SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Tolgahan Sayışman ve Almeda Abazi, Arnavutluk Başbakanı ile bir araya geldi Magazin haberleri

Yolsuzluğu anlatana tahliye Gündem Haberleri

Vodafone 5G için geri sayıma başladı Ekonomi Haberleri

İşçi sendikaları Komisyon’da Gündem Haberleri

Avrupa kırmızı alarm verdi... Rus dronları NATO ülkesi Polonya’ya girdi

Christian Eriksen sonunda imzayı attı: Bundesliga ya transfer oldu Futbol Haberleri

Nihat Özdemir e yine kötü haber geldi: Bir türlü olmadı

Dışişleri Bakanı Fidan: İsrail’in yayılmacı politikasının Katar’a kadar uzanması Netanyahu’ya göz yuman çevrelerin artık uyanmasını sağlamalı

Mert Hakan Yandaş sakatlığıyla ilgili çarpıcı gerçeği açıkladı: Bunu yaşayıp futbola dönen oyuncu sayısı 1 ya da 2

Kaosu yaşayan Nepal de mahkumlardan akıl almaz firar girişimi! Bilanço ağır

KFC ye ne oldu? Türkiye ye geri dönüyor!

Körfez’i İsrail bombasından önce o harita karıştırdı Yahya Bostan

Düzce’ye modern eğitim yuvası… Bakan Uraloğlu’nun katılımıyla açılış törenini gerçekleştirdi

İtalya Dışişleri Bakanı Tajani: Türkiye gibi önemli bir ülkeyle iş birliği, insan kaçakçılarına karşı mücadelemizi güçlendirecek

Hamas tan İslam dünyasına Gazze için dua ve namaz daveti Dünya Haberleri

İskendurun da 2 asker şehit düşmüştü! MSB kaynakları adli tıp raporunu açıkladı

Gaziantep FK, Kocaelispor maçının hazırlıklarını sürdürdü Gaziantep Haberleri

Hamas: İsrail in Doha saldırısının ardından taleplerimizde değişiklik yok

Mersin Balığı Üretimi Başlıyor

Değişen havalar dudaklarınıza zarar vermesin! Dudak kuruluğunu gidermenin püf noktası açığa çıktı

Çocuk yetiştirmede en güçlü pusula koşulsuz sevgi ve şefkat Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Çocuk yetiştirmede en güçlü pusula koşulsuz sevgi ve şefkat Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.

Eğitimci Abdulkadir Özbek, “Çocuk yetiştirmek, aslında bizim de sürekli öğrendiğimiz bir yolculuk. Bu yolculukta en güçlü pusulamız koşulsuz sevgi ve şefkat” diyor. “Ben güvendeyim, ben değerliyim, ben yapabilirim” duygularının çocukların içsel pusulası olduğunu vurgulayan Özbek, “Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bu temel ihtiyaçlar asla değişmiyor” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca, çocuk yetiştirmenin modası geçmeyen değerleri olarak sevgi, sabır, şefkat ve saygı olduğunu söylüyor.

Bir zamanlar büyüklerimizin tavsiyeleri bize yol gösterirdi. Bugünse çocuklarımızı yetiştirirken, o öğütler çoğu zaman yetersiz kalıyor. Acaba biz mi farklı büyüdük, yoksa çocuklarımız bizden bambaşka bir dünyaya mı doğdu? Sorun sadece değişen çağda mı, yoksa biz modern ebeveynler olarak yetersiz mi kaldık?

Bu ve benzeri pek çok soruya yanıt ararken, çocuk yetiştirmeye dair zamana meydan okuyan tavsiyeleri bir araya getiriyor. Zaman değişiyor, kavramlar dönüşüyor, bilgiler güncelleniyor. Ama bir çocuğun anne babasından duyduğu görülmek, duyulmak ve koşulsuz sevilmek ihtiyacı asla değişmiyor. Kronik Kitap etiketiyle yayınlanan “Zamansız Ebeveyn”, gazeteci-yazar Mert İnan ile eğitimci ve iki çocuk babası Abdulkadir Özbek’in içten ve derinlikli sohbetlerinden oluşuyor. Modern ebeveynliğin bilgi kalabalığında yönünü bulmaya çalışan annelere ve babalara, sade, denenmiş ve işe yarayan çözümler sunuyor. Abdulkadir Özbek, eğitime yön veren çalışmaları, çocuklarla kurduğu bağ ve yaşamın içinden gelen ebeveynlik anlayışıyla; sosyal medya baskısından eğitim sisteminin çıkmazlarına, yapay zekâ çağında çocuklarla bağ kurmaktan ev içi öz disipline kadar pek çok başlıkta pratik öneriler paylaşıyor. “Zamansız Ebeveyn: Zamanlar Üstü Değerlerle Çocuk Yetiştirmek”, değişen şartlara rağmen çocuk büyütmenin modası geçmeyen yollarına dair bir rehber niteliğinde.

Abdulkadir Özbek

Sağlam bir hayatın ilk adımı güven

Zamansız ebeveynlik sizce ne anlama geliyor ve bu yaklaşım modern ebeveynlik anlayışından nasıl ayrışıyor?

“Zamansız ebeveynlik” kavramı, adından da anlaşılacağı üzere, zamanın ötesinde geçerliliğini koruyan temel insani değerleri ve çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını merkezine alan bir ebeveynlik yaklaşımıdır. Bu anlayış, geleneksel ebeveynlik rollerinin ötesine geçerek geçmişin bilgeliğini günümüzün gerçekleriyle harmanlar; çağın ruhuna uygun şekilde ama ona teslim olmadan, çocukla sadece günlük hayatta değil, yaşam yolculuğu boyunca derin ve kalıcı bir etkileşim kurmayı hedefler. Özellikle zamana karşı yarışan, “yeterince iyi ebeveyn miyim” kaygısı taşıyan kişiler için bu yaklaşım, kendimize de şefkat göstermemiz gerektiğini, mükemmel ebeveyn olma baskısından sıyrılıp küçük adımlarla ilerlemenin değerini hatırlatır. Esas olan, herkesin benzer zorluklar yaşadığını kabul edip, konfor alanından çıkarak çocukla nitelikli zaman geçirme çabasıdır.

Kitabınızda ‘zamanlar üstü değerlerle çocuk yetiştirmek’ten söz ediyorsunuz. Sizce hangi duygular çocukların hayatında evrensel bir rehber görevi görüyor ve neden çağlar değişse de önemini yitirmiyor?

Aslında üç temel duygudan söz ediyorum: “Ben güvendeyim, ben değerliyim, ben yapabilirim.” Çünkü bir çocuk dünyaya nerede, hangi çağda gelirse gelsin bu üç duygu onun içsel pusulası oluyor. Güven, bir çocuğun hayata sağlam basması için ilk şart. Ebeveyn olarak dürüstlüğümüz, adaletimiz ve kendimizi geliştirme çabamız çocuğa “sen güvendesin” mesajını veriyor. Değerlilik, onun koşulsuz sevildiğini hissetmesi demek. Suçlama ya da kıyaslama yerine, yanında olduğumuzu ve olduğu haliyle değerli olduğunu hissettirdiğimizde bu duygu kök salıyor. Ve yapabilirlik... Çocuğa küçük sorumluluklar verip, hatalarına hoşgörüyle yaklaştığımızda, o da kendi gücünü fark ediyor. “Ben yapabilirim” dediği anda aslında geleceğe hazır hale geliyor. Kısacası, teknoloji de değişse dünya da bambaşka bir hale gelse, bu üç duygu çocuklarımızı her zaman ayakta tutacak.

Bu üç temel duygunun ebeveyn-çocuk ilişkilerinde olmazsa olmaz olduğunu vurguluyorsunuz. Bu üç duygudan biri eksik olduğunda çocuk gelişimi nasıl etkileniyor?

Çocukların gelişiminde güven, değerli hissetmek ve “ben yapabilirim” duygusu üç sac ayağı gibi. Biri eksik olduğunda diğerleri de sarsılıyor. Mesela güven eksikse, çocuk dünyanın güvenilir bir yer olmadığını hissediyor. Bu da ileride hem aile içinde hem de sosyal ilişkilerinde kaygılı, kuşkucu bir tavra yol açabiliyor. Değerli hissetmediğinde ise kendini görünmez ya da önemsiz hissediyor; sürekli kıyaslanmak ya da sevgiyi koşullu görmek, “Ben yeterli değilim” düşüncesini çocukların içine işliyor. Bir de “yapabilirim” duygusu eksik olduğunda, çocuk kendi gücünü keşfedemiyor. Hep başkalarına bağımlı kalıyor, hata yapmaktan korkuyor. O yüzden ben hep şunu söylüyorum: Bir çocuk kalbinin derinliklerinde “Ben güvendeyim, ben değerliyim ve ben yapabilirim” diyebiliyorsa, işte o zaman gerçekten kökleri sağlam, özgüveni yerinde bir birey olarak büyüyor.

Ceza değil rehberlik baskı değil anlayış

“Çocuk yetiştirmenin modası geçmeyen yolları” derken hangi temel insani değerleri kastediyorsunuz?”

“Çocuk yetiştirmenin modası geçmeyen yolları” derken aslında her dönemde geçerliliğini koruyan temel insani değerlerden söz ediyorum: sevgi, şefkat, sabır ve saygı. Çocuğun ruhsal sağlığının temeli koşulsuz sevgi ve şefkattir. Bir çocuk sevildiğini ve kabul edildiğini hissettiğinde kendini güvende hisseder, başkalarına da şefkat gösterebilir. Ebeveyn olarak suçlama, kıyaslama ve tehditten uzak durup sevgimizi olduğu gibi göstermek, her çağda sağlıklı gelişimin temelidir. Ebeveynlik meşakkatli bir yolculuktur; burada sabır en önemli erdemdir. Çocuklar zorlandığında pes etmeden tutarlı kalabilmek, onlara zorluklarla baş etmeyi ve beklemenin değerini öğretir. Ve saygı… Çocuğa saygılı yaklaşmak, onun birey olduğunu kabul etmekle başlar. Özellikle ergenlikte fikirlerine kulak vermek, nasihat yerine empati kurmak çok kıymetlidir. Sınır koyarken nedenlerini açıklamak, çocuğun değerli olduğunu hissettirir. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, toplum ne kadar değişirse değişsin; bu değerler, çocukların sağlıklı bir birey olarak yetişmesi için daima vazgeçilmezdir.

Geleneksel ebeveynlik öğretileri ile modern yaklaşımlar arasında sıkışıp kalan anne babalar için bu iki uç arasında sağlıklı bir denge nasıl kurulabilir?

Aslında hepimizin yaşadığı bir ikilem bu: Bir yanda büyüklerimizden gördüğümüz geleneksel öğretiler, öte yanda modern ebeveynlik yaklaşımları… Peki arada kalmadan nasıl denge kuracağız? Benim cevabım çok net: Çocuğun iç dünyasında üç duyguyu hissettirmekten geçiyor — “Ben güvendeyim, ben değerliyim, ben yapabilirim.” Bunun için “liyakatli ebeveynlik” dediğim bir bakış açısı lazım. Yani sadece iyi niyet yetmez; çocuk gelişimi, psikoloji ve iletişim konusunda kendimizi sürekli beslemek, öğrenmeye açık olmak şart. Çünkü çocuk yetiştirmek, aslında bizim de sürekli öğrendiğimiz bir yolculuk. Bu yolculukta en güçlü pusulamız koşulsuz sevgi ve şefkat. Çocuğumuzu notları, başarıları ya da davranışları için değil, sadece olduğu gibi sevmek…Tabii sabır ve tutarlılık da çok önemli. Çocuk sınırları zorladığında pes etmeden, sakin kalıp nedenlerini açıklayarak kurallar koymak hem güven verir hem de iç disiplinini geliştirir. Disiplin deyince akla ceza değil, aslında “öğretmek” gelmeli. Pozitif disiplin dediğimiz şey de tam olarak bu: Ceza değil rehberlik, baskı değil anlayış. Kısacası, dengeyi bulmanın yolu ne sadece eski yöntemlere körü körüne bağlı kalmak ne de modaya uyan yaklaşımların peşine düşmek.

Denetlemek yerine eşlik edin

Kitapta çocuğun geleceğini bir tuvale benzetiyorsunuz ve ebeveynin yalnızca boya ve fırçayı sunduğunu vurguluyorsunuz. Peki, sınır koymakla çocuğun özgürce yolunu çizmesine alan tanımak arasında sağlıklı denge nasıl kurulur?

Ben hep şunu söylüyorum: Sınır koymak bir bahçeye çit çekmek gibidir. Çit, çiçeklerin büyümesini engellemez; sadece onları korur. Çocuğa kurallar koyarken “yasak”tan çok “neden”i anlatmak hem güven hem de özgürlük hissini besler. Yani, “Bunu yapma” yerine “Bunu yapmamanı istiyorum çünkü…” diyebilmek. Asıl amaç, çocuğun kendi tuvalini boyamasına izin vermek ama fırçayı eline aldığında devirip kırılmayacağından da emin olmak. Denge, tam da burada kurulur: güven veren sınırlar, özgürlüğe engel olmayan bir rehberlik.

Dijital dünyada çocukları tamamen yasaklarla korumaya çalışmanın işe yaramadığını belirtiyorsunuz. Bu noktada “denetlemek” yerine “eşlik etmek” nasıl bir fark yaratır?

Dijital dünyada sadece yasak koymak çoğu zaman ters teper; çocuk ya gizlice yapar ya da size olan güvenini zedeler. Benim önerim “denetlemek” yerine “eşlik etmek.” Yani çocuğunuz bir oyun oynarken yanına oturup “Bu oyunda seni en çok ne heyecanlandırıyor?” diye sormak ya da birlikte bir içerik izleyip ardından sohbet etmek. Böyle yaptığınızda çocuk kendini hem güvende hem de anlaşılmış hisseder. Denetim, bir tür baskı gibi algılanırken eşlik etmek, çocuğun seçimlerini yönlendirmeden yanında olduğunuzu hissettirir. Fark şurada: yasak mesafe koyar, eşlik etmek ise bağı güçlendirir ve çocuğun dijital dünyada kendi öz denetimini geliştirmesine destek olur.

Mükemmel ebeveyn yoktur

Ebeveynlikte bilgi ve pratik arasındaki uçurum, özellikle kentli ve eğitimli ailelerde kafa karışıklığına yol açıyor. Sizce bu uçurumu kapatmak için ebeveynlerin hangi zihinsel ve duygusal dönüşümleri yaşaması gerekir?

Gerçekten de kentli ve eğitimli ailelerde en büyük sıkıntılardan biri, kitaplardan okuduklarımızla hayatın içindeki pratiklerin uyuşmaması. Çünkü teoride “cips yedirmeyin, ekranı sınırlayın” demek kolay; ama çocuk gözünüzün içine bakınca işler değişiyor. Bu uçurumu kapatmak için önce şunu kabul etmeliyiz: Mükemmel ebeveyn yoktur. Hepimiz hata yapıyoruz, mesele hatasız olmak değil; fark ettiğimizde onarmak. Çünkü çocuk, kusursuz ebeveyni değil; yanında durup onunla birlikte büyüyen anne-babayı arıyor.

Yapay zekâ çağında rehber ebeveyn

Yapay zekâ çağında çocukların gelişimi için sağlıklı bir dijital denge nasıl kurulur ve burada ebeveynin rolü nedir?

Artık çocuklarımız yalnızca aile ve okul ortamında değil, aynı zamanda dijital ekosistem içinde büyüyor. Örneğin, bir çocuk yapay zekâ destekli bir uygulamada içerik üretirken ebeveynin yanında bulunup süreci gözlemlemesi ve sorular sorması, hem güvenli kullanım sağlar hem de çocuğun eleştirel düşünme becerisini destekler. Ayrıca, çocukların teknoloji ile kurduğu ilişki onların öz düzenleme, dikkat kontrolü ve sosyal etkileşim becerilerini doğrudan etkiler. Bu nedenle ebeveynlerin, günlük hayat içinde ekran sürelerini planlamaları, dijital etkinliklerle fiziksel ve sosyal deneyimler arasında sağlıklı bir denge kurmaları gerekir. Örneğin, oyun saatlerinden sonra birlikte kitap okumak ya da dışarıda fiziksel bir etkinlik yapmak, beynin farklı gelişim alanlarını destekler. Unutmamak gerekir ki teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, çocukların temel ihtiyaçları değişmiyor: Güven, değerli hissetmek ve yapabilirim duygusu. Yapay zekâ çağında ebeveynlik, işte bu üç duyguyu dijital dünyanın içinde de çocuğa hissettirebilmekten geçiyor. Dolayısıyla ebeveynler yalnızca teknolojiyi tanımakla kalmamalı, aynı zamanda kendi duygusal farkındalıklarını artırmalı, otomatik tepkilerden uzaklaşıp bilinçli rehberlik yapmalıdır.

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:82
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 03 Ağustos 2025 04:07 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Tolgahan Sayışman ve Almeda Abazi, Arnavutluk Başbakanı ile bir araya geldi Magazin haberleri

10 Eylül 2025 20:54see236

Yolsuzluğu anlatana tahliye Gündem Haberleri

11 Eylül 2025 08:46see174

Vodafone 5G için geri sayıma başladı Ekonomi Haberleri

12 Eylül 2025 04:06see173

İşçi sendikaları Komisyon’da Gündem Haberleri

11 Eylül 2025 08:47see171

Avrupa kırmızı alarm verdi... Rus dronları NATO ülkesi Polonya’ya girdi

11 Eylül 2025 07:23see167

Christian Eriksen sonunda imzayı attı: Bundesliga ya transfer oldu Futbol Haberleri

10 Eylül 2025 20:31see166

Nihat Özdemir e yine kötü haber geldi: Bir türlü olmadı

11 Eylül 2025 19:56see161

Dışişleri Bakanı Fidan: İsrail’in yayılmacı politikasının Katar’a kadar uzanması Netanyahu’ya göz yuman çevrelerin artık uyanmasını sağlamalı

12 Eylül 2025 00:19see156

Mert Hakan Yandaş sakatlığıyla ilgili çarpıcı gerçeği açıkladı: Bunu yaşayıp futbola dönen oyuncu sayısı 1 ya da 2

11 Eylül 2025 13:27see156

Kaosu yaşayan Nepal de mahkumlardan akıl almaz firar girişimi! Bilanço ağır

11 Eylül 2025 20:13see153

KFC ye ne oldu? Türkiye ye geri dönüyor!

11 Eylül 2025 17:01see153

Körfez’i İsrail bombasından önce o harita karıştırdı Yahya Bostan

12 Eylül 2025 04:14see146

Düzce’ye modern eğitim yuvası… Bakan Uraloğlu’nun katılımıyla açılış törenini gerçekleştirdi

11 Eylül 2025 12:49see128

İtalya Dışişleri Bakanı Tajani: Türkiye gibi önemli bir ülkeyle iş birliği, insan kaçakçılarına karşı mücadelemizi güçlendirecek

12 Eylül 2025 01:40see123

Hamas tan İslam dünyasına Gazze için dua ve namaz daveti Dünya Haberleri

11 Eylül 2025 19:20see122

İskendurun da 2 asker şehit düşmüştü! MSB kaynakları adli tıp raporunu açıkladı

11 Eylül 2025 12:20see121

Gaziantep FK, Kocaelispor maçının hazırlıklarını sürdürdü Gaziantep Haberleri

11 Eylül 2025 20:02see120

Hamas: İsrail in Doha saldırısının ardından taleplerimizde değişiklik yok

11 Eylül 2025 18:37see119

Mersin Balığı Üretimi Başlıyor

11 Eylül 2025 11:14see119

Değişen havalar dudaklarınıza zarar vermesin! Dudak kuruluğunu gidermenin püf noktası açığa çıktı

11 Eylül 2025 16:17see118
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları