İktidar alternatifi bir parti, daha vizyonlu, daha çalışkan, daha ilkesel ve daha dürüst olmalıdır İhsan Aktaş
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Anadolu illerinde ve büyükşehirlerde yaşayan emekli askerler, emekli memurlar, sanayiciler, iş insanları; kendi okumuş yazmışlığıyla övünen, kendi dürüstlüğünü ve bilgi birikimini millete anlatan bir orta sınıf CHP’li kesim vardır. Bu kitle, büyük oranda Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyaset esnafının dışında yaşar; oylarını verir, partinin arkasında dururlar. Kendi içlerinde iki temel doğrultuyu savunurlar:
• Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak,
• Ne pahasına olursa olsun Atatürkçü ve Kemalist olmak.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyaset esnafı, büyük oranda bu orta sınıf CHP’lilerden ayrışmıştır. Partililerin değerleriyle siyaset esnafının savunduğu değerler, yek diğerinden kopuktur.
1950 yılında çok partili hayata geçildiğinde, CHP büyük bir travmayla karşılaştı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kendileri için kurulmuş bir devlet olduğuna inandıklarından, başka bir partinin iktidara gelmesi doğrudan inançlarına ve kuruluş fikrine aykırı bir durum olarak algılandı.
1950’den bu yana, her kim Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarına ortak olmaya yeltenmişse doğrudan düşman ilan edilmiş ve tasfiye edilmeye çalışılmıştır. 27 Mayıs’ın yıldönümünde geldiğimiz şu günlerde, bu öfke ve kini tek başına açıklayacak netlikte, kan dondurucu bir beyan ortaya çıkmıştır.
İBB hesabından Adnan Menderes’in demokrasi mücadelesini olumlayan bir tweet atıldı. Tweet’in altına yazılan yorumlar korkunçtu. Bunlardan biri şöyleydi: “Bırakın bu adama rahmet okumayı, her cuma mezarından çıkarılıp ibret-i âlem için tekrar asılmalıdır.” Daha birçok hezeyan dolu yorum yapıldı.
1950 yenilgisinden sonra CHP, yenilginin sebeplerini anlamak için Anadolu’ya müfettişler gönderdi. Bu müfettişler, bugünkü siyaset esnafından çok farklı, iyi yetişmiş insanlardı. Farklı zamanlarda yapılan geziler ve incelemeler sonunda ulaşılan sonuçlar, sonraki yıllarda Bülent Ecevit tarafından üç başlıkta özetlendi:
1. Türk halkı ile CHP arasında büyük bir mesafe oluşmuş, parti halktan kopmuştur.
2. Her milletin bir tarihi ve kültürü vardır; parti bu milletin tarihinden kopmuştur.
3. Cumhuriyet Halk Partisi, din, diyanet ve muhafazakâr değerlerden uzaklaşmıştır.
CHP’liler 70 yıldır bu üç alandaki kopuşu telafi etmeye çalışıyor, fakat henüz kayda değer bir ilerleme sağlanmış değildir.
Bu millet kötü haberleri “üçüncü sayfa haberi” olarak tanımlar. Üçüncü sayfada yer alan bir cürüm, Batıcı birisi tarafından işlendiğinde sessiz kalınırken; benzer bir cürüm dindar biri tarafından işlendiğinde tepkiler, duygusalın ötesinde genetik bir öfkeye dönüşmektedir. Bu öfke, kişinin işlediği suçun ötesindedir; kitlesel bir nefret, din ve dini değerlere yöneliktir.
Altılı Masa kurulduğunda, Kılıçdaroğlu çatısı altına aldığı Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oy alabilmek için söylemini dindarlar lehine yumuşatmış ve “sağcı danışman” olarak nitelenen birçok kişiyi partiye dâhil etmişti. Ancak buna rağmen Emre Kongar, bir programda 4-6 yaş Kur’an kursuna giden çocuklar için “Kur’an okuyan çocuğun kafasına bilim girmez” gibi köhnemiş ve zihinsel olarak küflenmiş ifadeler kullanabiliyordu.
Bugünkü CHP katmanlarından bahsedelim:
•
Siyasetçi esnafı
: Bu kitle, ideolojik kaygısı olmayan; partide var olmayı kariyer ve kazanç fırsatı olarak gören kişilerden oluşur. Oy veren kitleye uzaktır. Aşırı soldan gelen bazı isimler –örneğin Sezgin Tanrıkulu gibi– DEM Partisi’ni bile pasif bulan eğilimlerle partide yer almaktadır.
• Ö
rgüt solcuları
: Kampüs solculuğu yapmış, sonra partiye eklemlenmiş; yıkmak istedikleri rejim için çalışmaya başlayınca bu çelişkiyi aşamayan insanlardır. CHP, emeklilerle ilgili miting düzenlediğinde 40 bin kişi katılır; ama devlet karşıtı bir organizasyon olduğunda tüm marjinal sol çevreler hemen toplanır.
•
Soğuk savaş akademisyenleri
: Aydınlanma felsefesine inanmış, yeni paradigmalara uzak; kendilerine vahiy gelmiş gibi toplumu cahil gören ve onu aydınlatmaya çalışan kişilerdir. Aziz Sancar Nobel ödülü aldığında, bu ülkeyi seven, Cumhurbaşkanı’nı takdir eden bir kişi nasıl ödül alır diye onu önce Kürtçü, sonra kendi jakoben sınıflarına ait göstermeye çalıştılar. Neyse ki Sancar’ın kapasitesi bu vasatla eşleşmeye müsait değildi.
•
Gazeteciler
: CHP’nin akademik kadrosu ve gazetecileri fikri yönden şabloncudur. Ellerinde 50 kalemlik bir şablon vardır ve bunu sürekli tekrar ederler. Temel söylem şudur: Toplum cahildir, din Orta Çağ karanlığıdır, Batı yüceltilmelidir, Türkiye geri kalmıştır, Erdoğan antidemokratik bir otokrattır.
•
Troller
: Bu başlık, yalnızca CHP’nin sosyal medyada organize ettiği yüzbinleri ifade etmez. Aynı zamanda bu ülke adına iyi ne varsa karalamaya, kötü senaryoları milletin önüne koyarak toplumsal psikolojiyi bozmaya yönelik sistematik bir savaş yöntemidir. Gizlenmiş kimliklerin arkasında ne kadar psikolojik harp unsuru olduğunu bilmiyoruz.
FETÖ, Sayın Erdoğan’a karşı yürüttüğü kampanyada dışarıdan hiçbir bilgi almayan; sadece "kardinal" ve onun bağımlılarından gelen mesajlarla beslenen, dış dünyaya kapalı bir örgüt haline gelmişti. Bugün hâlâ pişman olan bir FETÖ mensubuna rastlamak imkânsızdır.
CHP, Türkiye’nin ikinci partisidir ve geniş bir tabana hitap etmektedir. Ancak İBB soruşturmasında partinin sergilediği tavır, rasyonel bir siyasi partiden çok kapalı bir cemaat tavrıdır. Bu bağlamda CHP’yi Türkiye’nin en büyük tarikatı olarak nitelendirmek mümkündür.
Cumhuriyet Halk Partisinin fikri altyapısını oluşturan çelişkiler, siyasetine yansıyor. İktidar alternatifi olamıyor. Oysa ki bir muhalefet partisinin daha ilkeli, daha üretken, daha çalışkan, ve daha dürüst olması gerekir. Bu konularda partinin hiçbir iddiası yoktur.


