SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Kılıçdaroğlu na ölüm tehdidi! Çok sayıda isim harekete geçti

Adana’dan Silivri’ye adalet çığlığı! Zeydan Başkan için yürüyüşün 8. günü

Aşırı sıcaklar ve kuraklık Süphan Dağı nı da vurdu! Tehlikeli sonuçlar olabilir

İnan Güney in gözaltına alınması Beyoğlu Belediyesi önünde protesto edildi; Bu düzen, iftira at, üzerine para ver kurtul düzenine dönüşmüştür

5 bin 500 yıl önceki Karaz kültürüne ait eserler ilk kez sergide Erzurum Haberleri

Karayollarında hız sınırları yeniden belirlenecek

Adapazarı nda Kavga: Yumruk ve Tekmeler Havada Uçuştu

Nihal Bengisu Karaca, BTK ya sordu: İsrail ordusunun Türkçe propaganda hesabının hâlâ erişime açık olmasının nedeni korku mu, rıza mı?

Avrupa liderleri, Trum Putin görüşmesini böyle yorumladı: Bizi savaşın sonuna daha fazla yaklaştırdı

Özcan Deniz in kardeşi Yurda Gürler sessizliğini bozdu: Abim beni döverken Samar oh çekti

YAŞ kararları sonrası TSK’da sürpriz istifa! Sözcü Gazetesi

Bakan Işıkhan dan toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili açıklama İş Yaşam Haberleri

Bir dönem daha iktidar olma potansiyeli olan AK Parti kendi reformlarını yapabilecek mi? İhsan Aktaş

Anayasa Mahkemesi nden çarpıcı ByLock kararı

Erdoğan, Kabusa gidiyoruz uyarısında haklı çıktı! Çocuk nüfusu Cumhuriyet tarihinin en düşüğünde

1999 da meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi nin sesi oluşturuldu VİDEO İZLE

Balkonda kimseye aldırış etmeden uyuşturucu madde kullandılar

Aile Yılı nda 109 belediyeden evlenecek gençlere 168 destek

Hatay da traktör uçuruma yuvarlandı: Sürücü yaralandı Gündem Haberleri

Ankara’nın son yeşil alanı için rant kaygısı Sözcü Gazetesi

Post liberal dünyada yerini alan Türk doktrini: Çok katmanlı stratejik özerklik Düşünce Günlüğü Haberleri

Post liberal dünyada yerini alan Türk doktrini: Çok katmanlı stratejik özerklik Düşünce Günlüğü Haberleri

Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.

Post-liberal düzen, “eskiyi yık-yeniyi kur” ikiliğine hapsolmak zorunda değil. Büyük anlatılar, dogmatik mutlakıyet yerine dinamik referans odakları etrafında tasarlanabilir. Türkiye’nin çok katmanlı tarihi ve modern kurumsal rasyonalitesi bu çerçeveyi şekillendirecek pratik bileşenleri taşıyor.

Doç. Dr. Metin Özkan / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Soğuk Savaş’ı kapatıp uluslararası düzeni “tarihin sonu” retoriği ile taçlandıran sosyo-politik ve ekonomik gelişmelerin üzerinden otuz yılı aşkın zaman geçti. 1990’ların mağrur iyimserliği bugün akademik metinlerde nostaljik bir dipnottan ibaret. Berlin Duvarı’nın enkazından yükselen paradigma, kendi iç gerilimini taşıyamadı ve sahne yeniden kuruluyor. Nitekim yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreği, bizi sert bir hakikatle yüzleştirdi: Sosyo-ekonomik ve siyasal düzenler de insanlar gibi ölümlüdür. Son on yıllarda bu ölüm sürecinin nihai evrelerini izliyoruz.

KRİZİN EŞİĞİNDE JEOPOLİTİK MÜCADELE

Washington’ın stratejik odağını önce Ortadoğu’ya, ardından Asya Pasifik’e ve nihayet iç politik çekişmelere yöneltmesi; AB’nin genişleme idealini “jeopolitik komşuluk yönetimi”ne indirgemesi; Rusya-Ukrayna Savaşı’nın zamansal uzamı; Gazze’de yaşanan insanlık dramı gibi gelişmeler, norm temelli uluslararası düzenin artık kendi hukukunu işletemediğini açıkça gösteriyor. Bu çözülme, milenyumdan bu yana yaşanan sarsıcı krizler ekseninde uluslararası sistemi katman katman aşındırdı. Hakeza 11 Eylül’ün dumanı, “açık toplum” metaforunu güvenlik protokollerine teslim ederken, 2008’de Wall Street’ten taşan borç yekûnu piyasanın görünmez elini yaraladı. Ardından gelen Arap Baharı, Batı’nın demokrasi ihracatını bölgesel istikrarsızlık ithalatına dönüştürdü. Brexit’le esen yeni-egemenlik rüzgârı, Trump politikalarıyla dalga boyunu büyüterek kozmopolitizm hayalini ülkelerin iç surlarına hapsetti. Pandemi günlerinde kapanan hava koridorları ve çökme noktasına gelen tedarik zincirleri, küreselleşmenin steril laboratuvar mitini kırdı; aşı paylaşımında beliren “önce benim vatandaşım” refleksi vitrindeki “ortak insanlık” tahayyülünün bir mitos olduğunu gözler önüne serdi. Ukrayna ve Gazze’deki asimetrik şiddet döngüleri ise normatif düzenin seçici ahlâkını ifşa etti.

KIRILGAN TABLODAKİ ÜÇ FAY HATTI

Bugün geriye dönüp bakıldığında, Duvar’ın yıkıntılarından doğan Batı menşeli hakikat tasavvurunun vaat ettiği refahı ve/veya iyiliği değil, birbirini besleyen çok boyutlu krizleri açığa çıkardığı anlaşılıyor. Bu kırılgan tablo, uluslararası düzenin temelinde yerleşik bulunan fay hatları ekseninde çözümlenebilir. Zira ilgili fay hatları, uluslararası düzenin taşıyıcı sütunlarına her sarsıntıda derin çatlaklar açtı. Bunlardan ilki, piyasa dinamizminin illiberal eğilimleri devre dışı bırakacağına yönelik inançtı; Çin’in devlet kapitalizmi ve Körfez’in refahçı otoriterizmi serbest piyasa ile demokratik ilerleme arasında kurulan bağıntıyı boşa çıkardı. İkinci fay hattı Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü ve Bretton Woods gibi küresel kurumların insanî krizler karşısında “ortak iyi” doğrultusunda hareket edeceğine dair ön kabuldü. Ancak 2003 Irak Savaşı’ndan 2024 Gazze krizine dek uzanan veto diplomasi zinciri, yerleşik güçler tarafından yönlendirilen küresel aktörlerin jeopolitik silah hâline geldiğini teşhir etti. Üçüncü fay hattı ise bilgi çağının kamusal alanı demokratikleştireceği savıydı; algoritmik yankı odaları, kamusal aklın dayandığı rasyonel diyalog zemini yapay zekâ destekli dezenformasyon teknikleriyle savunmasız bıraktı.

HAKİKAT ZEMİNİ AŞINDIRILDI

İnsanlığın ortak ufkunu karartan sistemsel bunalım farklı basınç noktalarında toplanıyor. Öncelikle normatif düzeyde demokratik gerileme “coğrafi istisna” olmaktan çıktı. Hindistan’dan Brezilya’ya, Macaristan’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne uzanan bir yelpazede popülist otoriteryanizm siyasetin gündemine entegrasyonunu tamamladı. Diğer yandan evrensel insan hakları diskuru “Küresel Güney” tanımlamasıyla kategorize edilen Orta Doğu, Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerinde neo-kolonyal hafızayı tetiklerken, Batı kamuoyunda da kültürel müdafaa yankısını kışkırtıyor. Haliyle erozyona uğratılan liberal değerler, özgürlük-güvenlik-eşitlik arasındaki kadim gerilimi çözemediği için “ortak iyilik” projesi ikna kabiliyetini yitiriyor.

Küresel sahnenin dekoru değişmeye başlamasına rağmen uluslararası sisteme yön tayin eden kurumlar hâlâ yarım asırlık replikleri tekrarlıyor. Aslında yirminci yüzyılın ortalarında yapılandırılan uluslararası mimari, dönemin tehdit algılarına ve nüfus dağılımına göre şekillendirilmişti. Günümüzün demografik, ekonomik ve teknolojik haritası bu dar kalıba sığmıyor. Yeni aktörler görünürlük mücadelesi verirken yerleşik güçler pozisyonlarını korumak için el frenini çekiyor. Böylece çözülmesi beklenen dosyalar rafa kalkıyor ve karar mekanizmaları kilitleniyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kalıcı veto kartıyla uluslararası hukuku fiilen askıya alan bir “meşruiyet kilidi”ne dönüşmesi ve Dünya Ticaret Örgütü’nün blokaj altındaki temyiz organıyla sermaye savaşlarında hakem koltuğunu terk etmesi bu tespiti destekler mahiyette.

Uluslararası sistemin epistemik temelleri sarsılıyor. Yeni yüzyılın göz ardı edilemeyecek fenomeni dijital platformlar gerçeklik tasarımını algoritma küratörlerine devrederek kamusal alanı dezenformatif bilgi içerikleriyle kuşattı. Dolayısıyla hakikat zemini sistemli biçimde aşın(dırıl)dı. Hakikatin ontolojik statüsü tartışmaya açıldığında ise Habermas’ın “kamusal akıl” kurgusu kaygan bir zemine dönüştü. Bu atmosfer, ampirik veriye yaslanan politika üretimini her gün biraz daha güçleştiriyor. Dahası müşterek paylaşılan hakikat ufkuna gönderme yapan “ortak gelecek” fikri, veri trafiğinin dar tünellerinde kristalize olmuş durumda.

ESKİYİ YIK- YENİYİ KUR İKİLİĞİNE SON

Ortaya çıkan manzarada uluslararası sistem, lineer ilerleme anlatısını yitirmiş ve çoklu krizlerin kümülatif basıncına maruz kalmış bir tablo sunuyor. Giderek sertleşen jeopolitik rekabet, 20. yüzyılın sonunda vücuda getirilen kurumsal mimarinin tıkanması ve hakikat zeminini çürüten dezenformasyon, uluslararası düzeni bir “meşruiyet sarmalı”na sürüklüyor. Güç mücadelesi derinleştikçe kurumsal mekanizmalar yıpranıyor, kurumsal tıkanma hakikat duygusunu zedeliyor, bozulan bilgi ekolojisi de gerilimi bir kat daha derinleştiriyor. Bundan sonra ya “kaotik çoğulluk” içinde yaşamak ya da yeni bir uluslararası uygarlık düzeni geliştirmek zorundayız. Dünya siyasî tarihi gösterir ki her uygarlık krizi, yön tayini sağlayacak kapsayıcı bir hikâyeye ihtiyaç duyar. Aslında post-liberal düzen, “eskiyi yık-yeniyi kur” ikiliğine hapsolmak zorunda değil. Büyük anlatılar, dogmatik mutlakıyet yerine dinamik referans odakları etrafında tasarlanabilir. Türkiye’nin çok katmanlı tarihi ve modern kurumsal rasyonalitesi bu çerçeveyi şekillendirecek pratik bileşenleri taşıyor.

STRATEJİK ÖZERKLİK

Uluslararası sistemde dönüşüm parantezi tartışılırken Türkiye, kurduğu bloklar ötesi açılımlar ekseninde “çok katmanlı stratejik özerklik” diyebileceğimiz bir doktrin geliştiriyor. Ankara, NATO şemsiyesi altında caydırıcılığını pekiştiriyor, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerini derinleştiriyor, Afrika’da insanî diplomasiyi öne çıkarıyor, Balkanlar’da yumuşak gücünü artırıyor, Orta Asya’da ise enerji koridorları inşa ediyor.

Öte yandan Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasındaki tahıl koridoru anlaşmasına aracılık etti, Körfez monarşileriyle enerji takas anlaşmaları yaptı, elliden fazla ülke ile savunma sanayii iş birliğini derinleştirdi. Bu adımları, Suriye’de askerî varlığını sürdürürken ve Balkanlar’da barışı koruma birlikleri bulundururken gerçekleştirdi. Çeşitli platformlarda sıklıkla “stratejik özerklik” kavramsallaştırmasıyla anılan bu çok yönlü diplomasi, gerçekte üç katmandan oluşan yeni bir mimariden besleniyor.

EZBER BOZAN TÜRKİYE

Bunlardan birincisi, güvenlik-savunma katmanı. İnsansız hava araçları ve savunma sistemlerinde ulaşılan ölçek ekonomisi, Balkanlar’dan Sahel’e uzanan geniş bir coğrafyada Ankara’ya etkin-maliyetli güç projeksiyonu sağladı. Yerlilik payı yüzde 80’i aşan savunma sanayii ekosistemiyle Türkiye artık sadece silah müşterisi değil, kural koyucu ihracatçı konumunda. Bayraktar TB2 ve Akıncı TİHA yalnızca çatışma sahalarında üstünlük kurmadı; Polonya’dan Katar’a uzanan ihracat zinciriyle diplomatik sermayeye dönüştü. 2020 Karabağ Savaşı’ndan itibaren bu platformlar Ankara’ya game changer statüsü kazandırdı.

Stratejik özerklik mimarisinin ikinci katmanı, enerji tedarik ağlarını ve lojistik koridorları merkeze alan altyapı tasarımlarıdır. Doğu Akdeniz’de jeofizik tarama faaliyetleri, Karadeniz’de doğal gaz keşifleri ve “Orta Koridor” projeleri Türkiye’yi tedarik zinciri savaşlarında kritik bir geçiş merkezi hâline getirdi. LNG terminallerinin kapasite artışı ve TANAP’ın devreye girmesi ise Ankara’yı enerji arz güvenliğinde vazgeçilmez bir aktöre dönüştürdü.

ANKARA’NIN İNŞA ETTİĞİ YENİ HİKAYE

Ve nihayet stratejik özerkliğin üçüncü boyutu, hikâye inşa katmanı. 2025 Antal-ya Diplo-masi Forumu’nda sahneye çıkan “adalet eksenli çoğul ortaklık” tezi, Türkiye’nin yeni uluslararası anlatısını değer temelli ve çok merkezli bir düzen vizyonu üzerine kurmayı amaçlıyor. Bu yaklaşım, güç dengelerini sıfır toplamlı rekabetten çıkarıp hakkaniyet odaklı iş birliğine yönlendiriyor. İnsanî diplomasi, kalkınma politikaları ve kültür endüstrilerinin dünya çapında ulaştığı seviye ise Ankara’ya “norm üretme” kabiliyetini genişleten simbiyotik bir etki kazandırıyor. Böylece Türkiye, kriz yönetiminden kültürel diyaloga uzanan geniş bir yelpazede kendi özgün etiğini küresel tartışmalara dâhil ederek, diplomatik repertuarını yalnız askerî veya ekonomik boyutlarla sınırlı kalmayan bir “anlatı mimarisi”ne dönüştürüyor.

Son tahlilde uluslararası düzene ilişkin yeni bir anlatı geliştirmek, ortak geleceği güvence altına almak için insanı özne, toplumu dayanışma, devleti adalet, bilimi hikmet, ekonomiyi emanet ve siyaseti meşveret ilkeleriyle yeniden tanımlamayı gerektiriyor. Çünkü yeni dünya, döner platformları ve karmaşık balkonlarıyla “çok merkezli bir amfi”yi andırıyor. Türkiye, alkışlar kadar itirazların da yükseldiği bu salonun tam merkezinde duruyor ve eğer repliklerini kendi dilinde, kendi tonunda ve kendi coğrafyasının yankısıyla seslendirmeyi sürdürürse post-liberal düzende özgün bir konuma erişmesi şaşırtıcı olmayacak.

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:44
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Ağustos 2025 04:04 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Kılıçdaroğlu na ölüm tehdidi! Çok sayıda isim harekete geçti

16 Ağustos 2025 09:18see255

Adana’dan Silivri’ye adalet çığlığı! Zeydan Başkan için yürüyüşün 8. günü

16 Ağustos 2025 16:48see196

Aşırı sıcaklar ve kuraklık Süphan Dağı nı da vurdu! Tehlikeli sonuçlar olabilir

16 Ağustos 2025 09:52see162

İnan Güney in gözaltına alınması Beyoğlu Belediyesi önünde protesto edildi; Bu düzen, iftira at, üzerine para ver kurtul düzenine dönüşmüştür

17 Ağustos 2025 01:24see162

5 bin 500 yıl önceki Karaz kültürüne ait eserler ilk kez sergide Erzurum Haberleri

17 Ağustos 2025 10:44see155

Karayollarında hız sınırları yeniden belirlenecek

16 Ağustos 2025 09:56see154

Adapazarı nda Kavga: Yumruk ve Tekmeler Havada Uçuştu

16 Ağustos 2025 19:04see154

Nihal Bengisu Karaca, BTK ya sordu: İsrail ordusunun Türkçe propaganda hesabının hâlâ erişime açık olmasının nedeni korku mu, rıza mı?

18 Ağustos 2025 01:43see135

Avrupa liderleri, Trum Putin görüşmesini böyle yorumladı: Bizi savaşın sonuna daha fazla yaklaştırdı

16 Ağustos 2025 17:27see116

Özcan Deniz in kardeşi Yurda Gürler sessizliğini bozdu: Abim beni döverken Samar oh çekti

16 Ağustos 2025 08:32see116

YAŞ kararları sonrası TSK’da sürpriz istifa! Sözcü Gazetesi

16 Ağustos 2025 07:39see116

Bakan Işıkhan dan toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili açıklama İş Yaşam Haberleri

16 Ağustos 2025 17:37see115

Bir dönem daha iktidar olma potansiyeli olan AK Parti kendi reformlarını yapabilecek mi? İhsan Aktaş

17 Ağustos 2025 04:05see115

Anayasa Mahkemesi nden çarpıcı ByLock kararı

16 Ağustos 2025 07:10see114

Erdoğan, Kabusa gidiyoruz uyarısında haklı çıktı! Çocuk nüfusu Cumhuriyet tarihinin en düşüğünde

16 Ağustos 2025 15:05see114

1999 da meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi nin sesi oluşturuldu VİDEO İZLE

16 Ağustos 2025 18:26see113

Balkonda kimseye aldırış etmeden uyuşturucu madde kullandılar

16 Ağustos 2025 20:03see113

Aile Yılı nda 109 belediyeden evlenecek gençlere 168 destek

16 Ağustos 2025 11:23see113

Hatay da traktör uçuruma yuvarlandı: Sürücü yaralandı Gündem Haberleri

16 Ağustos 2025 22:36see113

Ankara’nın son yeşil alanı için rant kaygısı Sözcü Gazetesi

17 Ağustos 2025 05:57see112
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları