İsrail İran Savaşı: Yapay zekanın domino etkisi Düşünce Günlüğü Haberleri
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Dr. Emine Çelik / Uluslararası Güvenlik Uzmanı
İsrail ve İran’ın nükleer düzlemde görüşmelerinin devam ettiği süreçte, İsrail 13 Haziran’da İran’a yönelik hava saldırılarına başladı. Söz konusu saldırının ana odak noktası İsrail’in Dahiya doktrini kapsamında İran’ın kritik tesis ve alt yapıları başta olmak üzere üst düzey askeri yetkililerine gerçekleştirildiğini de söylemek mümkün. Öyle ki saldırının ilk gününde İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Hatam el-Anbiya Karargahı’nın komutanı Gülam Ali Reşid ile Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Amir Ali Hacızade olmak üzere kritik görevde olan birçok üst düzey asker, bürokrat ve bilim insanı hayatını kaybetti. Netanyahu hükümetinin İran’ın nükleer çalışmalarını ortadan kaldırmaya yönelik söylemlerinin aktif çatışma sahasında hayata geçirildiğini görmekle birlikte, İsrail’in mevcut uluslararası ilişkilerde yeni birçok krizin kapısını da araladığını söylemek mümkün. Özellikle yapay zekanın aktif olarak hem İran hem de İsrail tarafından kullanılmasıyla dezenformasyon alanında kitlelerin mobilizasyonun nasıl gerçekleştirildiğine dair önemli veriler bir kez daha açığa çıkmış oldu.
Yanlış bilgi ve dezenformasyon genel olarak devletler tarafından savaş / çatışma zamanlarında anlatıyı güçlendirmek ve/veya kontrol etmek adına bir silah olarak kullanıldığını biliyoruz. Savaşla ilgili anlatıları desteklemek adına birçok liderin yapay zeka tarafından üretilen görselleri yayınlaması ise dezenformasyonun artmasının önemli etkeni olarak gösterilebilir. Söz konusu paylaşımlar her ne kadar sosyal medya şirketleri tarafından yapay zeka ile üretilmiştir şeklinde işaretlense bile, birçok kullanıcı çoktan söz konusu görselleri paylaşarak dezenformasyonun etki alanını güçlendirmiştir.
DEEPFAKE VİDEOLAR YAYILDI
İran ve İsrail arasında uzun süreli devam eden jeopolitik gerilim (2023-günümüze kadar uzanan süreçte) hibrit savaş biçimlerine evirilmiş durumda. Bu savaş biçimlerinin temelinde ise dezenformasyon, özellikle de yapay zeka destekli bilgi operasyonlarının yer aldığını görüyoruz. Yapay zeka destekli sistemler tarafından üretilen görsellerin ise 12 günlük süreçte belirleyici bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Buradan hareketle de (2023’ten itibaren aktif şekilde) hem İsrail hem de İran’ın 12 günlük savaş boyunca yapay zeka tarafından üretilen deepfake (sahte görüntü elde etmek için kullanılan sistem) görselleri ve videoları sosyal medya platformlarında hızla yaymaya başladıklarını söyleyebiliriz. İran bağlamında analiz edildiğinde; özellikle sosyal medya üzerinden yapay zeka destekli sistemlerle yürüttüğü dezenformasyon kampanyalarında hem Arap dünyasını hem de Batı kamuoyunu hedef aldığı söylenebilir. Söz konusu hedeflemelerde ise İran destekli gruplar X, Facebook ve Instagram üzerinden bot hesaplarla İsrail karşıtlığında etiketler açarak bunları trend haline getirmeye çalışmıştır. Kullanılan bot hesapların ise gerçek zamanlı içerik üretmeleri için “yapay zeka metin üreticileri” (özellikle açık-kaynak modeller) kullanıldığına dair iddialar gündemde.
12 günlük savaş sürecinde ise İsrail’in İran’a düzenlediği saldırılarda İran destekli gruplar stabil diffusion veya deepfake yazılımlarıyla İsrail’e ait F35’in düşürüldüğü, sivil hedeflerin bilerek vurulduğuna dair yapay zeka ile oluşturulmuş video ve görselleri yayınlamıştır. İsrail’in ise düzenlediği saldırılarda dezenformasyonu daha çok savaşın meşruiyetini arttırmak, uluslararası desteği kazanmak, İran’ın nükleer tehdidini abartmak ve Hamas-İran bağlantısını güçlendirmek amacıyla kullandığını görüyoruz. Yapay zeka alanında ileri gelişmiş seviyesiyle İsrail, savaş boyunca “Alaka AI” ve “Zencity” gibi yapay zeka destekli platformları kullanarak sosyal medya eğilimlerini analiz etmiş ve analiz neticesine uygun içerikler üretmiştir. Ek olarak İsrail, Telegram kanallarında Farsça içerikler üreterek İran halkına ulaşmaya çalışmış, rejim karşıtı söylemleri desteklemek için deepfake lider konuşmaları, protesto görüntülerini servis ettiğini biliyoruz. Savaşın İran halkına değil rejime yönelik olduğuna dair yürütülen dezenformasyonun ise Netanyahu’nun sık sık çıktığı televizyon programlarında dile getirerek perçinlemeye çalıştığı da biliniyor. Son olarak ise İran destekli aktörlerin itibarsızlaştırılmasına yönelik manipüle edilmiş görseller hızla dolaşıma sokulmuş ve rejimin etkisizliği ortaya koyulmaya çalışılarak İran’ın hem içeriden hem de dışarıdan yıpratılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz.
DEZENFORMASYON MERKEZİ BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜ
İsrail ve İran’ın GBT tabanlı ya da open source LLM’ler ile çok dilli ve gerçekçi metin içerikleri üreterek savaş suçları, etnik temizlik gibi hassas konularda kendi kamuoyları ve uluslararası toplumu domine etmeye çalıştığı biliniyor. Ayrıca botnet ağları, otomatik gönderi zamanlayıcıları ve yapay zeka ile entegre edilmiş etiket stratejileriyle küresel gündemi de manipüle etmeye çalıştıklarını söyleyebiliriz. Buradan hareketle hem İsrail hem de İran gerçek olmayan birçok fotoğraf ve video yayınlandı. Gelinen noktada da tarafların sadece kinetik saldırılarla değil, aynı zamanda bilgi manipülasyonu yoluyla da üstlünük kurmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. 12 günlük savaş boyunca da dezenformasyonun artık “yardımcı” değil, “merkezi” bir savaş aracı olduğu kabulü söz konusu. Bu alandaki yapay zeka sistemleri ise yalnızca mesaj yaymak değil, algıyı yeniden inşa etmek üzerine stratejik olarak kullanılmakta. Tarafların ise dezenformasyonu jeopolitik bir araç, diplomatik bir koz ve psikolojik bir savaş unsuru olarak kullandığı açık…


