Bozkırın göz yaşları, Bir zamanlar Tuz Gölü vardı!
Haber Global sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Türkiye'nin gölleri hem küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, hem de kirlilik nedeniyle adeta can çekişiyor. Doğal varlıklar üzerinde yaşanan olumsuz durum, birçok bilimsel raporda ortaya konulurken, özellikle Tuz Gölü'ndeki tahribat ise dikkat çekiyor. Van Gölü'nden sonra en büyük buharlaşmanın olduğu Tuz Gölü her yıl daha da küçülüyor. Öyle ki; Ankara, Konya ve Aksaray sınırlarının kesiştiği noktadaki Tuz Gölü havzasında, kuraklık ve aşırı buharlaşma nedeniyle su seviyesi ciddi seviyelerde azalırken, bölgedeki su kaynakları ve tarım arazilerinin de olumsuz etkilendiğine dikkat çekiliyor.

Tuz Gölü, Türkiye’nin en önemli tuz üretim merkezlerinden biri olmasının yanı sıra çok sayıda kuş türünün yaşam alanı olarak biyolojik çeşitlilik açısından da kritik rol oynuyor. Ancak neredeyse çölleşme riski altındaki coğrafyada, Flamingolar başta olmak üzere göçmen kuşların yaşam alanları yok olma tehdidi altında bulunuyor. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise, Tuz Gölü Havzası'nda yer alan Aksaray'ın, Türkiye’nin en az yağış alan kentlerin başında geldiğini söyledi.
YAĞMURA HASRETTuz Gölü Havzası’nda yıllık ortalama yağış miktarının sadece 324 mm/metrekare seviyesinde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, "Ancak bu düşük oran dahi son yıllarda daha da azalmış durumda. 2025 Ocak ayında, Tuz Gölü Havzası’na düşen aylık yağış miktarı sadece 10 mm/metrekare ile son yılların en düşük seviyelerinden biri olarak kayıtlara geçti. İç Anadolu Bölgesi genelinde ise su yılı yağışı 82 mm/metrekare olarak ölçüldü; bu miktar, bölgenin uzun yıllar ortalaması olan 155 mm/metrekarenin oldukça altında" diye konuştu.
ZİNCİRLEME REAKSİYONSu Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise göl çevresinde yer alan yerleşim birimlerinde tarımsal sulamamım büyük ölçüde yeraltı sularına dayandığına dikkat çekerek, şunları söyledi: "Yeraltı su seviyelerinde ciddi düşüş söz konusu. Bu durum özellikle mısır, ayçiçeği ve şeker pancarı gibi suya bağımlı ürünlerin üretimini doğrudan etkiliyor. Çiftçiler, verim düşüklüğü ve sulama maliyetlerindeki artış nedeniyle büyük ekonomik kayıplar yaşarken, bazı üreticiler üretimden tamamen vazgeçmek zorunda kalıyor."
"Ayrıca, göl suyunun çekilmesiyle birlikte tuzlu toprakların rüzgarla çevreye yayılması, bölgedeki tarım arazilerinin verimliliğini daha da düşürüyor. Tuzlu topraklar, bitkilerin kök yapısını bozarak gelişimlerini engelliyor. Tuz Gölü Havzası’ndaki su krizinin yalnızca bir çevresel problem değil, aynı zamanda ciddi bir ekonomik ve sosyal tehdit olduğu açıkça görülüyor. Bölgedeki iklimsel değişimlerin etkilerini azaltmak için acil eylem planları hazırlanması, tarımsal sulamada modern yöntemlere geçilmesi ve yeraltı su kaynaklarının korunması büyük önem taşıyor. "

Öte yandan Tuz Gölü'ndeki tablonun benzeri diğer doğal kaynaklarda da görülüyor. Raporlarda Türkiye genelinde 300’e yakın irili ufaklı gölün yüzde 60’ının tamamen kuruduğu veya doğal özelliklerini büyük ölçüde kaybettiği belirtilirken, kirlilik nedeniyle birçok göl alanının geri dönülemez biçimde tahrip olduğuna da dikkat çekiliyor. Raporlarda, Türkiye'de tescilli 76 sulak alan bulunduğu, ancak bunlardan yalnızca 24’ü için su yönetim planının hazırlandığı vurgulanırken, Avlan, Seyfe, Sazlığı Kulu, Sarıgöl, Yarışlı, Kurugöl, Kırkpınar, Acıgöl, Uyuz, Suğla, Meke, Güvenç, Sasam, Kocagöl, Karagöl, Hotamış Sazlığı ve Küçük Göl gibi çok sayıda gölde ise su seviyelerinin kritik derecede azaldığının altı çiziliyor.
Kaynak: Web Özel


