Bu savaşı biz kazanırız ama nasıl? İsmail Kılıçarslan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
En sonda söyleyeceğimi yekten söyleyeyim. İsrail ile Türkiye’nin gireceği herhangi bir savaşı, ABD’nin İsrail desteğine rağmen Türkiye kazanır.
Bu, burada bir dursun.
“İran, İsrail’e füze atmasına, Siyonist köpeklere korku dolu anlar yaşatmasına ve hatta çok uzun süre sonra İsrail ile çarpışmayı göze alan ilk Müslüman ülke olmasına rağmen niçin dünya Müslümanlarının tamamından kayıtsız şartsız bir destek alamıyor?” sorusunun cevabı mühim. Hem İran açısından mühim, hem de yakın gelecekte Siyonist köpeklerin dünyayı atmak istedikleri ateş bağlamında Mısır ve Türkiye açısından mühim.
“İran, son 15 yıllık günah galerisinin bedeli olarak dünya Müslümanlarından kayıtsız şartsız bir destek alamıyor” diyebiliriz. Bu, kolay ve haklı bir cevap. Savaş durumunda bile hezimet yaşadıkları Suriye’yi zayıflatmayı kovalıyorlar mesela. Bu da dünyadaki Sünni kamuoyunun “lan, lan, lan” demesine yol açıyor. Ancak bir adım geriye çekilip değerlendirdiğimizde “ulus devlet olalım, emperyalizmin sözünden çıkmayalım, ağzımızın tadı bozulmasın” diye düşünen İslam devletleri ve onların baskı altına aldıkları kamuoyları meselesini ne yapacağız, bilmem.
Bu da burada bir dursun.
Soruyu genişleteyim: Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “bölgemizde yeni bir Sykes-Picot Antlaşması’na izin vermeyeceğiz” derken İslam dünyasına ve o dünyanın kamuoyu desteklerine ne derece güveniyor ve itibar ediyor?
Hatta soruyu çok daha tehlikeli şekilde bir kez daha sorayım: Olası ve hatta kaçınılmaz bir Türkiye-İsrail Savaşı’nda Türkiye ile uyumlanıp birlikte hareket edecek bir topluluk, yapı ya da devlet var mı?
Siz bu soruya içinizden sessizce ya da dışınızdan yüksek sesle cevap veredurun, ben de yeni bir soruyla zihninizi meşgul edeyim: Türkiye, olası ve hatta kaçınılmaz bir Türkiye-İsrail Savaşı’na hazır mı?
İlk cevabım şöyle: Askeri kabiliyet bakımından büyük oranda hazır. Gün geçtikçe daha da hazır hale geliyor.
İkinci cevabım şöyle: İçerdeki kamuoyu tahkimatı açısından hazır olması epeyce zor.
Üçüncü cevabım şöyle: “İslam dünyası” isimli bir yer olmadığı için alınacak olası bir destek de yok. Destek gelirse büyük sürpriz olur.
Türkiye, olası herhangi bir savaş için her geçen gün biraz daha hazır oluyor askeri bakımdan. Askeri kabiliyetleri her gün biraz daha gelişiyor. Yerli-milli tartışmalarının, Selçuk Bayraktar parantezinin çok ötesinde bir gelişim kaydediyoruz. Kurmay kadromuzun ve asker varlığımızın saha ve operasyon tecrübesi ise tartışmasız çok güçlü.
Bu güçlü yanımızı zayıflatan şey ise içerdeki kamuoyu tahkimatı. Çünkü Türkiye kamuoyunda İsrail’in, ABD’nin, Almanya’nın, İran’ın, hatta BAAS anlayışının sürdüğü tarlalar ve var ve bu tarlaların hıyarlarının yanı Türkiye’nin yanı değil.
Suriye iç savaşı boyunca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bazı Nusayrilerin nasıl da Esed’i savunduğunu, Türkiye’yi nasıl da karıştırmak istediklerini kendi gözlerimizle gördük. S400’ler sürecinde Amerikan postalı sevenlerin hangi tezviratları ürettiğini gördük. Gezi’de neler olup bittiğini gördük. Türkiye’de bir siyasi partiyi ele geçirmeyi başaran İran’ın Gazze sürecinde memleketteki İrancılar üzerinden hangi operasyonları çektiğini gördük.
Dahası, PKK’nın ya da artıklarının “terörsüz Türkiye” sürecine rağmen olası bir savaşta kimin safında duracaklarının da herhangi bir garantisi olacağını sanmıyorum.
Gelelim yazının başlığındaki soruya. Olası bir savaşta, ABD’nin açık desteğine rağmen İsrail’i yeneriz. Ama nasıl?
Ben, hem Cumhurbaşkanımızın hem de Devlet Bahçeli’nin bu “ama nasıl?” sorusuna verdikleri cevaplar çerçevesinde bir politik ajanda yürüttüklerine kanaat ediyorum.
İsrail ile savaşmak istiyor muyuz peki? Zamanlamasını bizim belirlemediğimiz bir savaşa girmek istemediğimizden eminim. Ancak birazcık aklı eren herkesin de net şekilde bildiği gibi “kaçınılmaz olan” her geçen gün biraz daha yaklaşıyor. Bu süreci biraz da İran’ın İsrail’e hangi oranda ve ne kadar daha mukabele edeceği belirleyecek bence.


