Bütün taraf ülkeler Lozan’da barış istiyordu Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının üzerinden 100 yıl geçti. Türkiye’de 1914-1923 döneminde yaşanan Birinci Dünya Savaşı ve akabinde girişilen Millî Mücadele’yi bitirip uzun bir “barış devri” açan Lozan Barış Antlaşması, 100 yıldır geçerliliğini koruması bakımından ayrı bir öneme sahip.
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nı sadece Türkiye açısından değil İngiltere, Fransa, Yunanistan, ABD, Sovyetler Birliği, Japonya, Arap dünyası, Bulgaristan, Kıbrıs, Irak, Ermenistan, Mısır ve İran gibi pek çok ülkenin bu antlaşmaya bakış açılarını, dönemin diplomatik dengelerini ve uluslararası ilişkilerini derinlemesine inceleyen önemli bir çalışma okurla buluştu. Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Satan’ın editörlüğünde hazırlanan ve Vakıfbank Kültür Yayınları’ndan çıkan “Lozan Barış Antlaşması 100. Yılında Tarafların Bakışıyla” isimli eser, Türkiye’nin 13 ayrı üniversitesinden senelerini bu konuya vermiş 15 bilim insanın katılımıyla gerçekleştirilen çalıştay ve bu çalıştayda sunulan bildirilerden oluşuyor. Kitapta Prof. Dr. Mustafa Budak, Prof. Dr. Sevtap Demirci, Prof. Dr. Müzehher Yamaç, Doç. Dr. Esra Özsüer, Prof. Dr. Çağrı Erhan, Doç. Dr. Hayri Çapraz, Prof. Dr. Merthan Dündar, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Kader Özlem, Prof. Dr. Soyalp Tamçelik, Prof. Dr. Davut Hut, Prof. Dr. Recep Karacakaya, Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Doç. Dr. Serhan Afacan ve Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu’nun kaleminden Lozan Barış Antlaşması’na giden tarihi süreç, Lozan’da Türkiye’nin verdiği diplomatik mücadele ve barışın yansımaları ortaya konuluyor. Prof. Dr. Ali Satan ile 100. yılında Lozan Barış Antlaşması’nın önemi ve uluslararası perspektifine dair konuştuk.
Lozan Antlaşması’nı Türkiye dışındaki tarafların bakış açısıyla inceleyen yazılara kitapta yer verdiniz. Böyle bir yaklaşım aradan bir asırdan fazla zaman geçtiği halde antlaşmayı nasıl anlamamızı sağlayabilir?
Lozan Barış Antlaşmasını diğer tarafların bakış açısıyla okumak 100 yıldır tartışılan bu Antlaşmayı daha doğru anlamamıza yarar sağlayacaktır. Bakış açımızı, karşılıklı strateji, taktik ve beklentileri mukayese edebilmemize imkân verecektir. Böyle çok taraflı baktığımızda şu anlaşılıyor ki; bütün taraflar Lozan’da barış istiyor. 8 ay müzakere ettikten sonra bütün diplomatlar ülkelerine ellerinde barış yapmış olma başarısı ile gitmek istiyor. Hiçbir diplomat ve siyaset adamı ne hükümetine ne de kamuoyuna barış yapmama başarısızlığını anlatamazdı. O yüzden her ülke kendi açısından bir başarı hikâyesi bulabiliyor veya yorumluyordu.

Yunanistan en kaotik zamanını yaşıyordu
Sevr ile Lozan arasındaki yaklaşık iki yıllık süre zarfında Anadolu, Yunan ordusu tarafından işgal edilmiş ve Türkiye bu işgale karşı yek vücut halinde ülkesini savunmuştu. Lozan’da Yunanistan’ın tavrı nasıl olmuştu?
Yunanistan tarihinin en kaotik durumunu yaşıyordu. Küçük Asya Bozgunundan sonra Albay Nikolaos Plastiras ve Stylianos Gonatas tarafından gerçekleştirilen 1922 Darbesiyle mevcut hükümet lağvedilmiş ve yerine devrim hükümeti kurulmuştu. Felaketin sorumluları yargılanıp kurşuna dizildi. Ülkede her an yeni bir darbe olabilir, yenilgiyi hazmedemeyen generaller tekrar Türkiye’ye saldırabilirdi. Bu şartlarda Lozan antlaşmasını Yunanistan da kendi tarafından iki açıdan başarılı buluyor ve kamuoyuna öyle yansıtıyordu: Batı Trakya’nın kendilerinde kalması ve Mübadele ile Anadolu Rumlarını ülkelerine almaları.
Kitapta ayrıca bir zamanlar Osmanlı toprağı olan Mısır, Irak, Bulgaristan gibi devletlerin de bakış açısına yer veriliyor. Yeni sayılabilecek bu devletlerin Lozan’a karşı yaklaşımları nasıldı?
Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla Osmanlı Devleti de hukuken sona ermiş oldu. Türk-Arap ilişkileri de böylelikle yeni bir sürece evrilmiş oldu. Daha önceden Osmanlı Devleti’nin birer vilayeti durumunda olan pek çok coğrafya bu süreçle birlikte yeni Türk Devletinin komşusu durumuna geldi. Bundan sonraki süreçte gerek ticarî gerek siyasi gerekse askeri açılardan müttefiklik durumları ele alınmaya başlayacaktı. Anadolu’da adeta bütün dünyaya karşı bir avuç Türk Milleti tarafından verilen ve kazanılan milli mücadele Arap coğrafyalarındaki insanlara da örnek teşkil etti. Onların da bağımsızlık mücadelelerinde adeta kılavuz oldu. Lozan Anlaşması bağımsız bir Türk devleti ortaya çıkarırken bütün şark toplumlarını özellikle de Arapları sevindirdi ve onların bağımsızlıklarının da umudu oldu. Türkiye’ye en azından hâlâ Hilafet bağı ile bağlı olan bu toplumlar bir gün kendi bağımsızlıklarının benzeri bir şekilde gerçekleşeceğini düşünüyorlardı.
İngiltere de barış istiyordu
Buradan Sevr’i Türkiye’ye dayatan İngiltere ve Fransa gibi ülkelere gelmek istiyorum. Lozan’da nasıl bir tutum sergilediler? Sevr’de istediklerini alamayınca Lozan’da bu sefer nasıl bir tutum sergilediler?
İngiltere hükümet ve kamuoyu barış istiyordu. Savaş çıkaranlar ve savaş taraftarı hükümet düşmüştü. Dahası İngiltere genelkurmayı da barış istiyordu. İngiltere için bir başka faktör müstemleke devleridir. Onlar da savaş için asker göndermeyi reddetmişlerdi. Ama İngiltere 1. Dünya Savaşı’nın kazananı idi. Rıza Nur’un tabiriyle de Lozan’ın patronu idi. Türkiye de İstiklal savaşının kazanını olarak Lozan’a geldiğini söylüyor ve bu yüzden 8 ay sürecek gerilimli müzakere yürütülüyordu.
Fransa’nın Avrupa’da Almanya meselesinden İngiltere ile ilişkileri bozulmuştu. Fransız kamuoyu 1918’de biten savaşın Türkiye’de devam etmesini istemiyordu. O yüzden Ankara ile önce ateşkes sonra Ankara antlaşması imzalamıştı. Lozan’da Türkiye Fransa’nın İngiltere’den ayrı hareket etmesini bekliyordu ama Lord Curzon Fransa ve İtalya’yı kendi yanına çekerek İtilaf bloğu olarak karşımıza çıkmıştı. Fransızların ağırlıklı konuları Fransız okulları, Kapitülasyonlar ve Borçlar konusu idi. Suriye sınırı Ankara antlaşmasıyla belirlendiği gibi aynen kabul edilmiştir.
Sevr tarih oldu
Sevr’in dayatıldığı şartlar ile Lozan’ın şartları çok farklıydı. Konjonktür değişmişti. İtilaf devletlerinin kullanabilecekleri hazır kuvvet artık yenilmiştir ve yoktur. Bu yüzden itilaf devletleri de nerede duracaklarını biliyorlardı. Temelde bağımsız yeni bir Türk devletini kabul etmek ve onunla ileriye dönük iş birliği yapacakları bir uluslararası ortam oluşturulmak istenmiş ve bu da başarılmıştır.
Lozan olmasa başka bir antlaşma olurdu
Yüzyıl öncesine dönüp Lozan’a baktığınızda bugün neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye açısından Lozan kurucu bir anlaşmadır. Ancak şurası karıştırılmamalıdır Türkiye bir antlaşmayla kurulmuş bir ülke değil zaten var olagelen dünyanın en eski milleti ve devletine sahibiz. Lozan, verilen mücadele sonunda elde edilen kazanımların uluslararası camiaya kabul ettirilmesidir. Lozan süreli bir antlaşma değildir. Teknik olarak gizli maddesi de yoktur. Ancak Lozan’ın da eksikleri vardır. Nitekim bu eksikler zaman içerisinde giderilmeye çalışılmıştır. Bunlar Möntrö Boğazlar Sözleşmesi, Hatay’ın Türkiye’ye katılması ve Kıbrıs Türklerinin kurtarılması sayılabilir. Hala eksik kalan yönler vardır. Devletimiz bunları Türkiye’nin ve dünyanın şartları oluştukça giderecektir. Zafer veya hezimet parantezinden çıkartıp nihayetinde her anlaşmanın bir uzlaşı olduğunu görmek gerekir. Daha iyisi yapılabilir miydi? Bunu bilmeye imkânımız yok. Daha çok kazanımlarımız olsun isterdik elbette ama 1923 yılında gücümüz, maddi ve manevi kapasitemiz ve diplomatik kabiliyetimizin ulaştığı nokta budur.
100 yıl geriye baktığımızda Lozan’ın bize kazandırdığı en büyük şeyin barış olduğunu söyleyebilirim.


