Galata Fotoğrafhanesi atölyesi/lensler konuşabilseydi Agos
SonTurkHaber.com, Agos kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.
Van Depremi’nin birkaç ay sonrasıydı. Özcan Yurdalan, Galata Fotoğrafhanesi’nin Van’da mahrumiyet içinde yaşayan çocuklar için düzenleyeceği fotoğraf atölyesinin hazırlıklarına başlamıştı. Atölyelerde öğretmenlik yapacak gönüllü fotoğrafçılara dönük ilk eğitim toplantılarından birinde, bize çocuklarla çalışırken onları konuya ısındırmak için kullanabileceğimiz iğne deliği kamera ve kaleydoskopları nasıl yapacağımızı anlattı. Özcan’ın orada, ayaküstü yaptığı modelleri gönüllüler olarak çok sevmiş, hepimiz denemek istemiştik. İstanbul’daki ilk zamanlarımda çektiğim bu fotoğrafa ne zaman baksam, Kamışlı’da geçen çocukluğuma ve ilk kaleydoskopuma gidiyor aklım.
Parlak gökyüzüne bir kaleydoskopla ilk kez baktığımda, sanırım beş-altı yaşlarındaydım. “Kaleydoskop” diyorum ama aslında ince kartondan yapılmış, iki ucuna şeffaf, oval birer plastik parça yerleştirilmiş, içine ucuz jelatin kâğıdı kesikleri konmuş, basit bir tüpten ibaretti. Yıllar sonra Toronto’daki bir Japon dükkânında bulup küçük bir kıza hediye etmek için aldığım gerçek kaleydoskopun ilkel bir versiyonuydu bu. Mahallemizdeki bakkaldan satın almıştım. Çocukluğumda, Kamışlı’daki bakkallar, her biri benim için bir yenilik olan ve çok ilgimi çeken, envaiçeşit ıvır zıvırla doluydu. Pek çok şeyi ilk olarak o bakkallarda görmüşümdür – bilyeler, topaçlar, ‘sinema dürbünü’ denen View-Master marka stereoskoplar, ucuz cikletlerden çıkan Tarzan, Herkül filmlerine ait kareler... İyi günlerimizdi. Çok güzel film fotoğrafı ve misket koleksiyonlarım vardı. Ama kaleydoskop başkaydı. O tüpün içine bakıp, durmadan değişen renkli şekilleri keşfederken nasıl bir keyif ve heyecan duyduğumu anlatamam. Bu büyüleyici tüpü iki-üç gün boyunca elimden düşürmemiş, en iyi arkadaşlarım Bedig ve Hrayr’ın da arada bir bakmasına izin vermiştim. Aslına bakarsanız, kaleydoskopun büyüsünün verdiği o ilk heyecan, yaşlansam da beni terk etmedi. Keşke bunu, aradan geçen onca yıl boyunca içimdeki çocuğu kaybetmememe borçlu olduğumu söyleyebilseydim. Fakat biliyorum, asıl neden başka; kaleydoskop öyle müthiş bir oyuncak ki, çocuklar kadar yetişkinlerin de aklını başından alıyor.
Çeviri: Altuğ Yılmaz


