Memur sendikaları aynı işin farklı ücretlerle yapılmasından rahatsız Ahmet Ünlü
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Daha önceki yazılarımızda aynı işi farklı statülerde farklı maaşlarla yapan personel ve yaşanan sorunları gündeme getirmiş ve ortaya çıkardığı sorunları açıklamıştım. 8. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde bu çarpıklık yüksek sesle gündeme geldi.
Aynı işi sınavla giren memur 51 bin TL’ye sınavsız giren işçi ise 70 bin TL’ye yapıyor
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın sosyal medya hesabından bizim yıllardır gündeme getirdiğimiz statüler arasındaki ücret çarpıklığını farklı bir şekilde gündeme getirdi. Yalçın: “İki tane güvenlik personeli biri işçi biri memur. İşçi olan sınavsız girdi 70.000 TL alacak. Memur olan sınavla girdi 51.000 TL alacak. Bu fark kapatılmalı.” ifadelerini kullanmıştı.
Biz de bunu sosyal medyada paylaştık. Gelen yorumlara bakıldığında bu durumun ciddi bir rahatsızlık oluşturduğu görülüyor. Paylaşımda en dikkat çeken husus ise sınavsız işe girenlerin sınavla işe girenlerden daha fazla ücret aldığıdır. Önce sorunu analiz edelim ki sağlıklı çözüme ulaşabilelim. Taşeron işçilerin sınavsız alındığı ve bir süre sonra da kanunla kadroya geçirildiği hepimizin malumu. Bunu bir kenara koyalım.
Bir de kamuya alınan bir grup işçi için KPSS veya yazılı sınav söz konusu değildir. Bunlar noter kurası ve sonrasında da yapılan sözlü sınavla işçi kadrosuna alınmaktadır. Bunda işe alınanların hiçbir kusurunun olmadığını düşünüyorum. Çünkü kamu sınav ilanı açmış ve girmek isteyenlerden şartları taşıyanlar müracaat ederek işe girmişler.
Sorun ise Yalçın’ın ifade ettiği üzere aynı işin farklı ücretlere yaptırılmasındandır. Yine birisi fazla çalışma yaptığında ücretinin % 50 fazlasını alırken diğeri ise artırımlı olarak en fazla kısıtlı bir sürede 64 TL alıyor. Bu durum ise ister istemez çalışma barışını bozuyor. Bu durumu farklı mecralara çekmenin gereği olmadığını düşünüyorum. Öncelikle bu durumun sorun olduğunun farkına varılması ve çözüm üretilmesi gerekiyor.
Aynı işi üç farklı statüdeki personele yaptırmanın sebepleri
Aynı işin kamuda üç farklı statüdeki personele yaptırılmasının temelinde kamu personel istihdam stratejisi olmaması yatmaktadır. Yoksa kamudaki aynı iş memur, sözleşmeli ve işçilere niçin yaptırılsın ki.
Kamuda istihdam edilen memur, işçi, geçici işçi ve her çeşit sözleşmeli personelin istihdam süreçlerinin nasıl olması gerektiği, sınav süreçleri, mülakat olup olmayacağı ya da yönteminin şeffaflığı, bunların yetiştirilmesinde nasıl bir yöntem izleneceği, yurtdışında eğitim politikasının nasıl olması gerektiği, engelli istihdamında nasıl bir yöntem izleneceği, öğretmen istihdamında izlenen yöntemin yeterli olup olmadığı, kariyer mesleklerdeki istihdam politikasının nasıl olacağı gibi birçok konu kamu personel istihdam stratejisinde yer alacaktır.
Ayrıca stratejide işçi, memur ve sözleşmeli personel ayrımının yapılması ve görev tanımlarının belirlenmesi gerekiyor. Memur tanımının dahi tam olarak yapılamadığı bir uygulama içerisinde çırpınıp duruluyor. Özellikle hizmetli personelin dahi memur olarak kabul edildiğini ve yaptığı işler dikkate alındığında bunların da 12 hizmet sınıfı içerisinde yer alması memur tanımı üzerinde düşünülmesini gerektiriyor. Kaldı ki bir dönem bu işlerin hizmet alımı yöntemiyle temizlik firmalarında çalışan personele yaptırıldığı bilinen bir gerçektir.
Kamu kesiminde bu noktalarda ciddi bir karar verilmesi gerekmektedir. Uygulamaya baktığınızda yapılan birçok işin bazen memurlara bazen işçilere bazen de sözleşmeli personele yaptırıldığını görüyoruz. Yine bir tarafta sözleşmeli öğretmen istihdam edilirken diğer tarafta kadrolu öğretmen istihdam edilmektedir. Ayrıca kurumların temizlik vb. işleri hem memurlara, hem işçilere hem de sözleşmeli personele yaptırılmaktadır. Böyle olunca da işler çıkmaza girmekte ve çalışma barışı bozulmaktadır.
Nereye bakılırsa bakılsın ciddi bir politikasızlık göze çarpmaktadır. Özelikle mahalli idarelerdeki politikasızlık Sayıştay raporlarında kendini açıkça göstermektedir. Bu nedenle sınavsız personel alımından tutun da kişiye göre ilana çıkıldığı bir ortamda rasyonel bir politika olduğunu izah etmek mümkün değildir.
Gelinen noktada günü kurtarmaya yönelik zikzaklarla dolu yapboza dönüşen düzenlemeler ile kamuda farklı farklı uygulamaların ortaya çıkması sıradanlaşmaya başlamıştır. Halbuki bilimsel esaslarla hazırlanacak ve kamu kurumlarının uymak zorunda olduğu genel çerçeve çizilmesi gerekmez miydi?
Ayrıca kamu kurumlarının belirli bölgelerde personel istihdamında yaşadığı sorunlar beraberinde bir arayışı getirmiştir. İşi kolaydan çözmek için çakılı sözleşmeli personel pozisyonu oluşturmak ilk akla gelen pratik bir çözümdü. Ancak ilerleyen zaman diliminde bu yöntemin birçok sorunu ve dramı beraberinde getirdiği görüldü.
Bu çerçeveden bakıldığında eşit işe eşit ücret hem kamuda hem de özel sektörde her zaman arzulanan bir uygulama olmuştur. Hal böyle iken aynı işi yapıp da hem farklı ücret hem de farklı çalışma şartlarına sahip personeli görünce eşit işe eşit ücreti nasıl sağlayacağımızı düşünmeden edemiyoruz. Hatta aynı teşkilatta görülen bu tür ayrımlar çalışma barışını da zedeler hale gelmiştir. Demek ki ayaküstü ve günü kurtarmaya yönelik çözümler başka sorunlara yol açıyormuş.
Aynı görev üç farklı statüdeki personele üç farklı maaşla yaptırılıyor
Sonuç olarak yapılan ayaküstü veya günü kurtarmaya yönelik düzenlemeler her kesimde ciddi bir rahatsızlık oluşturmuş ve konu toplu sözleşme görüşmelerine yansımıştır.
Önce kamuda temizlik vb. işleri YHS personeli ve kadroya geçirilen taşeron işçiler yapmaya başladı. Taşeron işçi sayısı emeklilik vb. nedenle azalınca bu işler için kadrolu işçi istihdam edilmeye başlandı ve bunların alımları mevzuat gereği KPSS şartı aranmadan sadece sözlü ile yapılır hale geldi.
Sonra bir baktık ki bu işler için sözleşmeli personel istihdam edilmeye başlandı. Ama bunlar için KPSS puan üstünlüğü vardı ve sözlü sınav da yoktu. Halen bir kurum aynı işler için KPSS sınavı olmadan sadece sözlü ile işçi alırken başka bir kurum ise KPSS puan üstünlüğüne göre sözlü sınav olmadan sözleşmeli personel almaktadır. Anlayacağınız işler karışıyor.
Sonuç olarak ortaya aynı iş, memur, işçi ve sözleşmeli personele farklı ücretlere yaptırılmaya başlandı ve kurumlardaki çalışma barışı bozuldu. Ayrıca bir tarafta işçi sendikaları diğer tarafta ise memur sendikaları. Anlayacağınız özel gayret sarf edilseydi işler ancak bu kadar karıştırılabilirdi. En acısı ise bu durumun kanıksanmış olmasıdır.


