Çağın meydan okumalarına karşı tek reçetemiz: Hayâ ahlakı Düşünce Günlüğü Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Ayşe Betül Kayahan - Editör
Hakikat ötesi olarak tarif edilen; belirsizlikler, dezenformasyon ve manipülasyonla dolu bu yüzyıl belki de insanlık tarihinin en karanlık çağı... Tüm dünyanın gözü önünde İsrail tarafından Gazze’de işlenen soykırım ve savaş suçları, uluslararası kurumların çaresiz kaldığı, güçlünün haklı güçsüzsün suçlu sayıldığı, algının gerçekleri perdelediği, yalanın kol gezdiği, sapkınlıkların, aile içi şiddetin yükseldiği 21. yüzyıl türlü sorgulamaları da beraberinde getiriyor…
Batı’dan ithal “evrensel değerler”in ve “ahlak” anlayışının bırakın dünya üzerindeki sorunlara çözüm getirebilmesini kendisine dahi faydası olamadığına küresel salgın döneminde hep birlikte şahit olmuştuk. Çağlar boyu dünyaya parmak sallayarak hak, adalet ve özgürlük kavramları üzerinden nutuk atan aynı hegemonlar bugün soykırım karşısında takındıkları ikircikli tavırlarıyla ikiyüzlülüklerini daha da pekiştirdiler…
VI. AHLAK ŞURASI GAZİANTEP’TE TOPLANDI
Peki insanlık bu en karanlık yüzyılın marazlarıyla nasıl mücadele edecek? Kendisini nasıl iyileştirecek ve kendinden sonra gelecek nesilleri nasıl koruyacak? İşte tüm bu sorulara cevap aramanın derdine düşen kıymetli ilim insanları Gaziantep’te bu yıl altıncısı düzenlenen Ahlak Şurası’nda buluştular. 16-18 Mayıs tarihleri arasında, Hasan Kalyoncu Üniversitesi İslam Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ev sahipliğinde; İslam düşünce Enstitüsü ve Türkiye Yazarlar Birliği paydaşlığında düzenlenen şuranın bu yılki teması “Çağın Meydan Okumaları Karşısında Ahlak ve Din” oldu. İki gün boyunca farklı başlıklarda tebliğlerin yer aldığı müzakerelerin her biri çok önemli tespitlerde bulundu. Hepsine burada teker teker değinmeye imkanım maalesef yok ama tüm tebliğlere şura paydaşlarının resmi hesaplarından ulaşabilirsiniz.
Ben bugün sizlere Çağın Ahlak Krizlerini Ortaya Koymak başlıklı oturumda konuşan İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in “Dijital Dünyada Hayâ Ahlakı” hususunda yaptığı hitaptan bahsetmek istiyorum. Mehmet Görmez Hoca konuşmasına dijital çağın başımıza neler getirdiğini, görme biçimimizi nasıl değiştirdiğini, bilgi toplumunu gösteriş toplumuna nasıl dönüştürdüğünü ve idraklerimizi nasıl etkilediğine dair etkileyici bir metaforla başladı. Başta Gazali olmak üzere eski İslam bilginlerinin İslam düşüncesinde insanı anlatmak için, insan bedenini bir ülkeye yahut bir şehre benzetmesinden yola çıkarak ortaya konan bu metafora göre; kalp bu beden ülkesinin sultanı, akıl veziri, gözler ülkenin sınırlarını koruyan bekçiler, kulaklar bu ülkenin habercileri, dil de bu kalbin yani sultanın veya aklı temsil eden vezirin tercümanı olarak tasvir ediliyor.
İNSAN ÜLKESİNDE DARBE!
Mehmet Görmez bu metafordan yola çıkarak, dijitalleşmeyle bu insan ülkesinde bir darbe gerçekleştirildiği tespitinde bulunuyor. Şöyle ki; ülkenin sınırlarını koruyan bekçiler yani gözler ülkenin sultanı kalbe ve yönetimi elinde bulunduran vezir denilen akla karşı bir darbe yaptılar. Bu darbe neticesinde, gözler bir karar alarak “görme biçimi”ni değiştirdiler. Dolayısıyla bakarken ya da görürken akla ya da kalbe tabi olmayacaklar bilakis kalp ve aklı kendine tabi tutacaklardı. Artık o gözlerle bakanlar ne nazır ne basir sadece seyirci olacaklardı. Göz artık bir kameraya, dünya bir ekrana ve insanlık da düşünen toplumdan bir gösteriş toplumuna, seyircilerden oluşan bir sürüye dönüşecekti. Darbeci bekçiler bununla da yetinmedi bir karar daha aldılar: Tüm idrak yollarını yöneteceklerdi. İnsanın işittiklerini, konuştuklarını hatta tattıklarını da “görsel” üzerinden gerçekleştireceklerine hükmettiler. Bir de mülkiyet kanunu çıkardılar: Gördüklerine malik olacaklardı. Sadece bakmayacaklarını, göz diktiklerine göz koyacaklarını, göz koyduklarına da el koymak suretiyle her şeye sahip olacaklarını açıkladılar. Durmadılar inanç hususunda da kanun çıkardılar: Akıl gözlerin görmediğine inanmayacak, kalp de görmediğine teslim olmayacaktı. Ezcümle metafizik alem yok sayılacaktı. Bu metafordan yola çıkarak şu sonuca varıyoruz; bizler bugün yani dijital çağda görsel idrakin egemenliği altındayız. Aklımızın idraki zayıfladı, kalbimizin idraki bir çeşit ölümle karşı karşıya kaldı. Kur’an-ı Kerim’de ifade edilen “Gözleri var ama görmezler, kulakları var ama işitmezler” ayeti ile işaret edilen idrak ölümü gibi…
GÖRSEL EGEMENLİK İDRAKİMİZİ ELE GEÇİRDİ
Mehmet Görmez Hoca bu görsel egemenliğin beş vasfını şu şekilde açıklıyor: Birincisi hakikat ile ilişkimizi değiştiriyor, hakikatleri suretler üzerinden algılamamızı istiyor. İkinci özelliği suretlerle mülkiyet ilişkisine girmesi yani insan, tasvir edileni mülk ediniyor. Üçüncüsü; vehimlerle hakikatler yer değiştiriyor. Dolayısıyla insan gerçek ile sahteyi ayıramaz hale geliyor. Dördüncü vasıf ise ahlak krizine yol açması; insanı bir şehvet ve şiddet sarmalına mahkum etmesi ve insanın hayasını elinden alması. Son özelliği ise, insana hem fiziksel hem bilişsel hem de psikolojik zararlar vermesi; bedensel sağlığı etkilerken, analiz yeteneğini köreltmesi ve insanları duyarsızlaştırması. Şiddet ve vahşet karşısındaki duyarlılığımız yok oluyor. Gazze’de yaşanan vahşete duyarsız kalınmasının sebeplerinden biri de işte bu görsel egemenlik. Bir diğer yandan ahlaksızlığı ve sapkınlığı normalleştirmesi…
REÇETEMİZ: HAYÂ AHLAKI
Sayın Görmez hastalığın teşhisini son derece isabetli şekilde ortaya koyuyor. Teşhisle kalmıyor bir de tedavi sunuyor. İslam düşüncesinin reçetesini paylaşıyor: Hayâ Ahlakı… Hayâ, hayat ile aynı kökten gelir, insanı dirilten bir ahlaktır ve bütün ahlaki değerlerin kaynağıdır diyor. Resulullah’ın ifadesiyle “Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.” ( İbn Mace, “Zühd”, 17) Şimdi gelelim haya ahlakının, görsel egemenliğin sebebiyet verdiği ahlak krizine nasıl deva olduğu bahsine. Hoca, haya ahlakının hedeflerini sıralayarak bunu son derece iyi izah ediyor. Buna göre hayâ ahlakının birinci gayesi; gösteri toplumunu bilgi toplumuna yeniden dönüştürmek. İkinci gayesi; insanı görsel idrakin esaretinden kurtararak külli idrak yollarını iyileştirmek. Üçüncüsü; suretin hakikat olmadığını sadece bir vehmi olduğunu insanlara ifade etmek. Dördüncüsü; bakma ve görme ameliyesini haz ve keyif almaktan uzaklaştırıp, anlamaya ve ibret almaya hasretmek. Beşinci gayesi görme biçimini değiştirerek, bakmayı aklın eşlik ettiği nazara, kalbin eşlik ettiği basirete dönüştürmek. Altıncısı; seyretmeyi “müşahede”ye dönüştürerek, seyirciyi tüm idrak yollarıyla müşahit eylemek. Yedinci gayesi tecessüs peşine düşen gayri ahlaki izleyiciyi ahlaki örnekliğe yani “şahid”e dönüştürmek. Teşhirciyi, kendini sürekli gösterme peşinde olanı “meşhud” makamına yükseltmek yani her an Rabbi tarafından gözetildiği bilincine kavuşturmak. Dokuzuncu gayesi; insanı eşya-i bakıştan esma-i bakışa yöneltmek yani eşyanın, yüce yaratıcının esma-i hüsnasıyla nasıl tecelli ettiğini görmesini sağlamak.
ASRA YEMİN OLSUN Kİ İNSAN ZİYANDADIR
“Hayâ etmiyorsan, dilediğini yapabilirsin” (Buhari, “Enbiya” 54) hadisi şerifi geldi değil mi hatırlarınıza? Eski çağlarda da tabii ki yaşanan ahlaki krizler oldu. Çünkü insanoğlu hayâyı kaybettiği an dilediğini her şeyi yapabileceğine hükmetti. Soykırımlar, savaşlar, şiddet, tecavüz, hırsızlık vb. tüm suçlar, dilediğini yapabileceğine inanan hayâdan yoksun insanlar tarafından gerçekleştirildi. Çağımız dijitalleşme çağı ve insan yine zararda. Görsel egemenlik tüm insanlığa darbe yaparak insan bedeni ülkesini ele geçirmiş; gözleri görmez, kulakları işitmez kılmış; akılları esir almış ve kalpleri öldürmüştür. İdrak yollarımızı ele geçirmeye çalışan görsel egemenliğin tuzaklarının farkında olmak, sabırla mücadele içinde kalmak ve sevdiklerimize doğruyu, iyiyi ve hakikati tavsiye etmek ise yine her çağda olduğu gibi hayâ ahlakı ile mümkündür…
Cenab-ı Allah, Asr Suresi’nde ne güzel buyurmuş:
“Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.”
Rabbimiz ilmimizi, idrakimizi artırsın…


