Öyle bir zaman olur ki… Ali Saydam
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
“Hayali cihan değer” dedikleri olay gerçekleşmek üzere mi?.. Hele de bizim kuşak için hayata geçmesi ne kadar zordu…
41
yıl olmuş… 1984 Eruh olaylarında
PKK
ilk kez bayrak çekmişti…
Türkiye Cumhuriyeti
devleti terörle bu boyutta ilk defa tanışmıştı…
Silahlı Kuvvetler
’in 41 yıl içinde tüm yapısı değişti… Hem yatırımları hem AR-GE düzeni hem de stratejileri “Bir musibet bin nasihatten evladır” misali, kökten yenilendi…
İHA
ve
SİHA
’lar bölgenin ve dünyada mücadele eden pek çok ulusun kaderine başka bir yön verdi…
Bölgeye insani, sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan büyük hasar veren iç savaş kışkırtıcılarının hüsrana uğramaları bir hayli zaman aldı… Şunun şurasında birkaç senedir rahat nefes almaya başlamıştık…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
demiş ki: “Bütün engelleri aştık, PKK bugün yarın silah bırakacak, örgüt feshedilecek. Ardından hepimiz için yeni bir dönem başlayacak.”
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan
da benzer bir açıklamada bulunmuş…
Ancak, müphemiyet bu satırların yazıldığı saatlerde dahi devam ediyordu. Nasıl, nerede, ne zaman ve sonrasında ilişkin bilgiler ortaya net bir şekilde henüz konulamamıştı…
Ancak önemli değil… Hayali bile 41 yılın mutsuzluğunu yaşayan kuşakların ümitlenmesine yetti…
“Japon deprem uzmanı” dedin mi, gerisi kolay
“İstanbul Mimarlık Zirvesi 2025”
Archify Mimarlık Platformu
tarafından İstinye Üniversitesi’nde düzenlenmiş. Etkinliğin konuşmacıları arasında
Yoshinori Moriwaki
de varmış…
Moriwaki, ülkemizde tanınan bir deprem uzmanı… Aynı zamanda da
Japon
… Deprem kelimesi fark edildikten sonra, Moriwaki’nin Japon oluşunu vurgulamamızın garip karşılayacağını sanmıyoruz… Çünkü bizdeki
algılama
o ki; depremi, ona yönelik hazırlığı, inşaatı, güçlendirme çalışmalarını, afet yönetimini Japonlardan daha iyi bilen yoktur!..
Bunun farkında olan iletişimciler de gönderdikleri basın bülteninin başlığına “Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki…” şeklinde başlayarak, aynı hususun altını çizmişler…
Peki Japonya deprem konusunda kusursuz mudur? Elbette hayır…
O zaman bu kusurlarını çok iyi gizledikleri için mi itibarları hasar almıyor? Ona da hayır…
Mesela, 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem… Hatırlanacağı gibi
Fukuşima Nükleer Santrali
de afetten etkilendiği için radyoaktif sızıntı meydana gelmişti...
Çernobil
’den sonra dünyanın en büyük 2. nükleer kazasıydı…
Buna rağmen Japonya’nın ve Japonların ‘deprem uzmanlığı’ konusundaki güvende bir milim gerileme olmadı…
Peki bu
güven
ve
itibar
nasıl oluştu?..
Bu, hiç de kolay bir iş değildir… O nedenle de yıllar almıştır… Japonya’nın depreme hazırlık için geliştirdiği sistemler, bunların başarılı sonuçlar vermesi, çok yüksek şiddetteki depremlere rağmen yıkılmayan binalar, kurulan sisteme duydukları güven sonucunda paniklemeyen insanlar tekrar tekrar önümüze geldi, haber oldular… Tüm bunların ve daha fazlasının iletişimi kesintisiz sürdürüldü; böylece “Japonların deprem konusunda uzman olduğu düşüncesi” neredeyse bir refleks hâline getirildi…
Ancak, yanlış anlaşılmasın, söz konusu algılamanın gerçeklere dayanmadığını iddia etmiyoruz. İddiamız, iletişimi doğru yapılmasaydı algılamanın gerçeklerle uyuşmasının mümkün olmayacağı ve onca başarının boşa gideceğidir…
İş Bankası bu ‘işi’ de biliyor
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi
, her yıl mayıs ayında kutlanan “Uluslararası Müzeler Haftası” için özel bir etkinlik programı hazırlamış. 17-25 Mayıs 2025 tarihleri arasında hem Müze hem de uzman akademisyenlerin seminerleri ile
BlackBox
’ın etkinliklerinden “Arka Kapak” ve “Seza Sinanlar Uslu ile İz Sürüyoruz”a katılım ücretsizmiş.
Biletix
üzerinden rezervasyon yaptırılabilen etkinliklerin hepsi çok değerli olsa da bir tanesi özellikle ‘
uzun vadeli iletişim aksiyonu
’ örneği olarak dikkatimizi çekti…
Gazeteci
Emrah Kolukısa
’nın moderatörlüğünde edebiyatseverleri buluşturan “Arka Kapak” sohbetlerinde;
Sait Faik Abasıyanık
’ın sanat yaşamı, edebi mirası ve ilk öykü kitabı “Semaver”, yazar
Yekta Kopan
’ın katılımıyla konuşulacakmış.
İş Bankası’nın Sait Faik Abasıyanık ile ilgili çalışmaları daha eski olsa da bizim gözümüze bu yılın başında takılmıştı. 1 Ocak 2025 itibarıyla Abasıyanık’ın vefatının üzerinden 70 yıl geçtiği için kanun gereği eserlerinin telif hakkı serbest kalmıştı… 2011 yılından itibaren Abasıyanık’ın eserlerinin telifini elinde bulunduran
İş Bankası Kültür Yayınları
da yazarın vasiyetinde belirttiği gibi kitaplarından elde edilen geliri
Darüşşafaka Cemiyeti
’ne bağışlamaya devam edeceklerini açıklamışlardı…
Banka’nın hem Abasıyanık’ın eserlerine hem de vasiyetine sahip çıkması ve bunu açıklaması itibarı açısından değerli bir hamleydi… Üstelik onu, yayınevleri
Can, İthaki
ve
Everest
’in de izlemesiyle sektöre
liderlik
ettiğini de göstermişti…
Sonra bir hamlelerine daha şahit olduk: “71. Sait Faik Hikâye Armağanı” için başvuruların açıldığı ifade ediliyordu…
İş Bankası’nın ülkemizin köklü ve güçlü markalarından biri olması elbette tesadüf değildir. Abasıyanık konusunda olduğu gibi
ciddi
ve
derinlikli
yaklaşımı, “iş olsun diye” tek seferlik aksiyonlara değil, bir strateji çerçevesinde ‘
uzun vadeli
’ iletişim adımlarına imza atması bunun en önemli göstergelerinden biridir…
“İyilik için”: Zekice, klasikleşmeye aday
Kızılay
, maden suyunun yanına Kızılay Limonata, Kızılay Şalgam ve Kızılay Soğuk Çay’ı da ekleyerek ürün ailesini genişletiyormuş. Sağlıklı yaşamı destekleyen içeriklere sahip içeceklerin tanıtım kampanyasının
mottosu
ise “İyilik için” imiş…
Bu söz dizisi, motto ya da henüz Türkçesi üretilmemiş olan ‘
tagline
’ diye de adlandırılabilir ve tagline’lar markaların ‘
varoluş nedeni
’ni ifade etmek üzere kullanılırlar… Bu bağlamda “İyilik için” söz dizisinin doğru tasarlanmış bir tagline olduğu kanaatindeyiz…
Nedenini hemen açıklayalım…
İyilik
kelimesiyle bir yandan Kızılay’ın tarihi misyonuna diğer yandan yeni ürünlerin zindelik, sağlık vaatlerine atıf yapmasına,
için
kelimesinin çift anlamlılığı da eklenince klasikleşmeye aday bir söz dizisi çıkmış…
Zekâlarını konuşturmuş iletişim ekiplerini ve onların yolunu açan yöneticileri kutlarız…


