Sorulunca İsmail Kılıçarslan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Soruldu: Mesafe almak için ne yapmak lazım gelir?
Cevap verildi: Bir adam düşünün ki suyu arıyor. Bunun için de her önüne gelen toprağı biraz kazıp “burada su yok” diyerek başka bir yere yürüyor ve yeniden kazmaya başlıyor. O adamın su bulma ihtimali nasıl yoksa bu soruyu soran adamın mesafe alma ihtimali de o kadar yoktur.
İtiraz edildi: Ama bu örnek doğru olmadı. Mesafe almak yürümekle olur. Siz yürümeyi değil su aramayı anlatıyorsunuz bize.
Cevap verildi: Cevapta bir yanlışlık yok. Mesafe almayı soruyorsanız öncelikle bilmelisiniz ki mesafe almak yürümekle değil kazmakla olur. Bu şöyledir. Bir kişi bulunduğu yeri kazmaya başlasa ve bunda sebat etse öyle ya da böyle önünde ya da sonunda suya ulaşır. Mesafe almak bu değilse nedir?
Soruldu: Suyu bulmaktan kasıt nedir?
Cevap verildi: Suyu bulmaktan kasıt hakikati bulmaktır. Hakikati bulmak için kazmak gerekir. İnebildiğin kadar derine inmek gerekir.
Burada kavil ikidir.
Birisi şudur ki az da olsa devam ettiğin şeyden vazgeçmek mesafe almanı zorlaştırır. Günde doksan dokuz kazma vuruyorsan ve bunu her gün yapıyorsan suya yaklaştın demektir. Onu bulursun. Ama bazı gün iki yüz kazma vurup bazı gün hiç vurmazsan su senden uzaklaşır. Bazen kuyunun ağzını otlar basmış bulursun, bazen kazmayı körelmiş bulursun, bazen vurduğun isabet etmemeye başlar. Yani ki düzlüktedir aşk dahi. Devamlılıktadır.
İkisi şudur ki bir kuyuya bir rehberle inilir. Her önüne gelenden akıl sorup da hergizin dediğini tutmaya başlarsan kuyu da hak getire suyu bulmak da hak getire. Çünkü rehberler ne kadar bilgili olurlarsa olsunlar her birinin hali, tavrı, yöntemi ayrıdır.
Soruldu: Suyu bulmak için doğru rehberi nerede bulsak gerek?
Cevap verildi: İnsanlar onu yalçın dağların doruğunda, okyanusların üzerinde ararlar. Sanırlar ki onun bir ayağı yerdeyken diğer ayağı göktedir. Onda bir takım olağanüstü haller vardır. Dev gibidir. Canavar yener. Vah ki hayıf. Rehberi burada arayan, kerameti taçta, hırkada zannedenlerle doludur dünya dediğin bazar.
Rehber nerededir? Şuradadır ki bir meclise bir Bedevi girdi de “Muhammed(s.a.v) hanginiz?” diye sordu. Çünkü Muhammed(s.a.v)’in o mecliste oturanlardan bir farkı yoktu görünüşte.
Rehber nerededir? Şuradadır ki kendisine inançlarından vazgeçmesi karşılığında dünyaları önerdiklerinde O(s.a.v) “bir elime ayı verseniz bir elime güneşi, ben yolumdan dönmezem” dedi.
Rehber nerededir? Şuradadır ki insanlar Ebubekir’le “seninki bu sefer de ben cennete gittim, dolaştım da geldim diyor” diyerek alay etmeye çalıştıklarında Ebubekir hiç duraksamadan “bunu O(s.a.v) diyorsa doğrudur” diye karşılık verdi. Çünkü Ebubekir de dahil olmak üzere O(s.a.v)’bu gören hiç kimse O(s.a.v)’nu yalan söylerken, gerçeği çarpıtırken, emanete hıyanet ederken görmediler. Bir tek kez bile.
Hakikat nerede, rehber kimdir diye soran şaşkın. Bilesin ki hakikat Efendimiz(s.a.v)’in kazdığı kuyudadır ve O(s.a.v)’nun rehberliğini baş tacı etmeyen hiçbir rehbere itimat edilmez.
Şimdi varıp fehmeyle ki kazman nerede, gücün neye yeter?
Allah. Eyvallah.


