Gazze soykırımı, bizi insanlığımızdan utandırır hale getirdi İhsan Aktaş
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Gecenin bir vaktinde çocuğunu hastaneye götüren yüz binlerce insan vardır. Masum bir çocuğun acıları içinde anne babasının gözlerine merhametle bakışını, ailesinin ona nasıl destek olduğunu asla unutamayız. Hele ki bu hastalık çaresiz ve ağır bir hastalıksa, bu bakışmaların ne kadar dayanılmaz hâle geldiğini hayal edin.
Bir soykırım alanı düşünün: Birkaç futbol sahası büyüklüğünde bir alana sıkıştırılmış 2 milyon 200 bin insan yaşıyor.
Peki insan kimdir? Hz. Âdem’in soyundan gelen, tarih boyunca farklı dinlere mensup olmuş, bugün çoğunluğu Müslüman olan, az sayıda Hristiyanın yaşadığı bu insanlar da bizim gibi… Nefes almaya, suya, gıdaya ihtiyaç duyan, parmağına diken batsa acı hisseden, üzülen, sevinen, merhamete muhtaç ve merhamet eden; adalet isteyen, korunmaya ve korumaya muhtaç insanlar. Dünyanın en ilkel kabilesinden en gelişmiş ülkesine kadar insanlarda bulunan bütün vasıflar, Gazze’deki insanlarda da var.
Bir hayal kurun: Yahudi askerler bir anaokulunu uçakla bombalıyor. Saldırıda hayatını kaybeden çocuklar ve yaralılar var. İnsanlar, hiçbir ekipmanları olmadan çocuklarını hastaneye taşımaya çalışıyor. Eğer bir ambulans bulurlarsa, o ambulans bombalanıyor. Hastaneye vardıklarında hastanenin de hedef alındığını görüyorlar. Birkaç doktor varsa, onlar da öldürülüyor. Yardım etmek isteyen Kızılay, Kızılhaç ya da gönüllüler ise katliama maruz kalıyor.
Hiçbir Hamas üyesiyle karşılaşmamış, hiçbir esiri kurtaramamış bu insanlar, her biri ABD menşeili bombalarla yüzlerce çocuğu öldürüyor. Geriye sadece yapmadıkları bir şey kaldı: Tüm esirleri bir araya toplayıp hepsini birden katletmek. Bugüne kadar şehit olanların sayısı yüz binlere yaklaştı. Bu vahşet, kıyamete kadar unutulmayacak bir vahşettir.
Eğer Siyonistler şunu söylemek istiyorlarsa: “Allah bu insanları yarattı ama onlar Yahudi olmak yerine Müslüman olmayı seçti, hepsini öldürmek istiyoruz” — o zaman yeni bir din, yeni bir peygamber getirmeleri gerekir. Çünkü ne Allah’ın dini, ne ilahi dinler, ne de pagan inançlar böyle bir hukuku kabul etmiştir.
İnsanlık tarihi boyunca zulümler, işkenceler, toplu kıyımlar olmuştur. Ama soykırımı meşru görüp, oluşturduğu finans, medya ve yönetim tekeli ile bunu sürdürülebilir hâle getiren başka bir şeytani yapı olmamıştır.
Hristiyanlar, yüzyıllar boyunca Yahudileri insan yerine koymamış, onlara yarı şeytan muamelesi yapmış; Papalık ve Engizisyon sistemleri Yahudilere zulmetmiştir. Şimdi o zulmün öcünü Müslümanlardan alıyorlar.
Tarih boyunca savaşlar savaş alanlarında yapılmış, kadınlar, çocuklar ve hastalar korunmuştur. Cenevre Konvansiyonu gereği savaşlarda siviller dokunulmaz sayılmıştır. Çanakkale Savaşı’nda bile zaman zaman çatışmalara ara verilmiş, yaralılar toplanmış, sonra savaşa devam edilmiştir. Sahra hastaneleri dahi savaş dışı alan olarak kabul edilmiştir.
Bugün biliyoruz ki Netanyahu ve azgın Siyonistlerin soykırımına karşı çıkan binlerce Yahudi de var. Ancak dünyadaki Yahudiler bu savaşa olan desteği tümüyle çekseydi, Netanyahu’nun savaşacak gücü kalmazdı.
Amerika’da Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti’den bile daha etkili olan AIPAC’ın bu savaştaki rolü, Netanyahu’dan katbekat fazladır. Çünkü bir atışta 100 Filistinli çocuğu yakan bombalar, ABD Senatosu’ndan onay alarak katil Netanyahu’nun eline veriliyor.
Gazze hakkında yazmak için oturduğumuzda, orada Allah’a sığınan, ondan yardım dileyen, insanlıktan ve ümmetten ümidi neredeyse kesilmiş bir halkla karşı karşıya kalıyoruz.
Biz Müslümanlar olarak Müslümanlığımızdan utanır hâle geldik. Bu zulmün hesabını insanlık, ahirette vermeye devam edecek. Hristiyanlar da Hristiyanlıklarından utanır oldu.
Ama dünyanın dört bir yanında Filistin davasına sahip çıkan yürekli insanlara selam olsun. İrlanda’dan, İspanya’dan, Latin Amerika’dan, İskandinav ülkelerinden ve ABD üniversitelerinden; Batı başkentlerinde Filistin için yorulmadan ses yükselten yüce gönüllü insanlar...
Bu soykırım süreci, bütün insanlığın sınavıdır. İnsanlık tarihi, yine ikiye bölünmüş durumda:
Musa’dan yana olanlar,
Firavun’dan yana olanlar.


