Çocuklarda kronik mutsuzluğun adı var: Distimik bozukluk
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Ne tam anlamıyla depresyon, ne de gelip geçici bir keyifsizlik… Ama içten içe devam eden bir durgunluk var. Bazı çocuklar oyun oynamak istemiyor, bazıları arkadaşlık kurmaktan kaçıyor, bazılarıysa sessizce içine kapanıyor. Bu hal öyle doğal bir “huy” gibi görünüyor ki çoğu zaman fark edilmiyor. Ancak psikoloji bu tabloya çoktan bir isim vermiş durumda: Distimik bozukluk. Çocuk ve ergenlerde en az bir yıl süren, düşük yoğunluklu ama kalıcı bir mutsuzluk hali. Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru, bu durumu anlamak ve doğru tanımlamak için önemli ipuçları sunuyor.
“Distimik bozukluk, depresyonun daha kronik bir hali gibi düşünebiliriz. Birey ‘Hep böyleyim’ diyerek ruh halini karakterinin bir parçası sanıyor. İşe veya okula gitmek istememe, yalnızlığı tercih etme, sürekli yorgunluk ve isteksizlik bu tabloya eşlik ediyor.”
Bu tablo bazen “ergenlik bunalımı” sanılıyor. Oysa bu ruh hali geçici değil; çocuk haftalar, hatta aylar boyunca benzer bir duyguyla uyanıyor. Zamanla normalleştiriliyor.
“Kişi zamanla kendini değersiz hissetmeye başlıyor. Özgüveni zayıflıyor, sosyal ilişkiler bozuluyor. Yorgunluk, uykusuzluk, halsizlik artıyor; arkadaşlarıyla görüşmek istemiyor. Uzun vadede yalnızlaşma ve içe çekilme belirgin hale geliyor.”
[Fotoğraf: Getty]
Distimik bozukluğu ağırlaştıran en görünmez etkenlerden biri de sosyal medya. Instagram ve TikTok gibi platformlarda herkesin mutlu, başarılı ve popüler göründüğü bir dünyada çocuklar kendilerini yetersiz hissedebiliyor. Nöropsikolog Doğru, bu sürecin özellikle ergenlerde içe kapanmayı tetiklediğini söylüyor:
“Kıyaslandıkça özdeğer hissi zayıflıyor. Bu da uyku düzenini, odaklanmayı ve okul başarısını etkileyerek tabloyu daha karmaşık hale getiriyor. Sosyal medyada kıyas çok hızlı işliyor. Bu durum distimi gibi ruhsal bozuklukların daha erken yaşta görünmesine zemin hazırlayabiliyor. Ekran süresi ve gece bildirimleri mutlaka sınırlandırılmalı.”
Distimik bozukluk genellikle büyük krizlerle değil, küçük ve fark edilmesi zor işaretlerle ilerliyor.
Çocuğun davranışlarında bir süredir devam eden bazı değişiklikler, bu sürecin sessiz işaretleri olabilir.
Örneğin;
Duygu durumu uzun zamandır düşükse,
Okul başarısı, arkadaşlık ilişkileri ya da aile içi iletişimde belirgin bir gerileme yaşanıyorsa,
Uyku düzeni bozulduysa, özellikle geceleri ekran başında uzun vakit geçiriyorsa,
“Hiçbir şey yapmak istemiyorum” gibi cümleler sıklaşmaya başladıysa...
Bu tablo, zamanla normalleşen ama çocuğun iç dünyasında giderek derinleşen bir mutsuzluğu işaret edebilir. Fark edildiğinde ise destek almak için uygun bir zemin oluşur.
Güvenli bir alan, iyileşme için başlangıç olabilir
Distimik bozukluk, tanındığında ve uygun bir yaklaşımla ele alındığında yönetilebilen bir ruhsal durum.
Tanı sonrasında çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına ve yaşam çevresine göre bir destek süreci planlanabiliyor.
Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru, tedavi sürecinin kişiye özel ilerlediğini söylüyor:
“Tedavi psikososyal destekle ve gerektiğinde ilaçla yürütülebilir. Bireyin ihtiyacına göre psikoterapiyi planlarız; gerekirse psikiyatri desteğiyle ilerleriz. Ama temel hedef, çocuğa kendini anlaşıldığını hissettiren güvenli bir alan kurmaktır.”


