İtirafları Kamala Harris’i kurtarıyor mu? Abdullah Muradoğlu
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
ABD eski Başkan Yardımcısı
Kamala Harris
2024 seçimlerinde Demokratlar’ın kaybetmesinin faturasını
Joe Biden
’a çıkarıyor. ABD Başkanı Biden ikinci dönem için aday olmuş ise de daha sonra yarıştan çekilmişti. Biden’ın yerineyse Başkan Yardımcısı Harris Başkan adayı olmuştu.
Biden-Harris Yönetimi’nin İsrail’in Gazze’de soykırım yapmasına rağmen silah sevkiyatını ısrarla devam ettirmesi Demokratlar’a Beyaz Saray’ı, Temsilciler Meclisi’ni ve Senato’yu kaybettirdi. Seçimlerden sonra yapılan yapılan anketlerde İsrail’e kayıtsız-şartsız desteğin Demokratlar’ın kaybetmesinde önemli rol oynadığı ortaya çıkmıştı. Buna rağmen Demokrat Parti’nin İsrail yanlısı ana akım liderliği bu gerçeği kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalıştı.
Seçim öncesi anketlerinde de İsrail’e koşulsuz desteğin salıncak eyaletlerde Demokratlar’a oy kaybettireceği belli olmuştu. Yanı sıra genç demokratlar, Arap-Amerikalılar Biden-Harris Yönetimi’nin İsrail’e silah sevkiyatını durdurmayı taahhüt etmesi için kitlesel kampanyalar yapmıştılar. Ne Joe Biden, ne de Harris bu taahhüdü vermedi. Hatta Harris, tabandan gelen bu tepkileri ve protestoları küçümseyen, dikkate almayan, umursamayan bir tutum izledi.
Harris ve ekibi, İsrail’e koşulsuz desteğin yol açacağı kayıpların telafi edileceğine inanıyordu. Aslında Demokrat Parti’nin yerleşik liderliği kaybetmeyi göze almıştı. İşaretler son derece gözler önündeydi. Seçim kaybetmek pahasına da olsa İsrail’e destekten vazgeçmeyeceklerdi.
Sağ’da, Cumhuriyetçi Parti’de de durum farklı değil. “
Amerikan- İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC)
her iki partinin iplerini elinde tutuyor. AIPAC kaynaklı bağışların aslan payı iki partinin liderlik takımlarına ve ABD Kongresi’ndeki en etkili komitelerin üyelerine gidiyor.
Her neyse, Kamala Harris, kampanya dönemini anlatan “
107 Gün
” başlıklı bir kitap kaleme almış. Raflara gelmeden evvel, ABD medyasında Harris’in kitabından çeşitli alıntılar yer aldı. Bu alıntılara göre Kamala Harris, Biden’ın Netanyahu’ya Gazze’de ne istiyorsa yapması için açık çek verdiğine dair bir algının seçimlerin kaybedilmesinde rol oynadığını itiraf ediyordu.
Harris’in Biden ile aynı görüşte olmadığını savunarak sorumluluktan kaçmaya çalıştığı gözden kaçmıyor tabii. Harris’in kitabında Biden’la ilgili en çarpıcı anekdotlardan birisiyse şöyleydi:
“Ukrayna'dakilerin acılarına karşı gösterdiği empatinin aynısını Gazze'deki masum sivillere de göstermesi konusunda Joe'ya yalvardım ama bunu yapamadı. Tutkuyla 'Ben siyonistim' diyebiliyordu ancak masum Filistinliler hakkındaki sözleri yetersiz ve zoraki olarak algılandı"
Aslında Harris’in bu sözleri her iki partideki İsrail yanlısı siyasetçilerin ruh hallerinin bir özetiydi. İki partili şahinler Filistinli sivillerin acılarına kör ve sağırlar. Rusya’ya yaptırım üstüne yaptırım getiren şahinler, Gazze’yi küle çeviren İsrail’in eleştirilmesine bile tahammül edemiyorlar. Bu şahinler on binlerce çocuğun katilini kendi Meclisleri’nde ayakta alkışladılar.
Harris, geçtiğimiz Çarşamba günü New York’ta kitabıyla ilgili bir etkinlikte protesto edildi. Harris,
“Filistinlilerin kanı senin ellerinde"
diye bağıran bir protestocuya,
"Şu anda başkan değilim, yapabileceğim bir şey yok"
cevabını veriyordu. Kendisini savunmaya çalışan Harris,
"Yönetimimizdeki kişiler, Oval Ofis'teki o kapalı odalarda benim ne düşündüğümü size anlatabilirler. Ben başkan değildim. Kararı ben veremedim. Ama tutumumu açıkça ortaya koydum”
diye konuşuyordu. Oysa o dönemde Harris’in ofisinden yapılan açıklamalarda Harris ile Biden arasında hiçbir zaman görüş ayrılığı yaşanmadığı bilhassa vurgulanmış idi.
Harris Gazze'deki açlığı dile getiren ABD yönetiminin en üst düzeyindeki ilk kişi olduğunu belirterek, "
Bunu yaptığım için yönetimden çok eleştiri aldım
” diyordu. Harris’in kapalı kapılar ardında kime, ne söylediğinin bir önemi yok. Biden’ın da kapalı kapılar ardında Netanyahu hakkında çok ağır ifadeler kullandığına dair söylentiler çıkmıştı. Ancak Biden kamuoyu önünde Netanyahu’yu suçlayan bir cümle sarf etmemek konusunda maharetliydi.
“
Beyaz Saray
”da ve “
ABD Kongresi
”nde oturanlar İsrail’in soykırım yaptığını çok iyi biliyorlar. Amerikan halkının bunu bildiğini de biliyorlar. Bunu bildikleri halde bilmezlikten geliyorlar. Netanyahu ve avanesi de bunları biliyor, ancak zerre miskal umursamıyor. Zira Netanyahu “
AIPAC marifetiyle
” siyasetçileri hangi yönde, nasıl hareket ettirebileceğini çok iyi biliyor.


