FUNDA KARAYEL Bir dondurmacının çığlığı: Bu düzenin neresindeyiz?
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Ben Cohen ve Jerry Greenfield ikisi de Yahudi kökenli Amerikalılardır ve çocukluklarından beri arkadaştırlar. 1978 yılında Vermont'ta o hepimizin bayılarak yediği meşhur dondurma markası Ben&Jerry's isimli firmayı kurmuşlardır.
Ayrıca, markaları sadece lezzetli dondurmalarıyla değil, sosyal adalet konularına verdikleri destekle de tanınır.

KONGREDE PROTESTO
Zaman zaman Filistin meselesi gibi politik konularda da açıklamalar yapmışlardır, bu yüzden bazı dönemlerde hem övgü hem de eleştiri almışlardır. Bunların altını neden çiziyorum çünkü geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu'nda sıra dışı bir olay yaşandı.
Ben Cohen, bir oturum sırasında protesto ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Sosyal medyada yayılan videoda Cohen, polisler tarafından itilip, kötü bir muameleye maruz kalırken şu cümleleri haykırıyordu: "Kongre, Gazze'deki yoksul çocukları bombalarla öldürüyor ve bunu, ABD'de çocukları Medicaid'den çıkararak finanse ediyor!"
Tutuklanmasının ardından sosyal medyada yaptığı açıklamada Cohen, "Hükümetimizin Gazze'de aileleri yok etmesi ve katletmesi, adalete, ortak ahlaka ve ABD değerlerine bir saldırıdır" ifadelerini kullandı.
Bir yandan izlerken "Bu gerçekten oluyor mu?" diye düşünüyorsunuz. Çünkü alışık olduğumuz dünya düzeninde zengin girişimciler genelde siyasete sessiz kalır, hele ki kameraların önünde bedel ödemeyi göze almak pek rastlanan bir şey değildir.
Bu olayın üzerine bu markaya daha da sempatim arttı. Markaları büyürken bir yandan sosyal adalet konusunda da çok büyük işler yapmışlar. Irkçılığa, gelir adaletsizliğine, çevre tahribatına karşı kampanyalar yürütmüşler. Filistin'de yaşananlara sessiz kalmamışlar.
Üstelik bunu, kendi Yahudi kimlikleri üzerinden daha da çetrefilli bir zeminde yapmışlar.

ELEŞTİRİLDİ
Bir iş insanı sokağa çıktığında, ezilenlerin sesine ortak olduğunda, bu hareket toplumun bir kesimi tarafından sahiplenilirken diğer kesimden şu tepki geliyor: "Ne kazanacak?"
Bu olay bize şunu hatırlatıyor: Dünyada artık gerçekler sadece savaş alanlarında değil, market raflarında da şekilleniyor.
Hangi ürün hangi fikri taşıyor? Hangi marka hangi değerleri temsil ediyor? Hangi sessizlik hangi yıkımın ortağı?
İnsan bazen öfkesini bir pankarta yazar, bazen dondurma kutusunun arkasına. Ama mesele, o öfkenin gerçekten bir şeyi değiştirip değiştirmeyeceğinde.

BU YAZ BU KONSERLER KAÇMAZ!
Ne güzel şeyler oluyor canım ülkemde… Bu yaz gerçekten yaşadık. Hem de öyle böyle değil; müziğin kalbine, dünyanın yıldızlarının sahnesine, ritmin en güçlü nabzına ev sahipliği yapacağız bu yaz. Yıllar sonra sahnelere geri dönen Guns N' Roses, 2 Haziran gecesi, nostaljiyi ve rock'ın damarlarımıza işleyen coşkusunu sahneye taşıyacak. Sadece o mu? Hayır…

Justin Timberlake, beş yıl aradan sonra 30 Temmuz'da İstanbul'da hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Sahne karizması, dansları ve hit parçalarıyla İstanbul gecesini unutulmaz bir konsere dönüştüreceği kesin. Jennifer Lopez ise turnesini iptal etti derken, sürpriz yaptı ve rotasını Türkiye'ye çevirdi! Hem Antalya'da (23 Temmuz), hem İstanbul'da (7 Ağustos) sahne alacak. Kim derdi ki JLo yaz tatilini bizimle geçirecek? İrlanda rüzgarı estiren Fontaines D.C. ve Roisin Murphy, elektronik müziğin yıldızı Martin Garrix, efsanevi isim Marilyn Manson, Avustralyalı ikili Empire of the Sun... Hepsi tek tek gelecek. Türkiye, artık sadece bir 'geçiş ülkesi' değil, bir durak, bir merkez, hatta bir hedef. Dünya yıldızlarının gözdesi olma yolunda.


