Piyasada borçlanma baskısı, yıl sonu enflasyon hedefi tutar mı?
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Ekonomideki dalgalı seyir sürerken, yıl sonu ve gelecek dönem tablosu da merak konusu. Merkez Bankası'nın yılın üçüncü Enflasyon Raporu’na göre yıl sonu ara hedefi yüzde 24 olarak korunurken, 2026 yıl sonu ara hedefi yüzde 12’den yüzde 16’ya yükseltildi. Ancak 2025 ara hedefi yüzde 24 olarak belirlense de, enflasyonun büyük olasılıkla yüzde 25-29 aralığında gerçekleşmesi öngörülüyor. 4 puanlık fark ihtimali şimdiden tartışmalara neden olmuş durumda.
EKONOMİSTLER NE DEMİŞTİ?Geçtiğimiz günlerde açıklamalarda bulunan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yıl sonu enflasyon beklentilerini yüzde 29 olarak açıklamış, politika faizini yüzde 35 seviyesinde planladıklarını ve 2026 Mayıs’ta sıkı para politikasının normalleşeceğini vurgulamıştı. Ekonomist Hakan Kara ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Merkez Bankası'nın yeni iletişim stratejisini eleştirenlere karşı çıkarken, ‘Hedefim yüzde 24 idi ve bunu tutturamayacağım, tahminim yüzde 25-29 aralığı’ diyor. Sene bitince detaylı şekilde muhasebe yapacağını ilan ediyor. Buna yanlış demek, Merkez Bankacılığının M’sinden anlamamaktır” ifadelerini kullandı.

Tartışmalar sürerken piyasalardan yansıyan veriler ekonomik faaliyetlerin yılın ikinci çeyreğinde yavaşladığını, yurt içi satışlar ve üretimdeki düşüşün devam ettiğini gösteriyor. Firmaların finansman ihtiyacı artarken, birçok süpermarket zincirine ürün tedarik eden Erşan Et gibi bir firmanın bile konkordato ilan etmesi şaşkınlık yarattı. İkinci çeyrekte olumlu gelişme ise Merkez Bankası rezervlerindeki artış oldu. 8 Ağustos itibarıyla brüt rezervler 174,4 milyar dolar, swap hariç net rezerv ise 49,6 milyar dolar seviyesine yükseldi.
CARİ AÇIK BASKISIAnalistler, Merkez Bankası rezervlerindeki artışın, cari açık verileri, ciro endeksi ve faiz göstergeleri birlikte değerlendirildiğinde, ekonomide dalgalı ama sınırlı dengelenme sinyalleri verdiğini belirtiyorlar. Tüketici ve yatırımcı güveni, döviz rezervleri ve kredi piyasası dinamikleri birlikte ele alındığında, Türkiye ekonomisinin dalgalı bir seyir izlediği, enflasyon ve cari açık baskısı ile karşı karşıya olduğu, ancak yapısal kriz seviyelerine ulaşmadığı vurgulanıyor.
Dikkat çeken verilerden biri de merkezi yönetim bütçesi oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Temmuz ayında bütçe 23,9 milyar TL açık verdi. Ocak-Temmuz döneminde ise toplam bütçe açığı 1,004 trilyon TL olarak gerçekleşti. Temmuz ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1,121 trilyon TL, bütçe gelirleri 1,097 trilyon TL olurken, faiz dışı bütçe giderleri 986,2 milyar TL, faiz dışı fazla ise 110,7 milyar TL olarak kaydedildi.
PERSONEL GİDERLERİSon dönemde personel giderlerindeki artış da dikkat çekici. 7 aylık dönemde personel giderleri yüzde 35,1 yükselerek 2,07 trilyon TL seviyesine ulaştı ve öngörülen 3,476 trilyon TL ödeneğin yüzde 59,6’sı kullanıldı. Sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ise yüzde 32,9 artışla 250 milyar TL’ye yükseldi; bütçede öngörülen 435 milyar TL ödeneğin yüzde 57,4’ü kullanılmış oldu.
VERGİ GELİRLERİ YÜKSELDİVergi türleri bazında gelirler de önemli ölçüde arttı. Gelir vergisi yüzde 95,5, kurumlar vergisi yüzde 14,7, dahilde alınan KDV yüzde 59,4, özel tüketim vergisi yüzde 37,8 yükseldi. İnsan Kaynakları Uzmanı Suat Başkır, son verilere ilişkin olarak şunları söyledi: “Vergi gelirlerindeki artış, çalışan maaşları ve şirket karlılıkları üzerindeki etkileri yansıtıyor. Gelir vergisi artışı, ücretlerdeki yükselişi gösterirken, kurumlar vergisi artışı şirketlerin büyüme performansına işaret ediyor."

2025’in ikinci çeyreğinde ülke genelinde konut satışlarında yükseliş eğrisi oluştu. Konut satışları yıllık bazda yüzde 35,8 artarak 107 bin adedi geçti. Ocak’tan bu yana toplam satışlar yüzde 26,9 yükselerek 691 bin bandının üzerine çıktı.
Kaynak: Web Özel

