SonTurkHaber.com
close
up
Filistinliler olarak yaşadıklarımızı anlatmak görevimiz Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

Filistinliler olarak yaşadıklarımızı anlatmak görevimiz Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri

SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.

Filistinli yapımcı Hanna Atallah, çocukluğunda sinema salonuna gitme imkânı olmadığını, dünyayı televizyon ekranından tanıdığını anlatıyor. “Filmleri, hikâyeleri televizyondan izlerdik” diyen Atallah, 17 yaşında Fransa’da katıldığı fotoğraf atölyesi ve izlediği ilk Filistin filmiyle sinemaya adım attığını dile getiriyor. Atallah, “O günden sonra okumaya, araştırmaya başladım. Kendi hikâyemi, halkımın hikâyesini sinema aracılığıyla anlatmak istedim. Çünkü biz Filistinliler olarak tanıklık ediyoruz, yaşadıklarımızı anlatmak bir görev gibi” diyor.

Berlin ve Kudüs arasında mekik dokuyan film yapımcısı, sanat yönetmeni ve kültürel projeler yöneticisi Hanna Atallah, geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. Filmlab Palestine’in kurucusu ve sanat yönetmeni, Palestine Cinema Days Film Festivali’nin direktörü ve August Films’in kurucu ortağı olan Atallah, Filistin film endüstrisinin gelişimi ve genç sinemacıların desteklenmesi konusundaki öncü çalışmalarıyla tanınıyor. Laila Abbas’ın Thank You for Banking with Us ve Maha Haj’ın Upshot adlı yapımlarına son dönemde imza atan Atallah, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle, 15 Temmuz Derneği ve İstanbul Sinema Evi iş birliğiyle düzenlenen “15 Temmuz Direniş Sahnesi” etkinlikleri kapsamında Atlas 1948 Sineması’nda söyleşi gerçekleştirdi. Biz de bu vesileyle Filistin sinemasının tanınan isimlerinden Hanna Atallah’la bir araya geldik.

Çocukluğum evde kuşatma altında geçti

Nasıl bir aile ortamında büyüdünüz? Çocukluk ve gençlik yıllarınıza dair neler hatırlıyorsunuz?

Ben Kudüs’te doğdum. Çocukluk ve gençlik yıllarım, Filistin’deki devrimci bir döneme denk geldi. Özellikle 1980’li yıllar, halk arasında “taş dönemi” olarak anılır. O dönem bizlere “taşların çocukları” ya da “çocukların taşları” denirdi. Çünkü çocuklar olarak İsrail askerlerine taş atar, direnişin bir parçası haline gelirdik. Sokağa çıkma yasakları yüzünden uzun süre okula gidemedik. Bu bir yönüyle bizi mutlu ediyordu çünkü ders yoktu, ama diğer yandan çocukluğumuz evde, kuşatma altında geçti. Sokağa çıktığımızda da askerlerin çantalarımızı araması, tacizler, tehditler gibi olaylar olağan hale gelmişti. Bu durum bizim için artık hayatın doğal bir parçası gibiydi.

Sinemayla yolunuz ilk ne zaman ve nasıl kesişti? Bu sadece bir meslek seçimi miydi, yoksa hayata tutunmanın, yaşadıklarınızı anlamlandırmanın bir yolu muydu sizin için?

Benim çocukluk dönemimde sinema diye bir şey yoktu. Zaten sürekli sokağa çıkma yasaklarıyla karşı karşıyaydık. Annem manavdan sadece bulabildiklerini alabiliyordu; hayat temel ihtiyaçlarla sınırlıydı. Dışarıya çıkışlar günde sadece birkaç saatle sınırlıydı. O dönemlerde dünyayı tanımamıza tek aracı televizyondu. Filmleri, hikâyeleri oradan izlerdik. Ancak sinema salonuna gitmek gibi bir imkânımız yoktu. Görsel anlatılara olan ilgim daha o yaşlarda başlamıştı. 17 yaşımda, hayatımda ilk kez Filistin dışına çıktım ve Fransa’da bir fotoğraf atölyesine katıldım. Bu benim için çok dönüştürücü bir deneyimdi. Orada siyah beyaz fotoğraf çekmeyi, filmleri banyo etmeyi, görüntüyü nasıl geliştireceğimizi öğrendik. O dönemde dijital fotoğraf yoktu; her şey manueldi. Bu süreç bana hem teknik bilgi hem de ifade becerisi kazandırdı. Aynı gezi sırasında hayatımda ilk kez sinemaya gittim. İzlediğim ilk film bir Filistin filmiydi. Yönetmeni Michel Khleifi idi. Film, geleneksel bir Filistin düğününü anlatıyordu. Çocukken gördüğüm sahneler birer birer gözümde canlandı. Filmdeki atmosfer beni öylesine içine çekti ki, adeta o düğünün içindeymişim gibi hissettim. O filmi izlerken sinema yolculuğuma başlamaya karar verdim. Daha önce sinematografi, kurgu ya da film yapımı hakkında hiçbir bilgim yoktu ama bunun benim yolum olduğunu o an hissettim. O günden sonra okumaya, araştırmaya başladım. Sinema benim için sadece bir sanat değil, yaşadığım hayatı anlatmanın bir yoluydu. Kendi hikâyemi, halkımın hikâyesini sinema aracılığıyla anlatmak istedim. Çünkü biz Filistinliler olarak tanıklık ediyoruz, yaşadıklarımızı anlatmak bir görev gibi.

Sinema yapmak için sürekli bir kriz ortamında yaşamak, ister istemez bir ruhsal yorgunluk getiriyor. Siz bu yükle başa çıkarken en çok neye tutunuyorsunuz? Kendi üretim motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?

Aslında bu biraz sevgiyle ilgili. Sinemayı bir insanla kurduğunuz ilişki gibi görüyorum. Sevdiğiniz biri mükemmel olmasa da onunla birlikte yürümeyi, sorunlarla başa çıkmayı öğrenirsiniz. Sinema da benim için böyle. Zaman zaman çok zorluk yaşasam da bu ilişkiyi terk etmiyorum. Sevgiyle başlayan bu yolculuk, umudun da katkısıyla devam ediyor. Çünkü sinemanın direnişe, farkındalığa ve dönüşüme katkı sunduğunu gördükçe, üretmeye devam etmem için güçlü bir neden bulmuş oluyorum.

Batılı festivallerde Filistinli filmlere yer verildiğinde bile çoğu zaman bu filmler “insani dram” etiketiyle sınırlı bir çerçevede değerlendiriliyor. Sizce bu bakış açısı Filistin sinemasını nasıl bir konuma itiyor?

Evet, bu çok doğru bir tespit. Genellikle Batılı izleyicinin görmek istediği acı, dram, savaş, mültecilik gibi temalar ön plana çıkarılıyor. Bu bakış açısı, Filistin sinemasını edilgen bir konuma itebiliyor. Yani biz sadece acı çeken, mağdur halkın temsilcileriymişiz gibi algılanıyoruz. Bu da anlatılarımızın sınırlandırılmasına yol açıyor. Ama biz film yaparken kendimizi bu sınırlara hapsetmiyoruz. Hikâyemizi anlatırken tek bir etiketin içine girmek istemiyoruz. Biz sadece acılarımızı değil, hayatı, aşkı, direnişi, günlük mücadeleyi, mizahı da anlatıyoruz. Çünkü gerçek Filistin yaşamı çok katmanlı. Ve sinema bu katmanları gösterebileceğimiz en güçlü araçlardan biri.

Kalıpları kırmaya çalışıyoruz

Peki bu temsiliyet sorunu sadece festivallerle mi sınırlı, yoksa daha geniş bir sinema ekosistemi içinde mi var?

Bu sorun sadece festivallerle sınırlı değil. Bazı uluslararası sinema programları ya da fonlar da benzer şekilde bizi belli bir “kategori”ye sokmaya çalışıyor: “Direniş”, “mültecilik”, “savaş mağduru” gibi etiketler. Hatta bazen bu kategoriler, filmin önüne geçiyor. Örneğin bir film sadece bir direniş teması içinde görülüyor ve bu da filmin sanatsal gücünü gölgede bırakabiliyor. Ama biz elimizden geldiğince bu kalıpları kırmaya çalışıyoruz. Hikâyeyi merkezde tutmaya, Filistin’in çok yönlü gerçekliğini yansıtmaya çalışıyoruz. Filmlerimiz Cannes’da, Venedik’te, Berlin’de de gösteriliyor ve bu platformlarda hikâyemizi kendi kelimelerimizle anlatmak için mücadele ediyoruz.

Filistin’de yaşamak bir “B planı” gerektiriyor

Filistinli biri olarak hayatınızda “normallik” ne kadar mümkün oldu?

Bizim için normal hayat diye bir şey hiç olmadı. Filistin’de yaşamak, her zaman bir “B planı” ile yaşamak demekti. Ofise giderken yol kapalıysa başka bir güzergâh bulman gerek. Sürekli yollar değişiyor, sürekli yeni engeller çıkıyor. Özellikle Gazze’de ve Aksa çevresinde her zaman bir belirsizlik, bir patlama riski vardı. Asla düz, istikrarlı bir rota olamadı. Hep bir şeylere hazırlıklı olmak zorundaydık. Bu da hem hayata hem sinemaya bakışımızı etkiledi.

Daha fazla bilgi ve son haberler için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:96
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 13 Temmuz 2025 04:06 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Justin Timberlake, hastalığını İstanbul da açıkladı

31 Temmuz 2025 22:37see188

Belediye aracıyla alkollü kaza

02 Ağustos 2025 07:06see159

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç müjdeyi verdi! Bankalar Birliği’nden çıkmamıza ramak kaldı!

01 Ağustos 2025 16:10see157

Son dakika: Tarihe çimento bulaştı mı? Çimento yapıda değil analizde çıktı Son dakika haberleri

01 Ağustos 2025 13:50see153

2 Hayat bizi bıraktı Fatma Barbarosoğlu

01 Ağustos 2025 04:13see120

Fareli köyün kavalcısı Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 05:02see114

Silah kaçakçılarına eş zamanlı operasyon: 7 gözaltı

01 Ağustos 2025 01:21see114

YÖK ve Rekabet Kurulu nda atama kararları

01 Ağustos 2025 01:28see114

Beşiktaş ın Konferans Ligi nde rakibi belli oldu

31 Temmuz 2025 23:38see113

Adana da korkunç olay! İki aile arasında kan aktı: 2 kardeş öldürüldü, 4 yaralı

31 Temmuz 2025 23:37see113

Dublör kullanarak 10 milyon TL dolandıran 5 şüpheli tutuklandı

01 Ağustos 2025 00:37see113

Putin in gizli haritası ortaya çıktı! Her zaman Rus topraklarının bir parçası diyerek o bölgeleri işaret etti

01 Ağustos 2025 17:27see112

Endonezya da yanardağ patlaması: 10 kilometre kül püskürttü Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 21:16see112

Trump tan Rusya Ukrayna Savaşı nın halen sürmesi nedeniyle Moskova ya tepki

01 Ağustos 2025 01:04see111

Kadıköy de su borusu patladı: Tazyikli su metrelerce havaya fışkırdı

31 Temmuz 2025 20:01see111

Cumhurbaşkanı Erdoğan a özel koreografi: Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Kubbetü s Sahra

01 Ağustos 2025 20:42see110

İşte Osimhen in Galatasaray a maliyeti

31 Temmuz 2025 22:40see110

İsrail ile ticaretini yasakladı: Kapısından dahi geçirmeyecek

01 Ağustos 2025 02:24see109

Güney Kore, vatandaşlarına Kuzey Korelilerle kısıtlamalar olmadan görüşme izni vermeye başladı

31 Temmuz 2025 20:47see108

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Filistin devletini tanıma adımlarını memnuniyetle karşılıyoruz, Macron u arayarak tebrik ettim

31 Temmuz 2025 20:03see108
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları