Rusya’nın Taliban yönetimini tanımasının ardında ne var? Düşünce Günlüğü Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Dr. Sibel Bülbül Pehlivan / Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Türkiye Araştırmaları Vakfı
2025 yılı Temmuz ayında Rusya’nın Taliban yönetimini resmen tanıdığını ilan etmesi hem uluslararası ilişkiler literatüründe hem bölgesel jeopolitik dengelerde yeni bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor. 2021’de ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte boşalan jeopolitik alan, başta Rusya ve Çin olmak üzere bölgesel ve küresel aktörlerin yeniden pozisyon aldığı bir arenaya dönüşmüş görünüyor. Rusya’nın attığı bu tanıma adımı, sadece ikili düzlemde değil; aynı zamanda Batı ittifakına karşı oluşturulan yeni bloklaşmanın da simgesel bir parçası olarak dikkat çekiyor.
REAL POLİTİK
Rusya’nın, uluslararası ilişkilerde idealist değil realist bir çizgide politika izleyen bir aktör olarak, Afganistan’daki fiili durumu esas alma eğilimi gösterdiğini görüyoruz. Taliban’ın ülkenin büyük kısmında egemenliği sağlamış olması ve alternatif bir yönetim odağının bulunmaması, Moskova’yı de facto ilişkiden de jure hukuki tanıma düzeyine geçmeye yöneltmiş gibi duruyor. Kremlin, bu kararıyla bölgede bir istikrar arayışı içinde olduğunu vurgulamakta ve meşru diplomatik muhatap olarak Taliban’ı kabul etmektedir.
Rusya’nın Taliban’ı tanıması, ABD’nin bölgeden çekilmesinin ardından oluşan jeopolitik boşluğu değerlendirme stratejisinin bir parçası olarak da görülebilir. Bu adım aynı zamanda Çin, İran ve bazı Orta Asya ülkeleriyle birlikte şekillenen Batı karşıtı jeopolitik blokun tahkim edilmesine hizmet ediyor. Afganistan’daki etkisini artırarak ABD etkisini daha da sınırlamak isteyen Rusya, Taliban ile diplomatik ilişkileri güçlendirmek suretiyle bu yeni bloklaşmanın sınırlarını belirliyor aslında.
Taliban yönetiminin tanınmasına bir başka açıdan bakacak olursak karşımıza güvenlik boyutu çıkıyor. Radikal grupların (özellikle DEAŞ-Horasan) Afganistan’daki varlığı, Rusya açısından doğrudan bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturuyor. Taliban’dan bu gruplara karşı taahhütler alınması, Moskova’nın bu yönetimi tanıma kararında belirleyici rol oynayan etkenler arasında görünüyor. Ayrıca Tacikistan, Özbekistan gibi müttefiklerinin güvenliğinin sağlanması da bu bağlamda stratejik öneme sahip etkenler arasında varlık gösteriyor.
Tabii ki bir de söz konusu tanımanın ekonomik ve enerji politikaları açısından önemi mevcut. Afganistan’daki zengin maden rezervleri ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki enerji koridorları, Rusya açısından ekonomik iş birliği potansiyelini barındırıyor. Bu tanıma kararının hem altyapı yatırımlarında yer almak hem de Afganistan üzerinden açılabilecek transit yolları kontrol edebilmek amacıyla alınmış olduğu görülüyor.
TALİBAN İÇİN NE İFADE EDİYOR?
2021’den bu yana Taliban, Afganistan’da fiili yönetimi elinde tutsa da uluslararası tanınma konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. Rusya gibi BM Güvenlik Konseyi üyesi ve küresel aktör olan bir devletin onu tanıması, Taliban’ın uluslararası meşruiyet kazanımı açısından sembolik olduğu kadar işlevsel bir anlam taşıyor. Ayrıca Afganistan ciddi bir ekonomik kriz içinde, Taliban yönetimi dış yardıma ve yatırıma şiddetle ihtiyaç duyuyor. Rusya ile kurulacak ekonomik iş birlikleri, gıda, enerji ve altyapı gibi kritik alanlarda can suyu sağlayabilir. Bu sayede iç politik istikrar ve halk nezdinde meşruiyet güçlendirilebilir.
Yeni dönem uluslararası arenada devlet davranışlarında sıklıkla karşılaştığımız bir durum olan “yalıtılmışlığa karşı alternatif bir blok oluşturmak” Taliban’ın devlet politikalarında da karşımıza çıkıyor. Taliban’ın Batı dünyasından izole edilmesi, İran, Çin, Pakistan ve Rusya gibi ülkelerle iş birliğini zorunlu kılıyor. Rusya’nın tanıma kararı, Taliban açısından yalnızlıktan çıkma ve İslam dünyasında daha fazla tanınma yönünde önemli bir eşiği temsil ediyor.
ETKİLERİ NASIL OLUR?
Tanıma kararı, Taliban’ın iç politikada meşruiyetini güçlendirme ve muhalif unsurları bastırma kapasitesini artırabilir. Ancak insan hakları, kadın hakları ve eğitim gibi alanlarda uluslararası normlara aykırı uygulamalar sürdükçe, ekonomik yardımların sürdürülebilirliği tartışmalı olacaktır. Rusya’nın bu adımı, ABD öncülüğündeki Taliban tecridini kırma potansiyeline sahiptir. Özellikle Çin, İran, Pakistan gibi ülkeler benzer adımlar atabilir. Bu durum, BM içinde temsil ve yaptırım konularında karmaşaya yol açacaktır. Ayrıca küresel terörle mücadelede Taliban’ın gerçek taahhütleri ve bu taahhütlere ne kadar sadık kalacağı, sürecin geleceğini belirleyecektir.
Orta Asya ülkeleri Taliban’ın tanınmasından endişe duysa da Rusya’nın teminatları bu ülkelerle ilişkilerin dengesini korumayı hedefliyor. Çin, Kuşak ve Yol projesinin güvenliğini sağlamak adına Taliban’la diyaloğu sürüyor. Pakistan ise bu gelişmeyi memnuniyetle karşılarken, Hindistan açısından güvenlik tehditlerinin artacağı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Uluslararası medyada Rusya’nın Taliban’ı tanıma kararı farklı şekillerde yorumlandı. Bazı medya kuruluşları, gelişmeyi “Batı ile ayrışmanın derinleşmesi” olarak değerlendirirken, bazı yorumcular bu adımı “Afganistan’daki istikrar arayışının zorunlu adımı” olarak yorumladılar. Güvenlik merkezli analizlerde ise, bu gelişmenin bölgesel terör tehdidini azaltma ihtimali kadar, bölgede göç yönetimi açısından da yeni sorular doğurabileceği vurgusu ön plana çıktı. Sonuç olarak, Rusya’nın Taliban’ı tanıması, sadece diplomatik bir jestten ibaret değil aynı zamanda küresel güç rekabetinin ve post-Amerikan Asya düzeninin yeniden şekillenme sürecinin de stratejik bir parçası olarak okunabilir.


