İran’a yeni saldırının ayak sesleri Yahya Bostan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Haziran ayında İsrail’in İran’a saldırıp saldırmayacağı merak ediliyordu. Geçmiş tecrübelerden yola çıkarak bu çatışmanın gerçekleşmeyeceğine inanılıyordu. 13 Haziran’da “İbre sinir harbinden sıcak çatışmaya dönüyor” diye yazmıştım (Bakınız,
Netanyahu Trump’ın
İplerini
Eline mi Geçirdi
). Gazete baskıya gittiğinde İsrail uçakları Tahran’ı hedef almaya başlamıştı.
ABD, İsrail’in savunmasına yardım ediyordu. Soru işareti şuydu: ABD, İsrail saldırısının da bir parçası olacak mı? Trump, verdiği mesajlarda
sinyal
karıştırıcı
kullanıyordu. Bir dediği diğerini tutmuyordu. 20 Haziran’da “ABD’nin çatışmaya haftasonu katılabileceğini öngörüyorum” diye yazmıştım (Bakınız,
Felaket Senaryosu
…
ABD’nin Gece Saldırısı…).
Öyle de oldu. ABD, İran’ın nükleer tesislerini o haftasonu, bir geceyarısı saldırısıyla vurdu.
Şimdi, İran’a yeni bir saldırının ayak sesleri geliyor. Analizlerim bunun
kısa süre içerisinde gerçekleşebileceğini
söylüyor. Zamanlamaya gelmeden önce, bu olası gelişmenin bölgesel okumasını yapmalıyım.
EVET, TRUMP’IN İPLERİ NETANYAHU’NUN ELİNDE
ABD Başkanı Trump, göreve başladığında,
ABD
-İsrail
politikaları
,
Filistin konusunda yüzde yüz örtüşüyordu
. Hâlâ da örtüşüyor. Washington, Gazze’de yaşanan soykırıma arka çıkıyor. Bazı ülkelerin, BM Genel Kurulu’nda Filistin devletini tanıma ihtimali Washington ve Tel Aviv’de panik yarattı. İsrail, Gazze’yi ilhak planı için düğmeye bastı. Batı Şeria ilhakı için E1 yerleşim planını hayata geçirdi. Bununla paralel; ABD,
Mahmud Abbas’ın
vizesini iptal etti. Trump apar topar “Gazze toplantısı” yaptı. Bu toplantıdan sonra “
Riviera Planı’nın
” detayları medyaya sızdı.
Filistin’e bakış böyle ama Trump ve Netanyahu, kuzeye çıktıkça fikir ayrılığı yaşıyordu. Suriye ve İran konusunda anlaşamıyorlardı. Trump’ın, Netanyahu’ya “
Makul ol
” uyarısını hatırlayın. Ancak, İsrail
lobisi Washington’da
çok
güçlü.
Netanyahu’nun bir stratejisi var: Trump’la anlaşmazlıkları zamana yayıyor. Sonra lobi devreye giriyor. Alttan girip üstten çıkıyor,
ABD dış politikasını şekillendiriyorlar
. Önce Tel Aviv-Washington hattındaki İran makasını kapattılar. Trump’ı İran’ı vurmaya ikna ettiler. Şimdi de Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerine politika inşa eden ABD’yi kendi çizgilerine çekiyorlar. Daha önce farklı tonda konuşan
Büyükelçi Thomas Barrack’ın YPG ve federasyon konularında İsrail çizgisine yaklaşması
ibretliktir.
TÜRKİYE İÇİN DE DÜĞMEYE BASTILAR
İsrail, Washington’daki Türkiye algısını değiştirmek için de harekete geçti.
Trump
-
Erdoğan diyaloğunu
hedef almaya çalışıyorlar. Türkiye aleyhine kampanya başlatacaklarına dikkat çekmiştim (Gizli İsrailciler Ortaya Çıkacak, 26 Ağustos.) Çok geçmeden
Türkiye’ye ilk ateş yurtdışında firari
yaşayan
FETÖ’cü
lerden geldi. Türkiye’yi İran, DEAŞ, Hamas’la aynı kareye sokmaya çalışan FETÖ damgalı fabrikasyon metinler İsrail medyasında dolaşıma girdi.
Daha sonra Washington’dan farklı bir haber geldi.
Demokrat Partili Temsilciler Meclisi
üyeleri
Dan Goldman ve Josh Gottheimer,
yıllık Ulusal Savunma Yetki Yasasıyla ilgili bir değişiklik talebinde bulundu.
Türkiye’nin Hamas’la bağlarının incelenmesini
istedi. Bu girişim de İsrail-Yunan
ortaklığı damgası
taşır.
MOSSAD’IN NÜKLEER TAHMİNİ
Biz konumuza dönelim. Trump, 12 Gün Savaşı ateşkesle bittiğinde, İran’a saldırı hazırlığındaki İsrail uçaklarını yoldan döndürmüştü. Çünkü, Trump’a göre İran’ın nükleer kapasitesi sonsuza kadar ortadan kalkmıştı. Ancak İsrail farklı düşünüyor. Trump’ın bu açıklamasından kısa süre sonra,
kaynağı MOSSAD olduğu tahmin edilen bir haber
ABD medyasında dolaşıma girdi. Buna göre ABD ordusu, İran nükleer çalışmalarının sadece üç ay ertelenebildiğini söylüyordu. İsrail istihbaratı ise İran’a verilen zararın bu ikisinin arasında bir yerde,
yaklaşık bir yıllık ertelemeye sebep olduğunu düşünüyor.
Yani, ortada yarım kalmış bir iş var. İsrail, bu işi tamamlamak için harekete geçmek istiyor.
Zamana oynayarak Trump’ın fikrini değiştirme becerisini
daha önceki örneklerde görmüştük.
EYLÜL AYI SONUNA DİKKAT
Geçtiğimiz hafta konuyla ilgili önemli gelişmeler yaşandı. İran’la nükleer müzakereleri yürüten İngiltere, Fransa, Almanya (E3); 28 Ağustos’ta, BM’ye, İran’ın
nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini
bildirdi. İran 30 gün içinde taleplere (nükleer denetim, uranyum stokunun açıklanması vb.) yanıt vermezse 2016’da askıya alınan BM yaptırımları otomatik olarak yeniden başlayacak.
Bu gelişme tansiyonu yükseltti. Almanya, vatandaşlarına “İran’ı terk edin” dedi. İsrail, Yemen’de Husi Başbakanı öldürdü. İsrail eski Savunma Bakanı Gallant’tan “Yakında İran ile yeni ve nihai bir çatışmaya giriyoruz” açıklaması geldi.
Bu gelişmeler gösteriyor ki… İsrail, İran’a
verilen 30 günlük mühlet dolduğunda, (27 Eylül’de doluyor),
Tahran’ı yeniden hedef alabilir. Bu kez iş nükleer gerilimin ötesine geçebilir. İsrail,
The Jerusalem Post’un
, 18 Haziran’da yazdığı “çılgın fikirleri” uygulamak isteyebilir: Rejimin değiştirilmesi, İran’ın bölünmesi, azınlıklara “güvenlik garantisi” verilmesi.
Suriye’deki projeye ne kadar benziyor değil mi?
Bölgedeki tüm aktörler kendini “en kötüye” hazırlamalı.


