İsrail ve Netanyahu’nun küresel imajı Turgay Yerlikaya
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Bir önceki yazımda, İsrail ve Netanyahu’nun 7 Ekim sonrasına ilişkin Gazze ve Filistin politikasının toplumsal desteğine ilişkin bir analiz yapmıştım. Bu analizde, söz konusu politikalara yönelik, İsrail kamuoyunun ne düşündüğü nasıl tepki verdiği ve Netanyahu’nun bu tepkiyi nasıl kullandığını ele almıştım. Farklı yaklaşımlar olmasına rağmen İsrail halkının Gazze ve Filistin’in bütününe ilişkin demografik mühendislik politikalarını önemli ölçüde desteklediğine yönelik araştırmaların varlığı dikkat çekmiştim. Peki İsrail ve Netanyahu’nun soykırım politikası dünya halkları nezdinde nasıl bir karşılık bulmaktadır? 7 Ekim sonrasında İsrail devleti ve Netanyahu’nun imajı dünyada nasıl bir seyir izlemektedir?
OLUMSUZ SEYREDEN İMAJ
Bir önceki yazıda farklı bir bağlama ilişkin istifade ettiğim Pew Research Center’ın İsrail ve Netanyahu’nun küresel imajına ilişkin güncel çalışmaları, konunun detaylı analiz edilebilmesine büyük katkı sağlamaktadır. 24 ülkede yapılan araştırmaya göre, 24 ülkenin 20’sinde yetişkinlerin yaklaşık yarısı veya daha fazlası İsrail hakkında olumsuz görüşlere sahip. Muhtelif dönemlerde İsrail’in küresel imajını ölçmeye dönük araştırmalara imza atan merkezin bu konudaki karşılaştırmalı verileri, 7 Ekim sonrası politikaların, imajın negatif seyretmesinde büyük bir etki sahibi olduğunu göstermektedir. Örneğin Birleşik Krallık’ta, 2013’te yüzde 44’ü İsrail’e karşı olumsuz görüşe sahipken, 2025 yılında bu oran yüzde 61 olarak ölçülmüş.
Araştırmanın dikkat çekici bulgularından biri de gençler ve yaşlılar arasındaki algı farklılıklarıdır. Bazı ülkelerde, genç insanların İsrail’e karşı olumsuz düşüncelere sahip olma ihtimali yaşlı insanlardan daha yüksek. ABD, Avustralya, Kanada, Fransa, Polonya ve Güney Kore gibi ekonomik gelişmişlik endeksi açısından iyi konumda olan ülkelerde bariz biçimde gözlemlenen bu olgu, İsrail’e yönelik protestolarda da kendisini açık biçimde göstermektedir.
Araştırmanın ölçtü
ğü algılardan bir diğeri de
Netanyahu’nun
küresel imajı. Ankete katılan
ülkelerin kahir ekseriyetinde Netanyahu’ya
yönelik güven düşük. Kenya ve Nijerya dışında, araştırmaya konu olan diğer ülkelerdeki yetişkinlerin önemli bir bölümü Netanyahu’nun politikalarına güvenmiyor. Araştırmada 24 ülkeden birisi olan Türkiye’de, Netanyahu’ya güven konusunda oldukça negatif bir tablo olduğu ve diğer ülkelerle kıyaslandığında en büyük kaygı ve endişenin burada ölçümlendiği görülmektedir.
İsrail’in küresel imajını periyodik ölçümlerle takip edebileceğimiz bu tür araştırmalar şunu açık biçimde göstermektedir: Her ne kadar İsrail, 7 Ekim’i gerekçe göstererek soykırım politikalarını meşrulaştırmaya çalışsa da dünya halkları böyle düşünmemektedir. Araştırmaların da bulguladığı gibi, İsrail ve Netanyahu’nun küresel imajı 7 Ekim sonrasında negatif bir seyir takip etmiş ve dünya halkları İsrail’ yönelik olumsuz düşüncelere sahip olmuştur. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın hemen her yerinde halkların icra ettiği İsrail karşıtı protestolar bu algıyı tahkim eden somut bir gösterge aslında.
ALGI VE POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ
Peki bu tür araştırmalar 7 Ekim sonrası oluşan soykırımı durdurmada etkili olabilir mi? Hiç kuşkusuz siyasi maliyeti olabilecek konularda hükümetlerin karar alma davranışlarında kısmi ya da yerine göre önemli değişimler söz konusu olabilir. Bu nedenle protestoların arttığı ülkelerdeki hükümetlerin İsrail ve Netanyahu’ya ilişkin tavırları zaman içerisinde de değişim gösterebilmektedir. Mutlak bir değişimden bahsedemez isek de son dönemde birçok Avrupalı devletin bu konudaki tavırları İsrail aleyhine kararların alınabildiğini göstermekedir.
Bir devlet olarak var olduğu günden bu yana lobiler aracılığıyla küresel bir markalama stratejisi izleyen İsrail’in 7 Ekim sonrasındaki marka algısı kendileri
açısından
tatmin edici sonuçlar üretmemektedir.
Onlarca küresel medya platformuna etki edebilen, sinema sektörü üzerinden markalama stratejisini yöneten İsrail’in bugünkü konumu, soykırımla eşitlenen bir devlet algısına evrilmiştir. Binlerce çocuğu dünyanın önünde katleden İsrail’in küresel düzlemde bir soykırımcı devlet olarak görülmesi, kendileri ile ilgili bu yönde alınan hukuki kararların meşruiyetini tahkim ettiği gibi soykırımcı devlet algısının da yerleşmesine hizmet edecektir.


