O fotoğrafın perde arkasında yaşananlar Yahya Bostan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
BM’de sonuçlarını merak ettiğim üç toplantı vardı. Bir.
ABD Başkanı Trump’ın “en önemli görüşmem”
dediği, aralarında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
da olduğu Müslüman liderlerle Gazze zirvesi. İki.
Erdoğan-Trump görüşmesi.
Üç. Daha önce 25 Eylül’de yapılacağı açıklanan, daha sonra 29 Eylül’e kaldığı söylenen,
Suriye-İsrail sınır güvenliği görüşmelerinin yapılacağı
ABD himayesindeki zirve.
Bu üç önemli zirve bölgemizin geleceği ile ilgili bir çok başlığın (Gazze, Suriye, SDG, İsrail’in yayılmacılığı, yeni güvenlik mimarisi vb.) pozitif ya da negatif yön değiştirmesine yol açacaktı. Bu yazı kaleme alınırken Erdoğan-Trump görüşmesi henüz başlamamıştı. Bu yüzden ilk toplantıya odaklanacağım.
MASANIN BAŞINDA OTURMAK
Toplantı gündeme damgasını
yayınlanan fotoğrafla
vurdu: U masa. İki yanında katılımcı ülke temsilcileri. Masanın başında
Cumhurbaşkanı Erdoğan
ve
ABD Başkanı Trump
. Fotoğraf yayınlanınca haklı olarak ABD Başkanı’nın Avrupalı liderleri karşısına ip gibi dizdiği o görüntüyle kıyaslama yapıldı. Trump, Rusya nedeniyle kendisine “muhtaç” olan Avrupalı liderleri küçümsüyor. Bu toplantıya katılan Müslüman liderlerin ise
yeni bölgesel mimaride önemli aktörler
olarak öne çıkacağını düşünüyor. U düzeni de muhtemelen bu yüzden tercih edildi.
Elbette, Avrupalı liderler örneğinden yola çıkarak buna göre önlem alan,
oturma düzenini baştan konuşan ülkelerin varlığı
da bu formatın oluşmasında etkili olmuştur. Cevapsız kalan tek soru şudur: Ortak bildiride
Trump ve Katar Emiri Sani eşbaşkan
olarak vurgulanıyor. Ancak masanın başında
Cumhurbaşkanı Erdoğan
oturuyor. Neden? Bu da
Türkiye’nin özgül ağırlığı
ile ilgili olmalı.
GAZZE PLANLARI MÜCADELE EDİYOR
Gazze meselesinde tartışılan üç başlık var: Hamas ne olacak? Yeniden inşa sürecinde Gazzeliler ne olacak? Gazze’nin geleceği ne olacak? Ya da iki devletli çözüme ulaşılacak mı?
Toplantının içeriğine ilişkin açık kaynak bilgiler sınırlı:
Trump’ın, Batı Şeria’da ilhak olmayacağı sözünü verdiği
; liderlere
“savaşın nasıl sona ereceğine dair planlarını içeren” bir rapor
sunduğu yazıldı. Elde bir de zirve sonrasında açıklanan ortak bildiri var.
Mevcut durumda Gazze meselesinin nasıl çözüleceğine, Filistin’in ne olacağına ilişkin
farklı planlar mücadele ediyor
. Bu planlar ya örtüştürülecek ya da çatışmalar sürecek. Şu anda o noktada olduğumuzu düşünüyorum.
RIVERIA PLANI REVİZE Mİ EDİLDİ?
Açık kaynaklarda
Trump’ın sunduğu plan için çerçeve şöyle çiziliyor: Ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması, Hamas’ın Gazze’den çıkması, İsrail ordusunun çekilmesi, teknokratların Gazze’yi yönetmesi, toplantıya katılan ülkelerin güvenliği sağlaması, Gazze’nin özerk entite olarak kalması, Körfez sermayesiyle yeniden inşası. Bilgiler doğruysa,
bu planda Hamas ya da Filistin devleti yok
. Ama
Riviera Planı’ndan bir fark var
. Anlaşılan Trump yeni planda İsrail’in Gazze’den çekilmesini öneriyor. ABD konuyu henüz İsrail’le konuşmadı. İsrail’in planı farklı. Tel Aviv, işgal ve ilhak istiyor. Tel Aviv’in Trump’ı ikna kapasitesi yüksek.
Geçtiğimiz ay New York’ta yayımlanan ve BM Genel Kurulu’nda 142 oyla kabul edilen
bir diğer plan iki devletli çözümü savunuyor.
S. Arabistan ve Fransa’nın girişimiyle oluşan metinde de Hamas yok (Türkiye, bu maddeye şerh koydu.) Ancak bölgesel krizin Gazze’nin Filistin Yönetimi’ne girmesi ve Filistin’in bir devlet olarak tanınmasıyla çözüleceği vurgulanıyor.
PERDE ARKASINDA NELER KONUŞULUYOR?
Gelinen son süreçle ilgili izlenimlerimi şöyle aktarabilirim: Bir. Planlar masada örtüşmedi. İki. Zirve bir başlangıç, devam toplantılar bakanlar düzeyinde sürecek. Üç. ABD, Gazze’nin yeniden inşasında Körfez’in elini taşın altına koymasını istiyor. Dört. İngiltere, Fransa, S. Arabistan ve Mısır’ın Gazze’nin geleceğine bakışı şu: Mahmud Abbas Gazze’nin yönetimini alsın (ABD, Abbas’ı kabul etmiyor). Hamas tüm unsurlarıyla Gazze’den çıksın. Filistin’de Reform yapılsın ve teknokratlar hükümeti kurulsun, Filistin tanınsın.. (Türkiye “Hamas Filistin’e entegre olsun” diyerek şerh koyuyor). Beş. ABD dahil tüm ülkelerin anlaşabilecekleri husus şu: İnşa için herkes finansal destek sağlasın, uluslararası güç oluşturulsun, bunlar sınırları korusun (Garantörlük sistemi). Altı. Peki, Gazze’nin inşası sırasında Filistinliler ne olacak? İsrail’le Gazzelilerin durumunu ele aldığı daha önce basına yansıyan
Endonezya Cumhurbaşkanı’nın
BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasını “Şalom” diyerek bitirmesi gösteriyor ki… Bazı ülkeler
“Geçici ve dönüş garantili”
formüle sıcak bakıyor.
Özet… Filistin’in geleceği ile ilgili farklı planların mücadelesini izliyoruz. Bölgedeki gerilimin
iki devletli çözümle yumuşayacağı gerçeği
ise kalıp gibi ortada duruyor.


