Etin tahtını salladı, mangalın yeni kralı oldu: Yiyen vazgeçmiyor Sözcü Gazetesi

Ormanın sessizliğini delen parlak sarı-turuncu bir parıltı... Ağaç gövdelerine tutunmuş halde fark ederseniz, gözünüzü üzerinden ayırmayın çünkü bu canlı renkli oluşum, doğanın hem en dikkat çekici hem de en iştah açan sürprizlerinden biri: Kükürt mantarı, diğer adıyla orman tavuğu.

Bilimsel adıyla Laetiporus sulphureus, bu mantar yalnızca görünüşüyle değil tavuk etini andıran tadı ve dokusuyla da adını her geçen yıl daha çok duyuruyor.

Kükürt mantarını ormanda tanımak kolay. Yarım daire şeklindeki, 50 cm'ye kadar genişleyebilen şapkaları, çoğunlukla kayısı turuncusu ya da limon sarısı tonlarında parlar. Yaşlandıkça bu renk yerini solgun krem tonlara bırakır. Şapkaların yüzeyi buruşuk, kenarları ise dalgalıdır adeta doğanın kendi oyma sanatı gibi.

Genç örneklerin dokusu yumuşak, sulu ve etli olur. Çiğken hafif ekşi bir kokuyla kendini belli eder. Bu haliyle mutfakta kullanıma en uygun zamanını da yakalamış olur.

Bir parazit türü olan bu mantar, genellikle canlı yaprak döken ağaçların gövdelerinde büyür. En sık meşe, söğüt, kavak, akçaağaç ve robinia ağaçlarında görülür. Ayrıca kiraz, armut gibi meyve ağaçlarında da kendine yer bulabilir. Toplamak için en ideal dönem ise ilkbaharın sonundan yaz sonuna kadar olan süreçtir. Türkiye’de bu tür korunmadığı için, milli parklar ve doğa rezervleri dışında özgürce toplanabilir.

Besin içeriğiyle de dikkat çeken bu mantar; polisakkarit, fenolik bileşikler, terpenler ve vitaminler içeriyor. Yapılan çalışmalar, antioksidan, antibakteriyel ve insülin dengeleyici özellikler taşıdığını ortaya koyuyor. Yani yalnızca lezzet değil, sağlık da sunuyor.

Kükürt mantarının asıl yıldızlaştığı yer, mangal. Doğru pişirildiğinde, doku ve lezzet açısından tavuğu aratmıyor. Hatta bu nedenle ona "orman tavuğu" deniyor. Kendi başına yoğun bir aromaya sahip değil ama baharatla birleşince enfes bir tada dönüşüyor.