İstanbul’u görmeye Antalya’ya gelin Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul/Görmedim gezmediğim, sevmediğim, hiçbir yer/Ömrüm oldukça, gönül tahtıma kurul/Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer”
Yahya Kemal’in dizelerinde ölümsüzleşen İstanbul, yüzyıllardır şairlerin sözüne, ressamların fırçasına, musikişinasların nağmesine ilham oldu. Her bakışta yeniden doğan, her dönemde başka bir yüzünü gösteren bu şehir, kimi zaman Boğaz’ın sularında, kimi zaman Tarihi Yarımada’nın ufkunda, kimi zaman da Adalar’ın dinginliğinde resmedildi.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “İstanbul deyince aklıma martı gelir/Yarımada gelir/Serin bir yel eser Boğaz’dan” dizelerinde olduğu gibi, bu şehir hem göze hem gönle dokunan bir güzellik taşır. Ressamların tuvallerinde beliren İstanbul, sadece bir manzara değil ruhuyla, havasıyla, insanıyla bütün bir yaşamın resmidir.
Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan derlenen ve küratörlüğünü sanat tarihçisi, yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun üstlendiği “İstanbul’un Resmi” sergisi de tam da bu mirası hatırlatıyor. 20. yüzyıl ortalarına tarihlenen yaklaşık 300 İstanbul peyzajının bir araya getirildiği sergi, geçtiğimiz gün Antalya Kültür Sanat’ta (AKS) sanatseverlerle buluştu ve 19 Ekim’e kadar ziyaretçilerini ağırlayacak. Sergi, Tarihi Yarımada’dan başlayarak Boğaz kıyıları, Üsküdar, Kızkulesi, Haydarpaşa ve Adalar’a uzanan bir rota eşliğinde ziyaretçileri ressamların gözünden İstanbul’u keşfe davet ediyor. Sergi ayrıca daha önce Cumhuriyetimizin 100. yılına bir armağan olarak 29 Ekim 2023’te kapılarını açan Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin ilk süreli sergisi.
Tarihi Yarımada’dan Adalar’a
Prof. Dr. Gül İrepoğlu, İstanbul’un ruhunu yansıtan resimlerin önemine dikkat çekerek, “Türkiye İş Bankası koleksiyonunda bu niteliğe sahip çok sayıda eser bulunuyor. Eserler, İstanbul’un ruhunu ve karakterini yansıtıyor” diyor. Eserlerin İstanbul atmosferini ve İstanbul ruhunu başarıyla ortaya koyduğunu vurgulayan İrepoğlu, özellikle Hikmet Onat ve Şeref Akdik’in eserlerine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Müthiş bir İstanbul ressamı olan Hikmet Onat ve Şeref Akdik’in eserleri bu bağlamda ön plana çıkıyor. Özellikle Şeref Akdik’in 1960 tarihli salacak balkonundan tarihi yarımada tablosu, Salacak’taki balkon, çiçekler, paspas ve bebek arabasıyla o dönemin ruhunu veriyor. Karşımızda Topkapı Sarayı, Ayasofya, Beyazıt Kulesi ve Süleymaniye yer alıyor. İstanbul’un bütününü kucaklayan bir perspektif sunuyor ve sergi kitabının kapağı olarak seçildi. Bu eser, İstanbul resmi olarak tanımlanabilecek tabloların başında geliyor.”
İstanbul’u tuvallerde yaşatan bir yolculuk
İrepoğlu, bazı ressamların İstanbul’u adım adım gezerek büyük bir sevgi ve titizlikle resmettiğini belirterek, “Hikmet Onat gibi sanatçılar şehri tutkuyla tuvallerine aktarmışlar. İbrahim Safi’nin tabloları, Haliç’in ruhunu ve kendi dönemindeki atmosferi yansıtıyor. Diyarbakırlı Tahsin’in İstanbul Limanı eseri, gemileri gibi detaylarıyla İstanbul’u anlatıyor. Zeki Faik İzer kıvrak fırçası ve renkleriyle İstanbul’un kendisini anlatıyor, Cihangir’in sivri yapıları ve çevresi ressamın gözünden izleyiciye geçiyor. Cevat Dereli, Sarayburnu’nu tamamen kendine özgü biçimde resmediyor. Selahattin Teoman ve Cevat Erkul’un Rumeli Hisarı eserleri de dönemlerini belgeler nitelikte. İstanbul’un çiçekleri bölümünde ise İbrahim Çallı’nın gülleri, laleleri, erguvan dalları, İbrahim Safi’nin mor salkımları yer alıyor. Bu eserler, İstanbul’un doğayla iç içe kimliğini ve şehrin estetik ruhunu tuvale yansıtıyor. Bu sergide izleyici, İstanbul’u görsel betimlemelerle adeta yaşıyor. İstanbul’u tuvallerde yaşatan bir yolculuk” sözleriyle dile getiriyor.

Her eser belge
Prof. Dr. Gül İrepoğlu, sergide yer alan 20. yüzyıl ortalarına tarihlenen yaklaşık 300 peyzaj eserinin yalnızca sanatsal değer taşımakla kalmadığını, resimlerin belgesel niteliğe sahip olduğunu söylüyor. İrepoğlu, “Çünkü o dönemin görünümlerini, İstanbul’unu, şehri, insanlarını ve yaşantılarını büyük bir içtenlikle ve doğrulukla yansıtıyorlar” ifadelerini kullanıyor. İrepoğlu, ayrıca sergideki eserlerden ilham alarak bir kitap yazdığını da dile getiriyor. İrepoğlu, “Resimlerin bana anlattığı hikâyeleri yazıyorum ve bu çalışmaları bir kitap hâline getiriyorum. Büyükada’daki masamda sabah 7’den itibaren çalışıyorum. Artık hangi saatte kalktığım belli olmuyor” diyor.
Denizle iç içe bir şehir
İrepoğlu, farklı dönemlerden eserlerin bir araya geldiğini belirterek, “İstanbul'u sevmenin tuvalde yansıması aslında bu sergi. İstanbul ne olursa olsun, her zaman güzeldir. Bunun en başta gelen nedeni, şehrin denizle iç içe bir yapıya sahip olmasıdır. İstanbul her şartta ve her dönemde güzel, ferahlatıcı, mutluluk verici ve yaşam sevinci uyandıran bir şiirsel şehir olarak karşımıza çıkıyor” sözleriyle anlatıyor. Eserlerde özellikle Boğaziçi, camiler ve konaklar gibi yapılar öne çıkıyor. İrepoğlu, “Bana göre İstanbul’un resimlerdeki yansıması daha çok denizsel kimliğidir” ifadelerini kullanıyor.

Çizginin usta ismi de Antalya’da
Türkiye’nin önde gelen karikatüristlerinden Latif Demirci için hazırlanan retrospektif “Yazan-Çizen Latif Demirci” sergisi de İş Sanat tarafından 2024 yılında hem İstanbul’da hem de Ankara’da sanatseverlerle buluşturuldu. Küratörlüğünü sanatçının kızı Yasemin Demirci ile gazeteci İhsan Yılmaz’ın üstlendiği sergi Kibele Sanat Galerisi ve Ankara Sanat Galerisi’nde 36 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı. Demirci’nin yarım asırlık sanat yolculuğunu ele alan bu sergiden özel bir seçki, 19 Ekim’e dek pazartesi hariç her gün Antalya Kültür Sanat’ın ikinci katında görülebilir.


