Ruslar memorandum değil muhtıra vermiş Yahya Bostan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Kimsenin elinde sihirli değnek yok. Yeni dünya düzeninin
ilk büyük konvansiyonel savaşı
bu. Bir milyondan fazla kişi öldü. Ateşkesi sağlamak, barış şartlarını oluşturmak ve bunu imza altına almak için çetin ve sabırlı bir mücadele gerekiyor.
Tarafların talepleri arasında uçurum var.
Bu makas konuşmadan kapanmaz.
Türk diplomasisinin İstanbul’da yapmaya çalıştığı şey tam da bu:
Tarafları konuşturarak barışı mümkün kılmak.
Bunun için geçilmesi gereken merhaleler var. İstanbul’da 16 Mayıs ve 2 Haziran’da yapılan müzakereler bunun parçasıydı. Ancak müzakereler, bu
yolun ne kadar çetrefilli olduğunu da gözler önüne serdi.
İlk turda yaşanan tartışmalarla ilgili bazı bilgileri paylaşmıştık. İkinci tur müzakerelerle ilgili yeni yansımalar ortaya çıkıyor. Aktaralım…
TESPİT, ANALİZ VE BİLGİ…
Tespit
… 2 Haziran’da şu görüldü: Bisikletin tekeri dönüyor. Dönmeli. Yoksa düşer.
Tespit
… 1 Haziran’da Rus hava gücüne önemli ölçüde zarar veren drone saldırılarına rağmen… İkinci tur toplantı, ilk tura oranla daha medeni ve sonuç odaklı geçti (İstanbul’a gelen Rus ve Ukraynalı gazeteciler birbirlerine karşı aynı nezaketi göstermediler.)
Not
… 1 Haziran’da gerçekleşen büyük drone saldırısı müzakerelerde gündeme geldi mi? Rus tarafı, adını anmadan kısaca değinmiş… “Dünkü gibi hadiseler bizi birbirimizden ayırıyor.
Her iki taraf da dikkatli olmalı”
demiş. Peki, neden o saldırıya doğrudan atıf yok? Yorum: Müzakerelerde konuşmak istemeyecekleri büyüklükte bir darbeydi.
Analiz
… İlk iki turda çıkan sonuçlar daha çok insani konularla ilgiliydi (Biner kişilik esir takası, yaralı esirlerin değişimi, Asker naaşının iadesi vb…) Hedef ateşkes mi yoksa güven artırıcı önlemlerin ele alındığı müzakereler mi? Rota şaşmamalı.
Bilgi… Dışişleri Bakanı Fidan ve MİT Başkanı Kalın
tarafların arasındaki uçurumu kapatmak için büyük bir çaba harcadı.
KİEV’İN NAAŞLARI ALACAK PARASI YOK
Çırağan’daki müzakerelerde kararlaştırılan iki konu vardı. Bir, sayısı 1200’ü bulan esir takasını yapmak. Bu takas yaralı, hasta esirler ile 24 yaş altı tutsakları kapsıyor. İki, hayatını kaybeden Ukrayna askerlerinin Kiev’e iadesi. Ruslar, ellerinde 6 bin asker naaşının olduğunu söylüyor.
Teslimin haftasonu yapılması bekleniyordu. Ruslar naaşları teslim noktalarına getirdiğini, ancak Ukrayna’nın almadığını söylüyor. Neden? Kiev, naaşları teslim aldığında
her bir aileye 370 bin dolar tazminat ödeyecek.
Toplam kayıp sayısı 6 bin olunca
meblağ 2,2 milyar doları buluyor.
Ukrayna’nın mevcut şartlarda karşılayamayacağı bir maliyet bu. Çözmeye çalışıyorlar.
ÇOCUK KAÇIRAN SADECE RUSLAR DEĞİLMİŞ
Daha önce değinmiştik… Ukrayna, Rusya’yı, çocukları kaçırarak kimliklerini değiştirmekle suçluyor. Uluslararası örgütler, kayıp çocuk sayısını 20 bin olarak açıklıyor. Öğrendiğim kadarıyla bu sorundan sadece Ukrayna muzdarip değil. Ruslar da Ukrayna’nın Rus çocuklarını kaçırdığını söylüyor. Ancak
taraflar müzakerelerde bu durumu kabullenmiyor.
Böyle bir ithamın sorumluluğunu üstlenmek istemiyorlar. “Kaçırmadık, çatışma bölgesinden o çocukları çıkardık” diyorlar. “Bu çocuklar esir değil ki takas edilsin” döngüsü içindeler. Ancak büyük bir takas olursa bu çocukların da geniş kapsamlı liste içerisine konabileceği belirtiliyor.
KİEV ESNEK, MOSKOVA’DAN GERİ ADIM YOK
Şimdi gelelim muhtıra konusuna… İlk tur müzakerelerde varılan uzlaşmalardan biri, tarafların ateşkes şartlarını birbirine yazılı olarak vermesiydi. Ukrayna, Çırağan Sarayı’na gelmeden bu şartların önemli bir kısmını açıkladı. İlk tura göre Ukrayna’nın pozisyonunda bir noktada esneklik görülüyor.
Toprak müzakerelerinin mevcut cephe hattı dikkate alınarak yapılabileceğini
kabul ediyorlar.
Ruslar ise yazılı şartları, müzakere günü karşı tarafa verdi.
Rusların, pozisyonunda herhangi bir değişiklik yok.
Yazılı şartlarda da ilk turdaki keskin tutumun sürdüğü söyleniyor. Rusya’nın elindeki toprakların “
de facto” (fiili) değil “de jure” (resmen) olarak
Rus toprağı kabul edilmesi, adı geçen beş bölgede Moskova’nın henüz ele geçiremediği topraklardan Ukrayna askerlerinin çekilmesi, Ukrayna’nın -neredeyse- silahsızlanması, Kiev’in tarafsız kalması, yabancı askeri güçlerin Ukrayna’da konuşlanmaması gibi maddeler… Bu yüzden deniyor ki…
Bu bir memorandum değil bir muhtıraydı…
BU İŞİ PUTİN BİTİRİR
Edindiğim izlenime göre… Müzakerelerde üçüncü tur olabilir. Bu da İstanbul’da gerçekleşir.
Hazırlıklar ona göre yapılıyor.
Kiev, “Haziran sonunda yeni bir buluşma olmalı” düşüncesinde. Ama asıl vurguları şu: ”Beklentiler arasında uçurum var. Bu uçurumun kapanması için liderler bir araya gelmeli.”
Haksız sayılmazlar.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan
da aynı şeyi düşünüyor… Nitekim “Arzum, Putin ve Zelenski’yi (hatta Trump’ı) İstanbul veya Ankara’da bir araya getirmek” dedi. Peki, Putin müzakerelere gelir mi?
Putin şöyle düşünüyor… “Barış ben istediğimde olacak. Şu an zamanı değil.” Neden? Bir. Çünkü drone temelli bazı sabotaj eylemleriyle imajı zedelense de sahada eli güçlü. Müzakere masasını
barışa giden yol değil sahada elini güçlendiren bir manivela
olarak görüyor. İki. Savaş yıpratıcı ama mali ve insan kaynağı açısından sürdürebiliyor. Üç. Batının eli kolu bağlı, yaptırımlar Rusya’nın belini bükmüyor.
Dört. Eski Batı koalisyonu artık yok. Putin, Trump’ı karşı kampın dışında tutabiliyor. Trump, Rusya’nın katı tutumuna rağmen Putin’le görüşüyor (Son görüşme 4 Haziran). Avrupalılara “Bu benim savaşım değil” diyor. ABD,
Ukrayna’ya askeri yardımın organize edildiği toplantılara artık ilgi göstermiyor.
Ve en önemlisi… ABD medyası şunu yazıyor:
Amerika, güçlerini Avrupa’dan uzaklaştıracağının sinyalini verdi
. Yani? Suriye’deki üslerini 9’dan 1’e indirmeyi hedefleyen
ABD’nin yakın zamanda Avrupa için de aynı kararı açıklaması şaşırtıcı olmaz.
Böyle bir konjonktürde Türkiye’nin önemi artıyor. Biz bunu görebiliyoruz. Peki, Avrupalılar da görüyor mu?


