SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Niksar’da evin balkonu çöktü, 1 kişi yaralandı

Karı koca aynı gecede ayrı ayrı piyango kazandı! Sözcü Gazetesi

ABD İç Güvenlik Bakanı Noem hastaneye kaldırıldı

İBB soruşturmasında ruhsat için verilen dairelerden 4 ünün İmamoğlu nun babasına devredildiği iddiası

Bozuk gıdayı araziye dökmüştü: Bakanlıktan dev ceza geliyor

İran ın kendini savunması meşru hak Politika Haberleri

CHP li vekil Meclis te 54 metrelik listeyi gösterdi! İşte kamuda çoklu maaş alanlar Sözcü Gazetesi

Sektör giderek büyüyor! Saati 300 1500 TL, aylık kazanç ise 60 bin TL ye ulaşıyor

Peçeteye emdirilmiş: Afyonkarahisar da otobüste ele geçirildi Afyonkarahisar Haberleri

Marmaris’teki çirkin görüntülere tepki yağıyor

Avrupa devinden Trump a ziyaret!

İstanbul ve Ankara da kim önde? Son seçim anketinden çıkan sonuçlar hayli enteresan

CHP’den AKP Sözcüsü’ne sert Filistin tepkisi: İkiyüzlülüğün yeni bir örneği

THY kabin memuru alımı 2025: THY Take Off Kabin memuru alımı başvuru şartları belli oldu Son Dakika Haberleri

İsrailli gazeteciden skandal sözler: Hamas ve İran ı yendik final Türkiye yle

Bartın da çocuk istismarcısı sapık tutuklandı

İsrailli sunucudan alçak sözler: Finaldeki rakibimiz Türkiye VİDEO İZLE

ABD den Orta Doğu da dengeleri değiştirecek karar! F 35 hezimeti sonrası bomba hamle

ABD, İsrail i korumak için Orta Doğu ya askeri uçaklar ve savaş gemileri sevk ediyor Dış Haberler

İç cephe nasıl güçlendirilecek?

Perde arkasındaki güç: Hristiyan Siyonizmi Düşünce Günlüğü Haberleri

Perde arkasındaki güç: Hristiyan Siyonizmi Düşünce Günlüğü Haberleri

SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.

Eski Ahit, sadece Hristiyan Kitabı’nın büyük bir bölümünü oluşturmakla kalmıyordu, aynı zamanda Yahudi tarihinin, efsanelerinin, yasalarının ve peygamberliklerinin ana kaynağıydı. Bu yüzden İsrail’in ilk Başbakanı David Ben-Gurion, İncil’in Yahudilerin Filistin’e dair kutsal tapu senedi olduğunu söyleyecekti.

Peren Birsaygılı Mut - Yazar

Yahudi olmayanlar tarafından savunulan Siyonizm çoğunlukla geri plana atılmıştır. Ve pek çok insan, Siyonizm’in başarı (!) öyküsünü yani İsrail Devleti’nin kurulmasını, Siyonist liderlerin siyasi ve diplomatik yeteneklerine bağlar. Örneğin Balfour Deklarasyonu’nun ilanı, Chaim Weizmann’ın kararlılığının bir zaferi olarak görülür. Ya da Amerikan siyasetindeki İsrail yanlısı tutumun nedeninin, Washington’daki güçlü Yahudi lobisiyle olduğu düşünülür. Oysa Chaim Weizmann’ın uluslararası diplomasideki becerileri ne kadar büyük olursa olsun, Siyonizm’in tohumları Hristiyanlar tarafından ekilip yeşertilmemiş olsaydı, Weizmann’ın uğraşları karşılık bulur muydu? Eğer Amerikan Siyonistleri’nin yanında Hristiyan dostları olmasaydı, sesleri bu kadar güçlü çıkabilir miydi? Elbette hayır.

İSRAİL’İN TEMELİNİ ATAN MİTOLOJİK ARKA PLAN

Yahudi olmayan Siyonist geleneğin, siyasi Siyonizmin ortaya çıkışından çok daha önceye dayanan bir tarihi var. Temelleri, 16. yüzyıldaki Protestan Reformu esnasında ortaya çıkan bir dizi mite dayanıyor. Ve bu mitler, ilerleyen dönemlerde ortaya çıkan siyasi Siyonizm’in iç mantığını oluşturan inanç kalıplarıyla büyük ölçüde örtüşüyor: Seçilmiş halk miti, Ahit miti ve Mesih’in geri gelişi miti. Yani Hristiyan Siyonizmi, 16. yüzyılın başlarında, Rönesans ve Reform hareketlerinin modern Avrupa tarihinin temellerini attığı dönemde, yavaş yavaş belirgin bir form kazanmaya başlıyor. İncil metinlerine ve onların yorumuna duyulan ilginin yeniden canlanması, Yahudilere ve Filistin’e dönüşlerine olan ilgiyi de beraberinde getiriyor. Bu ilgi, Yahudilerin ulusal olarak yeniden dirilişi ve kolektif biçimde Filistin’e dönüşü meselesini gündeme getirmekle kalmıyor, Protestan teolojisinin önemli bir unsuru olarak günümüze kadar ulaşmasını sağlıyor. Böylece Batı’nın dinî ve siyasi hayal gücünde yüzyıllardır yer edinmiş o mitolojik arka planı güçlendiriyor.

Ancak hikâyeyi daha iyi anlamak için Reform öncesine ve Roma Katolik Kilisesi’nin tavrına biraz bakmakta fayda var. Roma Katolik Kilisesi, Tevrat ve İncil’i sembolik yorumlar üzerinden değerlendiriyor, bu yorum biçimini de teolojik okumanın resmî ve meşru yolu olarak nitelendiriyordu. Örneğin Eski Ahit’te geçen Yahudilerin Filistin’e dönüşüne dair kehanetler, tarihsel olarak çoktan gerçekleşmiş ve bir daha tekrarlanmayacak olaylar olarak düşünülüyordu. Filistin ise bir Yahudi yurdu olarak değil, Hz. İsa’nın yaşadığı kutsal topraklar olarak görülüyordu ve bu görüş, Reform’a kadar geçen yaklaşık bin yıl boyunca Hristiyan dünyada baskın görüş olma özelliğini koruyordu.

Ancak yine de Filistin, Hristiyanların hayal gücünde ve maneviyatında asla silinmemişti. Orta Çağ boyunca kutsal topraklara yapılan hac yolculukları, dinî olduğu kadar maceraperest ve ekonomik beklentilerle de besleniyordu. Her hacı, geri döndüğünde görkemli hikâyeler anlatıyor ve bu anlatılar başkalarında da benzer arzular uyandırıyordu. Pek çok tarihçi, eğer bu kitlesel hac dalgası olmasaydı, Orta Çağ Hristiyan dünyasında Filistin’e olan ilginin büyük olasılıkla tamamen söneceği konusunda hemfikir.

KATOLİK GELENEĞE GALEBE ÇALDI

Filistin ve Kudüs’ü, Hristiyanlar için yeniden siyasi ilgi odağı hâline getiren en büyük etkenlerden biri de Müslümanların Filistin’i fethiyle birlikte başlayan Haçlı Seferleri olmuştu. Bu seferlerin hedefi, yalnızca Müslümanlardan değil aynı zamanda -Yahudiler de dâhil olmak üzere- bütün kâfirlerden kutsal toprakları geri almaktı. Zira Yahudiler, kutsal topraklara dönmesi gereken seçilmiş bir halk olarak görülmüyordu. Aksine genellikle Hristiyanlık karşıtı sapkınlar olarak değerlendiriliyor, hatta Hz. İsa’nın katilleri olarak tarif ediliyorlardı. İsrail sözcüğü, sadece aşağı görülen bir dinin adı olarak algılanıyor; hiçbir şekilde ulusal bir anlam taşımıyordu.

Özetle, Orta Çağ Avrupası’nda Hristiyan Siyonizm diye bir düşünce geleneği yoktu. Hristiyan zihin dünyasında, Yahudi halkına yönelik herhangi bir romantik hayranlık veya ulusal uyanış ümidi de mevcut değildi. Bu durum, ancak 16. yüzyılda başlayan Protestan Reformu ile değişmeye başlayacak ve Yahudi olmayan Siyonizm’in ilk nüveleri yavaş yavaş oluşacaktı. Protestan Reformu, Hristiyanlık ile Yahudilik arasındaki ilişkiler açısından büyük bir dönüm noktasıydı. Zira Reform’un getirdiği yeni teolojik bakış, Katolik geleneğin Yahudi karşıtı tutumuna karşı radikal bir tezat oluşturmuştu.

İNCİL YAHUDİLERİN TAPU SENEDİ OLDU

Bu yeni dinî iklim, yalnızca teolojik değil aynı zamanda siyasi ve toplumsal olaylarla da desteklenecekti elbette. İngiliz tahtına oturan reform yanlısı Oliver Cromwell’in, yaklaşık 350 sene boyunca İngiltere’ye girmeleri yasaklanan Yahudileri, 1656 senesinde yayımladığı bir fermanla ülkeye kabul etmesi büyük bir etki uyandırmıştı. Öte yandan, kutsal kitaba dönüş sloganı altında, İncil’e gösterilen ilgi büyük bir ivme kazanmıştı. İncil artık sadece din adamlarının değil, sıradan halkın da erişimine açıktı. Ve herkes kendince İncil’den anlam çıkarma özgürlüğü kazanmıştı. Başka bir deyişle, artık herkes İncil’i yorumlama hakkına sahipti. Katolikliğin sembolik yorum geleneği terk edilirken, yerini basit, doğrudan yazılan anlamlara dayalı bir yorum almıştı. Reformcuların bu tutumu, Yahudi tarzı bir okuma biçimini de benimsemeleri anlamına geliyordu.

Protestan Reformu’nun bu Yahudileştirici eğilimi, Eski Ahit’in yeniden keşfi ile daha da güçlenecekti. Hatta bazı düşünürlere göre Protestanlık, Eski Ahit bilgisi olmadan var olamazdı, dolayısıyla Reform hareketi de şekillenemezdi. Çünkü Eski Ahit, sadece Hristiyan Kitabı’nın büyük bir bölümünü oluşturmakla kalmıyordu, aynı zamanda Yahudi tarihinin, efsanelerinin, yasalarının ve peygamberliklerinin ana kaynağıydı. Bu yüzden İsrail’in ilk başbakanı David Ben-Gurion, İncil’in Yahudilerin Filistin’e dair kutsal tapu senedi olduğunu söyleyecekti.

KUTSAL TOPRAKLARIN MANASI DEĞİŞTİ

İncil’in bu yorumu, Batı dünyasında Yahudi tarihi ve Filistin coğrafyasına yönelik bilgi ve farkındalığı da arttıracaktı. Artık Protestan halk, Eski Ahit karakterlerine günlük hayat kadar aşinaydı. Hz. İsa da artık sadece Hz. Meryem’in oğlu değil, İbrani peygamberler silsilesinin bir üyesi olarak görülüyordu. Katolikliğin, Kudüs’e yapılan hac yolculuğuna atfettiği arındırıcı güç de, bu dönemde Protestanlar tarafından reddedilmiş, kutsal emanetlere tapınma gibi uygulamalar terk edilmişti. Ama buna rağmen kutsal topraklar elbette unutulmayacaktı. Tam aksine şekil değiştirecek ve Siyonist çağrışımlarla yüklü yepyeni bir anlam kazanacaktı. Filistin, seçilmiş Yahudi halkının evi olarak görülmüş, hatta bu bağ, Protestan ilahileri, duaları ve çocuklara verilen isimlerde bile kendini göstermişti. Bu yeni zihniyete göre Yahudiler, kendi yurtlarından uzaklaştırılmış bir halk olarak görülüyordu. Ancak zamanı geldiğinde, Tanrı’nın planı gereği, tekrar Filistin’e döneceklerdi. Yahudilerin bu dönüş fikrinin, Protestan din hizmetlerinin, vaazlarının ve günlük dua ritüellerinin olağan bir parçası olması da çok zaman almayacaktı. Böylece, modern Siyonizm fikrinin filizlendiği zihinsel zemin güçlenmeye başlıyordu.

TARİHİ MANİPÜLE ETTİLER

Protestan Reformu yalnızca teolojik bir devrim değil, aynı zamanda Yahudi tarihinin yeniden inşası anlamına da geliyordu. Bu süreçte Eski Ahit, Protestan halk kitleleri için yalnızca en popüler edebi metin değil, aynı zamanda tarih bilgisi için de başvuru kaynağı hâline gelmişti. Büyük bir tarihî manipülasyon süreci başlamıştı artık. Filistin, Yahudi halkının varlığına indirgenmiş, diğer halklar, medeniyetler ve dönemler tamamen göz ardı edilmişti. Batı dünyasındaki insanlar da artık Filistin’i, yalnızca Eski Ahit’te yer alan efsaneler, tarihî anlatılar ve mitlerle tanımaya başlamıştı. Üstelik bu anlatılar birer mit ya da dinî metin olarak değil, gerçek tarih olarak kabul görüyordu. Sadece Davut Krallığı biliniyor, o topraklarda kurulmuş başka hiçbir krallık öğrenilmiyordu. Ya da sadece Makabiler İsyanı anlatılıyor, o bölgedeki sayısız isyan ve toplumsal olay görülmüyordu. Bu şekilde, Filistin’in çok katmanlı ve çok kültürlü tarihi yerine, yalnızca Yahudi anlatısı merkeze alınmış oluyordu. Reform dönemi, yeni bir zihin haritası inşa etmişti. Filistin, artık Protestan hayal dünyasında yalnızca Yahudilerin yurduydu.

LATİNCENİN YERİNİ İBRANİCE ALDI

Hristiyan Siyonizmi’ni besleyen en önemli unsurlardan bir diğeri de İbraniceye verilen büyük önemdi. Katolik Kilisesi asırlardır Latinceyi kutsal dil olarak görmüş, İbranice veya Yunanca çalışmalar genellikle sapkınlık olarak değerlendirilmişti. Orta Çağ’daki Katolik teolojide, İbranice bilgisi gereksiz ve tehlikeli sayılıyordu. Ancak İbranice, Tanrı’nın kutsal dili olarak görülmeye başlamıştı artık. Protestanlar için Tanrı’nın sözü hatasızdı ve bu sözün en saf hâli İbranice metinlerde bulunuyordu. Artık teoloji öğrencileri Eski Ahit’i orijinal diliyle okuma ihtiyacı duyuyor, harıl harıl İbranice öğreniyorlardı. Matbaacılıkta İbranice harfler kullanılmaya başlanmış, sadece hahamlar değil sıradan Hristiyanlar da Yahudi edebiyatı ile ilgilenir olmuştu. Gelinen noktaya bakıldığında, Yahudi tarihi, Hristiyan tarihinin temeli olarak yeniden yazılmış; İbranice, kutsal dil olarak Protestan teolojisinin merkezine oturmuş ve Filistin’in Yahudilerin tarihî vatanı olduğu kolektif bilinci inşa edilmişti.

PÜRİTENLER HIRİSTİYAN AHLAKINI TERK ETTİ

Siyonizm yanlısı temaları içinde barındıran İbranice canlanma, 17. yüzyıl İngilteresi’ndeki Püriten Devrimi sırasında en yüksek noktasına ulaşacaktı. Püritenlik, Protestanlığın en radikal biçimini temsil ediyordu ve doğrudan Kalvinizm’in mirasçısıydı. Genel eğilimi, Hristiyan ahlakını terk edip yerine Yahudi alışkanlıklarını koymaktı. Hatta bazı Siyonist yazarların da ifade ettiği gibi Püritenlik, Protestan Reformu’nun en mantıklı sonuçlarından biriydi ve Siyonizmi destekleyen idealleri, İngiltere’de ve Kıta Avrupası’nda güçlenerek, oradan da Amerika kıtasına yayılmıştı. Artık çocuklara sevilen Hristiyan azizlerin adları verilmekten vazgeçilmiş, bunun yerine İbrani savaşçıların ya da Yahudi figürlerin isimleri verilmeye başlanmıştı. Bu da Filistin’in, Yahudilere verilmesi gerektiği fikrini giderek daha popüler bir düşünce hâline getirecekti. Çok geçmeden, Yahudilerin Filistin’e dönüşünü savunan örgütlü Püriten hareketleri de -örneğin Sultan 2. Abdülhamid’e Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmesi için bir bildiri sunan meşhur Laurence Oliphant da bir Püriten’di- ortaya çıkacak ve gittikçe güçlenecekti.

BALFOUR GİTTİ TRUMP GELDİ

Bu erken dönemdeki Hristiyan Siyonist hareketler, sadece dinî fanatik kişilerle sınırlı kalmadı. Aksine İngiltere, Hollanda, Almanya, İskandinavya ve Fransa gibi farklı bölgelerdeki çeşitli Hristiyan düşünürler ve dinî liderler aracılığıyla daha da yaygınlaştı. Sadece İngiltere ve Amerika’da sayısız dernek kuruldu. Ülke yönetimlerinde görev aldılar ve Siyonist liderlerle güçlü ilişkiler kurdular. Theodor Herzl, 1897 senesinde İsviçre’nin Basel şehrinde 1. Siyonist Kongre’yi topladığı zaman salonda yalnızca Yahudiler değil Hristiyanlar da vardı. Winston Churchill ya da Balfour Deklarasyonu’na adını veren Lord Arthur Balfour, su katılmamış birer Hristiyan Siyonisttiler. İsrail’in kuruluşuna giden yolda çok büyük bir güç olan Hristiyan Siyonizmi, bugün ise Donald Trump gibi aktörler vasıtasıyla sahnede var olmaya devam ediyor.

Daha fazla bilgi ve son haberler için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:63
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 19 Haziran 2025 08:00 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Niksar’da evin balkonu çöktü, 1 kişi yaralandı

17 Haziran 2025 17:58see144

Karı koca aynı gecede ayrı ayrı piyango kazandı! Sözcü Gazetesi

17 Haziran 2025 15:49see140

ABD İç Güvenlik Bakanı Noem hastaneye kaldırıldı

18 Haziran 2025 01:15see111

İBB soruşturmasında ruhsat için verilen dairelerden 4 ünün İmamoğlu nun babasına devredildiği iddiası

18 Haziran 2025 21:09see111

Bozuk gıdayı araziye dökmüştü: Bakanlıktan dev ceza geliyor

18 Haziran 2025 23:41see111

İran ın kendini savunması meşru hak Politika Haberleri

19 Haziran 2025 05:45see111

CHP li vekil Meclis te 54 metrelik listeyi gösterdi! İşte kamuda çoklu maaş alanlar Sözcü Gazetesi

18 Haziran 2025 00:33see111

Sektör giderek büyüyor! Saati 300 1500 TL, aylık kazanç ise 60 bin TL ye ulaşıyor

17 Haziran 2025 15:06see111

Peçeteye emdirilmiş: Afyonkarahisar da otobüste ele geçirildi Afyonkarahisar Haberleri

17 Haziran 2025 16:03see110

Marmaris’teki çirkin görüntülere tepki yağıyor

17 Haziran 2025 16:56see110

Avrupa devinden Trump a ziyaret!

19 Haziran 2025 00:46see110

İstanbul ve Ankara da kim önde? Son seçim anketinden çıkan sonuçlar hayli enteresan

17 Haziran 2025 17:41see110

CHP’den AKP Sözcüsü’ne sert Filistin tepkisi: İkiyüzlülüğün yeni bir örneği

18 Haziran 2025 00:13see110

THY kabin memuru alımı 2025: THY Take Off Kabin memuru alımı başvuru şartları belli oldu Son Dakika Haberleri

17 Haziran 2025 19:34see110

İsrailli gazeteciden skandal sözler: Hamas ve İran ı yendik final Türkiye yle

18 Haziran 2025 00:08see110

Bartın da çocuk istismarcısı sapık tutuklandı

18 Haziran 2025 00:03see109

İsrailli sunucudan alçak sözler: Finaldeki rakibimiz Türkiye VİDEO İZLE

18 Haziran 2025 00:15see109

ABD den Orta Doğu da dengeleri değiştirecek karar! F 35 hezimeti sonrası bomba hamle

18 Haziran 2025 00:03see109

ABD, İsrail i korumak için Orta Doğu ya askeri uçaklar ve savaş gemileri sevk ediyor Dış Haberler

18 Haziran 2025 14:17see109

İç cephe nasıl güçlendirilecek?

18 Haziran 2025 05:06see108
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları