin en çıplak hâliyle gözlemlendiği özel zaman dilimlerini temsil ediyor. Bu dönemde trafikte yapılan uygulamalar ise adeta bu ilişkinin duygusal turnusol kâğıdı gibi işliyor. Kurban Bayramı’nda yapay zekâ destekli radarlarla yapılan denetimlerde kesilen cezalar, hem teknolojik kabiliyet açısından göz kamaştırdı, hem de toplumsal etkisiyle göz yaşarttı. Bayramın ilk günü, radarlarla tanışma süreci âdeta bir “ilkokul heyecanı” gibi yaşandı. Kimimiz için hayat kurtaran bir güvenlik adımıydı, kimimiz içinse cebimize uzanan soğuk, robotik bir el...
Her ne kadar yapay zekâ destekli radar sistemleri milyonlarca aracı çok kısa sürede tarayarak, plakadan hız ihlaline, araç tipinden sürat sınırına kadar tüm verileri etkileyici bir doğrulukla tespit edebiliyorsa da, vatandaşın yüreğinde bıraktığı iz çoğu zaman göz yaşına dönüşüyor. Açıklanan verilere göre ilk gün ceza oranı yalnızca %0,56 olsa da, halkın hissettiği oran çok daha yüksek: %56’ları buluyor. Yüksek enflasyonun ve derinleşen hayat pahalılığının gölgesinde, radarların artık bir güvenlik aracı değil, tahsilat ve gelir üretme makinesi olarak algılanması, kamuoyunda büyüyen huzursuzluğu tetikliyor. Toplumun genel ruh hali zaten bir enflasyon slalomuna dönmüşken, bu düzleme bir de radar sekansı eklenince, sabır sınırları da doğal olarak zorlanıyor.
HIZ SINIRI 120, ALIM GÜCÜ 30, SABIR 0
Yeni sistemin temel hedefi geçmiş bayramlara kıyasla trafik kazalarını ve can kayıplarını azaltmak olsa da, uygulamanın yöntemi, sınırları ve kamuya yansıtılış biçimi, tıpkı diğer tüm kamusal müdahalelerde olduğu gibi meşruiyet zeminini zedeleyebiliyor. Alım gücünün toparlanmayı umut ettiği bir dönemde, ceza sisteminin giderek tırnak içerisinde bir “gelir yaratma” aracına dönüşmesi, kamu vicdanında kazaları önlemekten çok ceza kesmeye odaklanan bir düzen algısını besliyor. Özellikle radarların yerleştirildiği yolların fiziksel koşulları, uygulamanın adil olup olmadığı yönündeki soru işaretlerini daha da derinleştiriyor. Soru işaretlerinin farkına varılması ve ünleme dönüşecek olması iyi bir gelişme olarak öne çıkıyor. Radarların çok akıllı olduğu günümüzde toplumun beklentisi yalnızca zekâ değil, vicdanla dengelenmiş bir zekada buluşuyor. Zira günümüz toplumunda en hızlı artan şey ne trafik hızı ne teknoloji… En çok hissedilen hız, daralan yaşam alanı ve azalan sabır. Yapay zekâ hızla ilerleyebilir, ama toplum aynı hızda bir duyarlılık ve adalet duygusu bekliyor. Aksi takdirde, teknolojik gelişmişlik değil, “Ra-Dardayım” duygusu hâkim oluyor.
HİZMETTE HIZ SINIRINI AŞANLAR
Darıca denince çoğumuzun aklına ilk olarak deniz kenarı ve tarihi yapılar geliyor olabilir. Yalan yok benim aklıma ilk cağ kebapçılar geliyor. Ancak artık yalnızca damak tadının değil yönetişim tadının da temsilci olmaya aday bir Darıca geliyor.
Darıca Belediyesinin hayata geçirdiği “Vatandaş Radarı” uygulaması kentte radarın yönünü değiştirmekle kalmamış cağ kebabın yanında dijital katılımı da eklemişe benziyor. Uygulama ile bu kez radar cezayı değil katılımı hedefliyor.
Darıca’ya gittiğiniz zaman kentin duraklarında, meydan-larında ve işlek caddelerinde göreceğiniz QR kodlu “Vatandaş Radarı” levhaları gözünüzü korkutmasın ama uygulamaya katılmak, görüşlerinizi bildirmek için hızınızı düşürsün.
Doğrudan vatandaşın tek bir parmak hareketine bakarak açılan dijital demokratik pencere bir yerel yönetim cesareti olarak dikkat çekiyor. Hizmet üretmek elbette önemli bir boşluğu dolduruyor olabilir ama kentin caddelerinde hayat geçirilen hizmetleri halkın değerlendirmesine açmak başka bir şeyi simgeliyor.
Teknolojik dönüşüme ayak uydurma olarak dikkat çeken bu uygulama aslında merkeze hesap verebilirliği koyuyor. Bu açıdan belki cağ kebabının mucidi olduğu için değil ama “Vatandaş Radarı”nın mucidi olduğu için belediye başkanı Muzaffer Bıyık’ı tebrik etmek gerekiyor.
Uzun süredir vatandaş için ekonomik daralmanın simgesi haline gelmiş olumsuz algıyı hızla geçecek bir yaklaşım olarak dikkat çeken Vatandaş Radarı;
*Cebinizdeki nakiti değil, fikri yakalıyor.
*Hızınızı değil, katkınızı ölçüyor.
*Sadece şikâyetinizi değil, çözüm önerinizi bekliyor.
RADAR ALGISININ EN LEZZETLİ DÖNÜŞÜMÜ
Vatandaş Radarı uygulaması, artık sadece teknolojik bir yenilik değil; kamusal bir gereklilik olarak klasik trafik levhalarının yerini almaya aday görünüyor. Bu sistem, vatandaşın yalnızca oy kullanan bir birey değil, karar alma süreçlerine katılan aktif bir özne olma arzusunu görünür kılıyor. Vatandaş, hizmeti yalnızca tüketen bir alıcı değil; onu değerlendiren, şekillendiren ve yönlendiren bir aktör olmak istiyor. Tam da bu dönüşüm arzusunun ortasında, radar kavramı belki de tarihindeki en anlamlı dönüşümünü yaşıyor.
“Vatandaş Radarı”, ceza ve gözetimin ötesine geçerek, toplumla buluşan dijital bir vicdan aracına dönüşüyor. Bu nedenle Darıca’nın bu yenilikçi adımı, sadece yerel ölçekte değil, ulusal ölçekte yaygınlaşmayı hak eden bir yönetişim modeli olarak öne çıkıyor. Darıca örneği, radarın cezanın değil, katılımın sembolü olabileceğini hepimize gösteriyor. Bu yaklaşım, vatandaşın yalnızca denetlenen değil, karar süreçlerine yön veren bir aktör olabileceğini kanıtlıyor.
Dolayısıyla her şehir kendi “Vatandaş Radarı”na sahip olmayı fazlasıyla hak ediyor. Çünkü bu dönüşüm, aslında yalnızca bir QR kodluk mesafe kadar yakın; araya sadece bir cağ kebabı, bir mantı tabağı ya da bir beyran çorbası sığıyor.
Bizde aşıklar kâr zarar gütmez Hafız...


