Dijital sanatla insan olmayı yeniden düşünüyoruz Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Dijital Sanat Festivali (IDAF), 11-15 Haziran tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, Türk Telekom ve PASHA Bank ana sponsorluğunda, Mezo tarafından hayata geçirilen festival, dijital sanatlar alanında yurt içinden ve yurt dışından 80 sanatçıya ev sahipliği yapacak. Ön gösterimini Paris’te yapan ve Türkiye’nin uluslararası düzenlenen ilk ve tek dijital sanat festivali olan IDAF; çocuk ve gençlik atölyelerine, tiyatrolara, dijital şovlara, robot gösterilerine, panellere, görsel ve işitsel performanslara ev sahipliği yapacak. Bu yıl “Connecting” (Bağlanıyor) temasıyla gerçekleştirilecek olan festival; fiziksel ve sanal dünya arasındaki evrimsel ilişkilerin insan iletişimi üzerindeki etkilerini, varoluşun felsefesini ve ontolojik temellerini sorgulayacak. Festivalde ziyaretçilerin Şehir/Vatandaş, Sürdürülebilirlik/Ekoloji, Dijital İkiz/Dijital Yerliler, Bilim, İkili/İkili Olmayan, İnovasyon/Yaratıcılık ve Mimari/Taklitçilik gibi temalar ile çağdaş dünyanın karmaşık bağlantılarını derinlemesine keşfetmesi amaçlanacak. Artistik Direktörlüğünü Esra Özkan’ın üstlendiği festivalin küratörlüğünü bu yıl; Rahim Ünlü, Samed Karagöz, Niyazi Erdoğan, Evgeniya Romanidi ve Türkiye’nin İlk Yapay Zeka Küratörü Avind üstlenecek. Herkese açık ve ücretsiz olacak festivalde işitsel ve görsel performansların, masterclassların, tiyatroların yanı sıra; pek çok konuda panel ve atölyeler gerçekleştirilecek.
Nabat Garakhanova
Yapay zekâ destekli enstalasyonlardan robotik sahnelere
MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital Dönüşüm Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, “İstanbul Dijital Sanat Festivali (IDAF), dijital sanatın toplumsal, kültürel ve teknolojik katmanlarını bir araya getiren çok disiplinli bir platform. Beşinci yılımızda, yalnızca bir sergi veya performans alanı değil; dijital çağda insan olmayı, bağlantı kurmayı ve birlikte üretmeyi sorgulayan çok katmanlı bir deneyim alanı sunuyoruz” diyor. Garakhanova, “Festival; yapay zekâ destekli enstalasyonlardan robotik sahnelere, dijital tiyatrodan artırılmış gerçeklik deneyimlerine, çocuklara yönelik interaktif atölyelerden dijital müzik performanslarına kadar uzanan çok çeşitli içeriklerle her yaştan katılımcıya hitap ediyor. Amacımız, dijital sanatı sadece izlenen değil, deneyimlenen, birlikte düşünülüp yeniden kurgulanan bir alan hâline getirmek” ifadelerini kullanıyor.
Evgeniya Romanidi
İnsanla teknoloji arasındaki geçişkenliği görünür kılıyoruz
IDAF’25’in teması “Bağlanıyor.” Garakhanova, “Dijitalleşmenin hayatın tüm yönlerini dönüştürdüğü bir çağda, bağlantı kurmak yalnızca teknik bir mesele değil; felsefi, toplumsal ve duygusal bir gerçekliğe dönüşüyor. Küratöryel yapımızda her eser, insanla teknoloji arasındaki geçişkenliği görünür kılarken, izleyiciyle hem bilişsel hem de duygusal düzeyde temas kurmayı hedefliyor. Festivalde dijital ikizler, yapay zekâ ile duygusal ilişkiler, sanal gerçeklik performansları gibi öğeler aracılığıyla dijital çağda insan olmanın ne anlama geldiğini yeniden düşünmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Eğiten ve ürettiren atölyeler
IDAF’25 her yaş grubuna ve ilgi alanına hitap eden içeriklerle dolu. Garakhanova, “Özellikle bu yıl, dijital tiyatro bölümü, interaktif yapısıyla öne çıkıyor. Yapay zekâ ile yazılmış senaryolar, izleyicinin seçimlerine göre yön değiştiriyor; dijital ikiz karakterlerle kurulan ilişki, sahneyi kişiselleştiriyor. Ama sadece tiyatro değil. Her akşam gerçekleşecek dijital AV performanslar, yapay zekâ destekli DJ setleri, ışık ve ses enstalasyonları genç izleyiciler ve yetişkinler için festivalin dinamik ritmini oluşturuyor. Çocuklar ve gençler için tasarlanmış yapay zekâ okuryazarlığı atölyeleri, artırılmış gerçeklik oyunları ve interaktif hikâye deneyimleri, festivalin eğitici ve üretici yanını vurgulayan en önemli bölümlerden. Katılımcılar yalnızca izleyici değil; üretici ve düşünür olarak bu sürecin parçası oluyor. Kamusal alana yayılan projelerle de festival, dijital sanatı yalnızca kapalı mekânlara değil; gündelik yaşama, sokağa ve kalabalıklara ulaştırıyor” sözleriyle festivalin öne çıkan atölyelerini anlatıyor.
Yaratıcı kodlama ve yapay zekâyla üreten sanatçılar festivalde
Festivalin küratörlerinden Evgeniya Romanidi izleyiciyi içine çeken bir mekân olarak festival için tasarlanan IDAF Dome yapısına dikkat çekiyor. Romanidi “IDAF için inşa ettiğimiz The Dome (Kubbe), bu bağlantı temasını fiziksel ve duygusal olarak somutlaştıran bir alan. İzleyicinin yalnızca dijital sanatı görmesini değil, içine girmesini ve onu mekânsal-duyusal bir deneyim olarak hissetmesini sağlıyor. The Dome, sanat ile izleyici, beden ile imge, düşünce ile duyum arasındaki derin bağlantının bir metaforu haline geliyor” ifadelerini kullanıyor.
Festival bu yıl Şehir/Yurttaş, Dijital Yerliler, Sürdürülebilirlik ve Taklit gibi farklı temaları bir araya getiriyor. Romanidi bu temaların, sanıldığı kadar ayrı olmadığını belirterek, “Bir şehir yalnızca mimari değildir, aynı zamanda insan etkileşimlerinin bir ağıdır. Bir dijital yerli yalnızca bir kullanıcı değil, kendi kuşağının bir hikâye anlatıcısıdır. Sürdürülebilirlik yalnızca ekolojik değil; aynı zamanda duygusal ve kültüreldir. Ve dijital sanatta taklit, felsefi bir soruya dönüşür: Taklit nerede biter, yeni anlam nerede başlar? Seçilen eserler bu fikirleri zarif ve şiirsel yollarla yansıtıyor. Kimileri kent yaşamının kimlik üzerindeki etkisini sorgularken, kimileri biyolojik sistemleri kod aracılığıyla taklit ediyor. Hepsi bir araya geldiğinde, görünür ya da görünmeyen, dijital ya da organik sistemler içinde parçası olduğumuz bağları sorgulatan bir bağlantılar dokuması oluşturuyor. Bu yılki festivalde üretici görseller, yaratıcı kodlama ve yapay zekâ ile çalışan sanatçılar yer alıyor. Ancak bu çalışmalar insan merkezli, samimi bir bakış açısıyla sunuluyor. Amacımız yalnızca teknolojiyi sergilemek değil; onunla olan ilişkimizi sorgulamak ve yeniden çerçevelemek. Gerçek bağlantı işte burada ortaya çıkıyor” açıklamasını yapıyor.
Niyazi Erdoğan
Her şeyin merkezinde insan var
Festivalin modacı ve tasarımcı küratörü Niyazi Erdoğan, bu yıl ikinci kez küratör olarak yer aldığı festivalde yaratıcı endüstriler alanını şekillendiriyor. Festivalin bu yılki “Connecting” temasını çok katmanlı bir yapıyla ele aldıklarını belirten Erdoğan, bu yapının temelinde insan olmanın anlamı, dijital ikizler, sürdürülebilirlik ve taklitçilik gibi kavramların yer aldığını vurguluyor. “Yaratıcı beyinler, varoluşu yaratan bilinç bütünlüğünden bilgi çeker” diyen Erdoğan, kendi küratöryel yaklaşımının da bu bilinçle kurulan bağlantılardan doğduğunu ifade ediyor. Yaratıcı endüstriler alanında en çok etkilendiği işlerin, izleyiciyle etkileşime geçen ve yaratım sürecini birlikte tamamlayan eserler olduğunu söyleyen Erdoğan, “Kimi zaman ışıkla, kimi zaman moda kavramı üzerinden bu bağlantı kuruluyor ama her şeyin merkezinde insan var” diyor. Seçkide yer alan eserlerin en belirgin ortak yönü ise insan olma hâllerine farklı bakış açılarıyla yaklaşmaları olduğunu söylüyor.

Yapay zekâ, dans ve sinema aynı sahnede
İngiltere’nin köklü dans topluluğu Scottish Ballet, klasik Coppélia balesini çağdaş yorumuyla 7-8 Kasım’da Zorlu PSM’de sahneliyor. Türkiye’de ilk kez izlenecek bu özel yapım, yapay zekâ, tiyatro, sinema dili ve canlı müziği bir araya getiriyor. Jess and Morgs’un yönettiği gösteride dansçılar, sahnede canlı video kayıtlarıyla performans sergiliyor. Müzikler Scottish Ballet Orkestrası tarafından canlı icra ediliyor. Gerçek ile kurgu, insan ile yapay arasındaki çizgide bir deneyim sunan Coppélia’nın biletleri passo.com.tr’de satışta.


