Piyasalarda 19 Mart etkisi geçmedi: İş dünyası ve piyasalar faiz indirimini nasıl karşıladı?
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Aram Ekin Duran
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 6 Mart 2025'ten beri ilk kez faiz indirimine gitti. 300 baz puanlık indirimle, politika faizi yüzde 46'dan yüzde 43'e çekilirken gecelik vadede borçlanma faiz oranı ise yüzde 44,5'ten yüzde 41,5'e indirildi.
Uzun bir aradan sonra, Ocak 2025'te faiz indirimlerine tekrar başlayan TCMB, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla birlikte CHP'li belediyelere yönelik başlatılan 19 Mart operasyonları sonrasında piyasalarda oluşan dalgalanma nedeni ile faizleri tekrar yükseltmek zorunda kalmıştı.
DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre, Merkez Bankası'nın verdiği olumlu mesajlar ve son dönemde rezervlerde yaşanan artışlara rağmen piyasalarda "19 Mart" etkisi hala devam ediyor.
Rezervler hâlâ 19 Mart'ın gerisindeTCMB'nin son açıkladığı haftalık verilere göre, 18 Temmuz ile sona eren haftada döviz rezervleri 1 milyar 752 milyon dolar arttı ve 83 milyar 303 milyon dolara yükseldi.
Böylece 21 Mart 2025 tarihindeki 88 milyar 328 milyon doların ardından en yüksek rezerv rakamına ulaşılmış olsa da, 19 Mart operasyonları öncesindeki rezerv miktarına henüz ulaşılamadı.
DW Türkçe'ye konuşan, BirGün gazetesi yazarlarından, Ekonomist Güldem Atabay'a göre, Merkez Bankası'nın faiz hamlelerine rağmen piyasalarda "19 Mart" etkisi geçmiş değil. Atabay, başta İstanbul olmak üzere CHP'li belediyelere yönelik başlatılan operasyonlar sonrasında enflasyonla mücadele üzerinde etkisi olan faizlerin yeniden yükselişe geçtiğini ve Merkez Bankası rezervlerinin hızla eridiğini hatırlatıyor.
"19 Mart’ın etkisi geçmiş değil""TCMB 6 Mart toplantısında yüzde 45'ten yüzde 42,5'e düşürdüğü politika faizini, 19 Mart sonrasında yüzde 46'ya çıkarmak zorunda kaldı. 90 milyar dolar seviyelerindeki rezervler 30 milyardan fazla eridi" diyen Atabay, "Son dönemde rezervlerde toparlanma görülse de, geçen dört ayda 19 Mart operasyonlarının etkisi hâlâ geçmedi. Eğer 19 Mart olmasaydı, bugün faizler 35-38 bandına kadar düşürülmüş olabilirdi" tahminini paylaşıyor.
Atabay ayrıca, Merkez Bankası'nın 300 baz puanlık faiz indiriminin önümüzdeki aylarda oluşacak enflasyon risklerine yönelik önceden atılmış ve hem iş dünyasından hem de iktidardan gelen "faiz indir" baskısını biraz olsun azaltmaya yönelik bir adım olduğunu ifade ediyor.
"Şimşek politikalarında yolun sonuna geliniyor"Temmuz ayı ve sonrasında hem doğal gaz zamları hem de gıda fiyatlarındaki artışla birlikte, yılın geri kalanında enflasyonun yeniden hareketleneceğini dile getiren Güldem Atabay, şu görüşleri dile getiriyor:
"Yıl sonunda faizin yüzde 40 bandının üstünde kalmaya devam edeceğini öngörüyorum. Yılın geri kalanında TL'den dövize kayış hızlanabilir. Önümüzde ya erken seçim ya da referandum ihtimali var. Bu durumda banka limitleri kaldırılabilir, piyasa canlandırılabilir. Ama bu durumda enflasyon yeniden yükselişe geçer. Artık Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası'nın para politikaları için gidilecek yolun sonuna geldik diyebiliriz. Bundan sonra siyasette ve ekonomide yeni bir yol haritası gerekiyor."
Peki iş dünyası ve piyasalar faiz indirimini nasıl karşıladı?Borsa İstanbul, karar sonrasında yüzde 1,5'in üzerinde değer kazanırken bankacılık endeksinde artış yüzde 2'yi geçti. Türkiye'nin kredi risk primi (CDS) ve döviz kurları ise yatay seyretti.
"Yetersiz ancak olumlu"Karar sonrasında yazılı bir açıklama yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "TCMB’nin bugün gerçekleştirdiği 300 baz puanlık faiz indirimini, yetersiz ancak olumlu karşılıyoruz. Reel sektörün yatırım ve üretim maliyetlerinin rahatlatılması için faiz indiriminin çok daha hızlı ve yüksek oranlarda yapılması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kredilerin uygun koşullarda ve uzun vadeli kullandırılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Gültepe, "Bunun gerçekleşmesi, içinden geçtiğimiz zorlu koşullarda sanayicilerimizin elini bir nebze de olsa rahatlatacaktır" dedi.
Türkiye'nin önemli tekstil merkezlerinden Denizli'nin Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu da, yaptığı açıklamada, "Faiz oranlarının aşağı yönlü revize edilmesini memnuniyetle karşılıyor, bu adımın yalnızca bir gösterge oran değişikliğinde kalmamasını, sahadaki kredi koşullarına da hızla yansımasını bekliyoruz" diye konuştu.
"Vatandaşa faydası olmayacak"DW Türkçe'ye konuşan Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, 300 baz puanlık faiz indiriminin AKP iktidarı içindeki "büyümeyi önceleyen" kanadın "kredibiliteyi ve temkinli duruşu" savunanlara karşı ilk zaferi olarak görülebileceğini belirtiyor.
Ancak kararın detayları ve hemen ardından gelen açıklamalar incelendiğinde, bu indirimin faturasının ve faydasının adil dağıtılmadığına işaret eden Oğuz Demir, "Bu indirimde vatandaşın en çok kullandığı borçlanma kanallarına dair bir değişim yok. TCMB'nin düzenlemeleri gereği, kredi kartı faizleri ve kredili mevduat hesabı (KMH) faizleri politika faizindeki bu düşüşten etkilenmeyecek ve yüksek seyrini korumaya devam edecek" şeklinde konuşuyor.
"Öncelik şirketlerin finansmanına verildi"Merkez Bankası'nın bu adımının aylık harcamalarını kredi kartıyla ödeyerek ay sonunu getirmeye çalışan milyonlarca vatandaş için "iyi haber" olmadığını vurgulayan Demir, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
"Bu indirim, daha çok bankaların fonlama maliyetlerini düşürerek, büyük montanlı ticari kredilerin ve proje finansmanlarının önünü açmayı hedefleyen ilk adım. Böyle bakınca faiz indiriminin önceliği, vatandaşın borç yükünü hafifletmekten ziyade, durma noktasına gelen reel ekonomiyi yeniden hareketlendirmek. Ekonomi yönetimi 'acı ilacı' yine vatandaşa içiriyor. Reçetenin acı tarafı olan yüksek kart faizleri ve baskılanan ücretler vatandaşa bırakılırken, görece avantajları olan düşen fonlama maliyetleri ise sermayeye ve belirli sektörlere sunulacak."
"Kompakt, verimli ama biraz tedirgin"Bundan sonrasında, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine devam edip etmeyeceği merak ediliyor.
DW Türkçe'ye konuşan Marbaş Menkul Değerler Başekonomisti Doç. Dr. Caner Özdurak, Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararı sonrası yaptığı açıklamayı "kompakt, verimli ama biraz tedirgin" olarak niteliyor.
Merkez Bankası'nın Temmuz ayında beklenen enflasyon artışı ve jeopolitik risklere dikkat çekerek faiz indirimlerinde acele etmeyeceği mesajını verdiğini ifade eden Caner Özdurak, "Enflasyondaki düşüş beklentilerinin en yumuşak karnı, hâlâ düşük enerji maliyetlerine yaslanıyor olması" diyor.
"Merkez Bankası artık faizleri rahat rahat düşürür" demek yerine, "faizleri düşürür ama ne kadar düşürecek?" diye bakmak gerektiğinin altını çizen Özdurak, "Merkez Bankası yönetiminin büyük ölçüde siyasetten kendini arındırarak rüştünü ispat ettiğini söyleyebiliriz. Ayrıca mevcut carry trade modelinde yatırımcılar kâr etmeye devam ediyor. Ama önümüzdeki birkaç ay Merkez'in işi hiç kolay olmayacak" öngörüsünde bulunuyor.
"19 Mart olmasaydı faiz çok daha fazla düşerdi"19 Mart sonrasına oluşan siyasi gerilimlerin ve CHP davasından çıkacak sonucun, Eylül ayında başlayacak fiyat artışları ile birlikte enflasyon üzerinde baskı yaratacağını da dile getiren Özdurak, "Eğer 19 Mart ve sonrasındaki olayları yaşamamış olsaydık, o zaman çok daha fazla faiz indirimi yapılabilir ve ekonomi rahatlatılabilirdi" diyor.


