İki iyi yolcuya dair Aydın Ünal
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bugün 15’inci gün… Gazze’ye insani yardım ulaştıracak Sumud Filosu’nun yolcularından sevgili dostumuz Ersin Çelik, 15 gündür vatanından, ailesinden, sevdiklerinden, biz dostlarından uzakta. Her gün yazı ve videolarıyla hem bizi hem dünyayı gelişmelerden haberdar ediyor. Çok zorlu bir yolculuk. Günlerce eğitimler aldılar, testlerden geçtiler. Çokça tehdit edildiler; filonun Tunus’taki koluna iki kez saldırı düzenlendi. En ağırı da günlerce yola çıkmayı beklediler. Şimdi artık yoldalar. Asıl zorluk şimdi başlıyor. Açık denizde uzun ve meşakkatli bir yolculuk yapacaklar. Sonra İsrail’in baskılarına, zorbalıklarına, saldırılarına göğüs gerecekler. Belki bir süre gözaltında tutulacaklar. Eve dönmesi belki de haftalar sonra olacak.
Ersin, İstanbul’daki sıcak yatağını, güvenli alanını, ailesini, yakınlarını, dostlarını arkada bırakarak böylesine meşakkatli, riskli, tehlikeli yolculuğa neden çıktı? Para mı kazanacak? Hayır. Şöhret mi kazanacak? Zaten şöhretliydi. Kupa, madalya mı alacak? Yok. Makama, rütbeye mi ulaşacak? O da hayır. Necip Fazıl’ın o meşhur dizeleriyle, Ersin, “mukaddes yüke hamallık” yapıyor.
“Hamallık ki, sonunda ne rütbe var ne de mal / Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan / Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan…”
Artık çoğu kişiye böylesine hesapsız, çıkarsız, karşılıksız fedakarlıklar anlamsız geliyor. Oysa daha şimdiden Ersin ve arkadaşları dünyanın dikkatini Gazze’ye çekmeyi başardılar. Daha şimdiden İsrail’i tedirgin ettiler. Sumud Filosu daha menzilinden millerce uzaktayken menziline ulaştı. Ersin ve onun gibi onlarca cesur yolcunun fedakarlığı daha şimdiden Gazze için umut oldu. Bir avuç cesur, fedakâr, iyi insanın gayreti daha şimdiden insanlığın onurunu harekete geçirebildi.
2007 yılıydı. Değerli hocamız Yalçın Akdoğan, bana ve sevgili Hamdi Kılıç’a Meclis’teki odasını verdi, önümüze birer bilgisayar koydu. Başbakan’ın konuşma metinlerini yazacaktık. Zor, hassas bir işimiz vardı. Kısa süre sonra yaptığımız işin memleket için, millet için hayırlara vesile olduğunu gördük. Her gün, bir önceki günden daha fazla çalıştık. Ne para, ne makam, ne övgü, ne şöhret… Hiçbiri umurumuzda da değildi, gündemimizde de. Başbakan’ın işini kolaylaştırıyor olmak, O’nun milletle gönül bağını güçlendirmesine katkı sağlamak bize yetiyordu.
Ben görevi bıraktığımda parmaklarım klavyeye vurmaktan deforme olmuştu. Kalbim yorgundu, 2 stentle kendine gelebildi. Benden sonra görevi devralan Hamdi Kılıç ise 28 Mayıs 2023 seçimleri bitince ancak kendisiyle ilgilenme fırsatı bulabildi, doktora gidebildi. Belki kendisine hiç söylenmedi ama daha ilk muayenede durumunun oldukça ciddi ve umutsuz olduğunu biz öğrenmiştik. 2,5 yıl o hastalıkla mücadele etti. Önceki gün de emanetini sahibine teslim ederek fani âlemden bâkî âleme göçtü. Geride tertemiz, onurlu, şerefli bir isim, o ismi hakkıyla taşıyacak pırıl pırıl çocuklar bıraktı.
Hamdi Kılıç, memleket için, millet için karşılık beklemeden çalışan, kendisini feda edenlerdendi. Sahip olduğu ünvanları hakkıyla taşıdı. Tevazudan hiç taviz vermedi. Kendi işi dışında işlerle uğraşmadı. Sağa sola müdahale etmedi. İsmi, sınırsız servet edinme dedikodularında, özel sektörden yüklü miktarda maaş alma ithamlarında, iktidar içinde iktidar olma heveslerinde hiç geçmedi. Garip geldi, işini yaptı, iz bıraktı, eser bıraktı, garip gitti. Mekânı Cennet olsun inşallah.
Ben artık şuna eminim: Gazze’de 22 bin çocuk öldürüldü ve eğer gök kubbe başımıza yıkılmıyorsa, bu, sevgili Ersin Çelik ve onun gibi cesur, fedakâr kahramanların gayretleri ve duaları sayesindedir.
Eğer Anadolu’nun ve ümmet coğrafyasının Türkiye’ye ve Erdoğan’a bağladıkları umut bugün terütaze ve dipdiri ise bu, bütün parazitlere, emanete hıyanet edenlere, kendi süfli çıkarını milletin ve memleketin üzerinde gören hesapçı, çıkarcı, bencil asalaklara rağmen, Hamdi Kılıç ve onun gibi bir avuç fedakâr, cefakâr insanın gayretleri sayesindedir.
İyi ki iyilik var. İyi ki iyi insanlar var. İçimizde artık bir avuç kalmış iyi insan sayesinde umudumuz var. Siz de şundan emin olun: İyilik her zaman kazanır, iyiler her zaman kazanır. Kötü vakalara, kötü isimlere, kötü dedikodulara takılmayın; gün yüzlü, güneş yüzlü insanlara bakın ve umutla gülümseyin.

