Çay değil zehir! Zayıflamak için canınızdan olmayın
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Zayıflamak için doktor tavsiyesi olmadan tüketilen çaylar tehlike saçıyor. Son olarak günde 4 fincan poşetli bitki çayı tüketen 28 yaşındaki B.K. adlı kadının, karaciğer yetmezliği nedeniyle komaya girmesinden sonra gözler yeniden kontrolsüzce tüketilen zayıflama çaylarına çevrildi. Sağlık Bakanlığı, ciddi problemlere neden olan bu ürünlerin sadece eczanelerde satılması için düzenleme çalışmalarına başlarken, Türkiye’de yılda yaklaşık 3 bin kişi, bitkisel ürün kullanımına bağlı karaciğer hasarı nedeniyle hastaneye başvuruyor. Tüketilen ürünlerin yüzde 64’ü ise denetimsiz aktarlar ve internet siteleri üzerinden pazarlanıyor.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ayar, söz konusu ürünlerin denetimsiz şekilde piyasaya sunulmasının risklerine değinirken, "Çayların içinde iki bin civarında aktif kimyasal madde var ve bunlar sinir sistemi ile damar hastalıklarına zemin hazırlıyor" dedi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan da vatandaşlara seslenirken, "Ruhsatlandırma ve denetim süreçleri düzene girmediği sürece bu tür ürünler, ölüm saçmaya devam edecek. Gündelik yaşamda kullandığımız 'Bitki zararsızdır' düşüncesinden kurtulmak gerek. Bu ürünler, kalp krizi, inme, nöbet, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi ciddi sorunlara yol açabilir" diye konuştu.
KANSERE YOL AÇIYORDahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, zayıflamak amacıyla iğne kullananların olduğunu belirterek, bu tür uygulamaların kansere yol açabileceği uyarısında bulundu. Aynı şekilde, piyasada yaygın olarak satılan zayıflama çaylarının da akciğere ciddi zararlar verebildiğini vurgulayan Atamer, bu ürünlerin bir kısmının Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklandığını ve buna rağmen gayriresmi yollarla temin edilmeye devam ettiğine dikkat çekti.
3 KAT FAZLA TOKSİKGastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Öztürk ise, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılmış bir çalışmaya atıfta bulunarak, bitki çaylarının karaciğer toksisitesini üç kat artırdığının tespit edildiğini aktardı. Bu nedenle bitki çayları ve türevlerinin kullanımının kişiye özel olması gerektiğini ifade eden Öztürk, "Size faydalı olan bir bitki, başka biri için zararlı olabilir. Bu nedenle kulaktan dolma tavsiyelerle kullanılmamalıdır," dedi. Ayrıca dozun da önemine değinen Öztürk, "İnsanlar ne kadar çok tüketirsem o kadar fayda sağlarım diye düşünüyor. Ancak bu durum, faydalı olan bir dozdan zararlı bir doza geçilmesine neden olabiliyor," şeklinde konuştu.

Kübra Şahin (Beslenme ve Diyet Uzmanı)
"Zayıflama çayı, sinameki, aloe vera, cascara gibi doğal laksatifler içermektedir. Sürekli kullanımda bağırsakların dışarıdan uyarıya alışmasına neden olarak bağırsak tembelliği gelişebilir. Laksatif etkili bitkiler ayrıca su ve elektrolit kaybına, dolayısıyla dehidrasyona, potasyum ve sodyum dengesizliklerine yol açabilir. Bu elektrolit kayıpları kalp ritim bozukluklarını tetikler. Sürekli ishal yapan ya da idrar söktürücü etki yapan çaylar, yağda çözünen vitaminler başta olmak üzere bazı vitamin ve minerallerin emilimini azaltır. Bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve beslenme yetersizliklerine yol açarken, böbrek fonksiyon bozukluklarına neden olur."
KARACİĞERDE HASAR"Rezene, anason, adaçayı östrojen benzeri etkiler gösterirken, hormonal dengeyi etkileyerek kadınlarda adet düzensizliklerine neden olur. Ayrıca Vücutta çeşitli biyokimyasal tepkimelere neden olabilen alkaloidler, flavonoidler, uçucu yağlar ve fenolik bileşikler gibi birçok etken madde içeren bitkiler, karaciğerde metabolize edilmektedir. Bundan ötürü yüksek dozda veya uzun süreli tüketimler, karaciğerde toksik etki yaratmaktadır. Sinameki, adaçayı gibi bazı bitkiler uzun süreli kullanımlarda karaciğer üzerinde doğrudan toksik etkiye sahiptir."
Kaynak: Web Özel


