Hem soyguncu hem yalancı Mehmet Şeker
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Mahallenin kabadayısı, toy delikanlıya bir tabanca satmış. Haddinden fazla para karşılığında aldığı silahla kendini güvende hissetmiş delikanlı.
Fakat bir gün başı derde girip saldırıya uğrayınca kullanması gerekmiş ama o silah elinde oyuncak gibi kalmış, çalışmamış.
Tetiği olmayan bir tabancadan oyuncak bile olmaz.
ABD ile Katar arasındaki ilişkinin yanında bu örnek çok basit kalıyor.
*
Kabadayı “Ben seni herkesten korurum” demiş fakat birileri gelip delikanlıya dayak atınca, kafasını başka tarafa çevirmiş, korumamış.
İşte bu benzetme de pek masum kaldı.
ZULÜM MÜ?
Fener Rum Patriği Bartholomeos, Tramp ile görüşmesinde zulüm gördüklerinden bahsetti.
Daha zulmün z’sini söylerken insan biraz utanır!
Ayıptır yahu!
Siz zulüm görmemişsiniz Bay Patrik.
Muhtemelen düzgünce sayı saymayı da bilmiyorsunuz.
Batı Trakya’daki seçilmiş müftünün yerine paralel bir müftü atamayı duydunuz mu hiç?
Tanımayıp yerinize devlet tarafından bir patrik mi atandı bu ülkede?
Yediğinize içtiğinize karışıp mercimek çorbası yerine kelle paça mı dayatıldı?
Yakanıza paçanıza mı karışıldı?
Ne yapmak istediniz de engel olundu?
Tavuğunuza kışt, kedinize pist diyen mi oldu?
İki torba çimento alacağınız zaman alamazsın mı dediler?
Sahi, nedir sıkıntınız?
“Yıktın perdeyi eyledin viran, koşayım sahibine haber vereyim heman.”
*
Kudüs’teki Patrik, Hz. Ömer’in emannamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a veriyor, bizdeki Tramp’a şikâyet ediyor. (İkisi de Ortodoks.)
Anlaşılan o emannamenin verilmesi yalnızca Netanyahu’ya dokunmamış.
NETO’NUN TABLETİ
“Kudüs’ün 2700 yıl önce Yahudi şehri olduğunu gösteren tableti bize verin.”
Bahsettiği tablet İstanbul Arkeoloji Müzesinde. Dediğine göre, zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz’dan istemiş.
O da olmaz demiş. Hâlâ onun peşinde.
Üzülme Neto… O tablet dursun, biz sana son model başka bir tablet gönderelim. İstersen gelişmiş bir bilgisayar bile olur.
DEĞİŞTİRMEK KİMİN HADDİNE?
“Güzelliğin on par’etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa…”
Âşık Veysel’in en çok bilinen eserlerinden biridir. Gayet net, açık ifade etmiş büyük usta. Hiçbir karmaşıklık olmayan bu şiirde bile sözleri değiştirmek, affedilmez bir hatadır.
“Eğlenecek yer bulaman” kısmını “Eğlenecek yer bulamaz” şeklinde söylemek anlamı tepe taklak ediyor.
Kim yer bulamaz? Nereden çıktı o ifade?
İyi ki “par ne?” dememişler!
Âşık Veysel, gönlündeki köşkte sevdiği kişinin eğlendiğinden bahsederken, onu her zaman orada tuttuğunu dile getirmiş.
Şayet Âşık onu sevmese, gönlündeki köşkte sevdiğine yer vermese, sevdiği kişinin kendine yer bulamayacağını anlatır.
“Bulamaz” şeklinde söyleyince, sözün öznesi sevdiği kişi olmaktan çıkar ve “sevdiği kişinin güzelliği” hâline dönüşür ki bu ozanın anlattığını kökten değiştirmek anlamına gelir.
Âşık Veysel’in “Bulaman” demesinden kasıt, elbette “bulamazsın”dır.
Onu değiştirmek ve “bulamaz” diye söylemek hoş görülürse, şairin maksadından çıkılmış, ifade bozulmuş olur.
Böyle bir söyleyişe (hem de TRT’de) rastladığımız için bu hususa dikkat çekmek istedik. Hem de Âşık Veysel üzerine yapılan, onun eserlerinin sunulduğu bir programda.
Bir harf değişikliğinden ne olacak diye bakılamayacağını cümle âlem takdir edecektir. Mazur görülmeyecek bir hata olduğuna işaret edelim. Böyle bir değişiklik yapmak, kimsenin haddi değildir.


