NEBİ MİŞ Tartışmalara netlik kazandıran açıklamalar

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Macaristan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarda, kamuoyunda tartışılan konulara netlik kazandıran ve altı çizilmesi gereken mesajlar vardı.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın üç üyesinin Kıbrıs Rum Yönetimi ile diplomatik ilişki tesis etmesi doğal olarak bir hayal kırıklığı oluşturmuştu. Türkiye, bu meseleyi "aile içi bir konu" olarak görüp tansiyonu yükseltecek açıklamalardan kaçındı. Türk Devletleri Teşkilatı'ndan KKTC ile ilişkilerde daha somut adımlar beklediğini muhataplarına iletti.
AB üyesi olan Macaristan'da yapılan gayri resmi zirveye KKTC'nın çağrılmaması büyük sorun olarak görülmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "aile fotoğrafında eksiklik" vurgusu ile bu hassasiyeti diplomatik dille gündeme taşıdı. Bildiriye Türkiye'nin isteğiyle, KKTC'ye güçlü destek veren ifadelerin eklendi. Bu güçlü destek ifadelerini yakın gelecekte atılacak bazı adımların işareti olarak yorumlamak gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilere verdiği mülakatta yine bu konuda altını özellikle çizdiği bir husus vardı. O da zirve bildir-i sinde de yer bulan, Türk devletleri arasındaki birliğe zarar vermeyi amaçlayan her türlü girişimin engellenmesinin öneminin teyit edilmesiydi. Bu ifade, GKRY ile temas kuran bazı üye devletlerin tavırlarının ardından, Türk dünyasının geleceğine yönelik olarak Batıda başlatılan tartışmalara kararlı bir cevap olarak okunabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorulara verdiği cevapta "terörsüz Türkiye" hedefine yönelik kapsamlı bir perspektif vardı. Kamuoyunda merak edilen bazı konulara da bir kez daha açıklık getirdi
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın çalışmalarının diğer kurumlarla işbirliği içinde ve "kontrollü bir şekilde devam ettiğini" vurgulaması önemliydi. Başbakanlığından itibaren meseleye "çözüm perspektifi" ile yaklaşmasına rağmen, çözümü istemeyen taraflar söz konusu girişimleri sabote etmişti. Kullandığı ifadelerin satır aralarına bakıldığında, geçmişten farklı olarak, bu yeni sürecin başarılı olma ihtimali yüksek olduğunu anlamak mümkün.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreç ve sonrasında DEM Parti'nin konumuna ilişkin söyledikleri de dikkat çekiydi. DEM Parti'nin silah vesayetinden kurtuldukça siyaseti daha güçlü bir şekilde sürdürebileceğini, bu dönüşümün hem kendi tabanı hem de Türkiye için hayırlı sonuçlar doğuracağını vurguladı. Ayrıca bu değişimin DEM Parti'ye siyasi anlamda bir avantaj da sağlayabileceğini ifade etti.
Türkiye'de hemen hemen tüm partiler 1982 darbe anayasanın değişmesi gerektiğini söylüyor. Bugünün muhalefet partileri bir önceki seçim döneminde parlamenter sisteme dönüş bağlamında anayasanın değişmesi vaadinde bulunsalar da seçimden sonra bu vaatlerinde kararlı olmadıkları anlaşıldı.
Cumhur İttifakı bu meseleyi ne zaman gündeme getirse anayasanın ilk dört maddesini hatırlatarak topu taca atıyorlar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yeniden seçilmek için bu değişikliği istediğini iddialarına ekliyorlar. Özellikle terörsüz Türkiye hedefinin yeniden başlatılmasıyla gündem buraya hapsedilmek isteniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa tartışmaları bağlamında özellikle ilk dört maddeye yönelik hassasiyetini bir kez daha dile getirdi. "diğer partiler de bu konuda mutabıksa süratle heyetlerimizi kurabiliriz" dedi. Ayrıca, yeni anayasa talebinin kendi siyasi geleceğiyle ilgili olmadığını, bu girişimi ülkenin geleceği adına gerçekleştirmek istediğini net ifadelerle ortaya koydu.
Bir siyasi parti, siyaset üretemediğinde ve toplumun önüne takip edilebilir bir politika önerisi koyamadığında oluşan siyaset açığını polemikle kapatmaya çalışır. Türkiye siyasetinde sürekli erken seçim tartışması yapmak bu nevidendir. CHP, demokrasiye geçilmesinden bu yana sürekli erken seçim ister. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçakta bu konuda sorulan bir soruya da, çok geniş bir izahat yaptıktan sonra, "Türkiye'yi böyle bir badirenin içerisine sokmayız, buna gerek yok" vurgusu önemliydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başka bir çok konuda da önemeli mesajları vardı.
Benim altılı çizmek istediklerim bunlar...