Sağlığı yıkan ihmalkarlık, çocuklar resmen toza boğuluyor
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Depremin gölgesindeki İstanbul'da kentsel dönüşüm çalışmaları aralıksız devam ederken, yönetmelikleri hiçe sayan müteahhit ve inşaat firmaları ise halk sağlığını tehlikeye atmaya devam ediyor. İstanbul'da zemini sağlam kabul edilen Beşiktaş'a bağlı bazı semtlerdeki yoğun kentsel dönüşüm çalışmaları ise çevre ve insan sağlığı açısından ciddi riskler oluşturuyor. Özellikle Gayrettepe, Dikilitaş, Balmumcu hattındaki inşaat ve dönüşüm faaliyetlerinde etraf adeta toz ve kirliliğe bulanırken, yetkili kurum ve kuruluşların gerekli müdahalelerde bulunmamaları dikkatlerden kaçmıyor. Birçok okulun da olduğu Gayrettepe, Dikilitaş, Balmumcu bölgesindeki eski binaların yıkımı sırasında iş güvenliği önlemleri adeta hiçe sayılıyor. Sahada yaptığımız araştırmada semt sakinleri de hafriyat ve toz kirliliğine karşı kuralların uygulanmamasına tepkililer. Söz konusu üç semtteki inşaat faaliyetlerinin çoğu zaman saat 18.00 sonrasına sarkması da tepkilere neden olan bir başka sorun olarak dillendiriliyor.

Yıkım sahasında çalışan herkes baret, çelik burunlu ayakkabı, fosforlu yelek ve toz maskesi gibi koruyucu ekipmanlarla görev yapması gerekirken, iş sağlığı ve güvenliği kanunu gereği şantiye alanına izinsiz kimsenin girmemesi gerekiyor. Mevzuata göre yıkım sırasında tozun çevreye yayılmasını önlemek için sürekli sulama yapılması, gürültü ve titreşim konusunda da gerekli tedbirler alınarak çevre sakinlerinin mağduriyeti azaltılması gerekse de bu kuralların birçoğu Beşiktaş'ın semtlerinde uygulanmıyor. Yıkım sonrası ortaya çıkan molozlar belediyenin belirlediği döküm sahalarına taşınması gerekirken, moloz yığınları çoğu zaman haftalarca dönüşüm yapılacak alanda kalıyor.
TOZ'DA SINIFTA KALDILARAsbest Uzmanı Kenan Yıldız ise haberglobal.com.tr'ye yaptığı açıklamada, firmaların yıkım işlemleri sırasında toz oluşmamasına yönelik sulamadan kaçındıklarını belirterek, "Yıkım sırasında sulama ne yazık ki, Türkiye'nin hiçbir yerinde yapılmıyor. Mevzuatta olmasına rağmen maalesef yıkım ekipleri kurallara riayet etmiyorlar. Yıkım sonrası hafriyat ve molozlar da geç toplanıyor. İnsanlar özellikle İstanbul'daki inşaat ve yıkım çalışmaları nedeniyle sürekli toz solumak zorunda kalıyorlar. Beşiktaş Belediyesi, yıkımlarda ortaya çıkan asbest bertarafını iyi yönetiyor ancak toz ve çevresel hijyen konusunda maalesef beklenen başarı sağlanamıyor" diye konuştu.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk de, kentsel dönüşüm uygulamalarında ortaya çıkan görüntülerin halk sağlığını tehdit ettiğinin altını çizerek, şunları söyledi: "Kentsel dönüşümde bina yıkımı, dışarıdan bakıldığında bir kepçenin darbeleriyle kolay görünen bir işlem olsa da aslında hukuki izinlerden iş güvenliği tedbirlerine, çevresel önlemlerden atık yönetimine kadar onlarca adımdan oluşan titiz bir süreç. Ne yazık ki başta İstanbul olmak üzere eski binaların yıkımı sırasında mevzuatlara uyulmuyor. Yıkım yapılan yerlerden havalanan tozlar hava kirliliğine de neden olurken, hastalıklara davetiye çıkartıyor. En büyük sorun denetim eksikliği. Belediyeler yıkım ve yapım işlemlerini çok sıkı denetleyerek tüm kurallara riayet edilmesini sağlamalı"

Dr. Feride Marım (Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Sekreteri)
"Her yıl dünya genelinde 30 bin insanın akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) nedeniyle hayatını kaybediyor. Kentsel dönüşüm süreci ülke genelinde asbest maruziyetini artırıyor. Gerek yapıların aşınması, gerekse sıvaların dökülmesiyle asbest lifleri havaya karışıyor. Hem Avrupa'da hem ülkemizde yıllardır devam eden kentsel dönüşüm sürecinde evlerin yıkımı sonrası asbestin serbestleşmesi ve asbeste maruziyetin artması kanseri tetikliyor."
Kaynak: Web Özel


