‘Sahnemi bir sofraya benzetiyorum... Herkes sofrada çeşitlilik ister’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Elif Buse Doğan’ın ismini 2022’de bir programda söylediği ‘Samsak Döveci’ şarkısının sosyal medyada viral olmasıyla duyduk. Onu İstanbul’daki iyi mekânların sahnelerinde de görüyoruz; canlı müzik eğlencesinin iyi, popüler isimlerinden. Şimdilerde ‘Aşk Başımda Bela’ adıyla 5 şarkılık mini bir albüm çıkardı. Elif Buse Doğan’la yoğun konser programının arasında internet üzerinden buluşup konuştuk.
◊ ‘Samsak Döveci’ çok ses getirmişti. Nasıl geçti o süreç, hayatında neler değişti?
Böyle bir etki beklemiyordum. Televizyon programında söylediğim türkü şubatta yayımlanmıştı, mart ayındaysa bir TikTok fenomeni tekerlemeli olan kısmıyla video çekip üzerine dikkat çekici bir caption (açıklama) eklemiş. Ardından içerik hızla yayıldı. Önce TikTok’ta viral oldu, sonra Instagram’da. Bildirimlerden telefonumu sessize almak zorunda kaldım, o derece yoğundu ilgi. Elif Buse Doğan ismi biliniyordu ama ‘Samsak Döveci’yle tanınırlığım bambaşka bir seviyeye ulaştı. Bu sayede geçmişteki şarkılarım da daha çok dinlenmeye başladı. Yaptığım projeler çok daha geniş kitlelere ulaştı. Hem yorucuydu hem çok keyifli bir dönemdi. Aynı yıl İbrahim Selim’in programına konuk olduğumda “Başka tekerlemeli şarkı var mı bildiğin” diye sorunca aklıma bu kez ‘Adam Sandım Fos Çıktı’ geldi. O da yayıldı.
‘HER ZAMAN HAYALİMDİ’
◊ Sosyal medyada yayılan bir şarkıyla tanınır olmak hoşuna gitti mi?
Bir süre sonra viral akıştan biraz uzaklaşmayı tercih ettim. Çünkü yapmak istediğim şey bu değildi. Yorumcu kimliğimi ön plana çıkarmak istiyordum. ‘Samsak Döveci’nin katkısı elbette çok büyük ama müzikal yolculuğum, tekerlemeli türkülerin ötesinde, çok daha geniş bir repertuvara dayanıyor.
◊ En başa dönersek müzik hayatına nasıl girdi?
Bilinçli olarak hatırladığım kadarıyla müzikle ilk bağım 7 yaşlarında kuruldu. Ailemde neredeyse herkesin müzikle bir ilişkisi var. Bir dedem bağlama çalıyor, diğer dedem hem bağlama hem Karadeniz kemençesi... Anneannem, babaannem, annem, babam, teyzelerim, dayım, herkes bir şekilde türkü söylüyor. Böyle bir ortamda büyüdüm.
◊ Müzik eğitimi aldın mı?
Önce dedemden bağlama eğitimi almaya başladım. Sonra özel bir müzik merkezine devam ettim ve Kocaeli Belediyesi’nin konservatuvarına geçtim. Eğitimim güzel sanatlar lisesiyle devam etti, sonra İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na girdim. Orada lisans ve Haliç Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Doktora sürecim devam ediyor.
◊ “Dedemden eğitim aldım” dedin...
Bildiği kadarıyla bana eğitim vermeye çalıştı. Ondan birkaç türkü öğrendim. Sonra “Ben artık yetemem sana” dedi ve özel bir kursa yönlendirdi.
◊ Sahnede olmak hep hayalin miydi?
Hep hayalimdi. Aldığım tüm eğitimler ve ailemin desteği beni bugüne hazırladı diyebilirim. Güzel sanatlar lisesine başladığımda keman ve piyano eğitimime dahil oldu. Ardından İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda ses eğitimi bölümünü bilinçli tercihle seçtim. Konservatuvara girdiğim günden beri bu işi yapmak, sahnede olmak istedim.
◊ Türkü söylemeyi çok seviyorsun...
Türkülerin içinde büyüdüm. Bu sevgi bize geçti ama hiç dayatmadan, doğal şekilde... Çevremdeki birçok kişi pop müzik dinlerken ben hem pop hem türkü dinliyordum.
◊ Kariyerindeki kırılma noktaları nelerdi?
İstanbul’a gelişim, TRT Müzik’te program sunmaya başlamam ve en büyük kırılma da ‘Samsak Döveci’...
◊ Repertuvarında neler var?
Türkülerle tanındım ama kendimi yorumcu olarak görüyorum. Çocukluğumdan beri halk müziği, sanat müziği ve Batı müziği eğitimi aldım. Arabesk müziği küçük yaşlardan itibaren severek dinledim. Hatta ben çocukken arabesk dinlemek bazen yadırganırdı. Çevrem klasik Batı müziği eğitimi alan insanlarla doluydu. Ama benim ruhum hep oradaydı, hâlâ da öyle. Bunu bir sofraya benzetiyorum... Sadece zeytin, sadece peynir yemezsiniz; herkes sofradaki çeşitliliği ister. Benim sahneme gelen dinleyici de o çeşitliliği talep ediyor. Ben de sesime yakışan her şeyi söylemekten keyif alıyorum.
◊ En çok neler isteniyor?
‘Seni Yazdım Kalbime’, ‘Hatıran Yeter’, ‘Ona Söyle’ ve ‘Karalım’ sahnede sürekli istenen şarkılar. Türkülerdeyse ‘Cahildim Dünyanın Rengine Kandım’ ve ‘Yalan Dünya’...
◊ EP’den önce ‘Aşk Başımda Bela’ yayımlandı...
13 Haziran’da çıktı. Aslında bu EP’nin ön duyuru şarkısıydı. Kalan 4 şarkı 4 Temmuz’da yayımlandı...
◊ Düzenlemeler kime ait?
Çağrı Telkıvıran. Altyapıları önceden hazırladı, stüdyoda hem çekim yaptık hem canlı çaldı orkestra arkadaşlarım, ben de canlı söyledim. Konser kaydı gibi oldu. Yönetmenim kuzenim Kaan Yorulmaz.
◊ Yazı nasıl geçireceksin?
‘Aşk Başımda Bela’ya benzer bir şarkı hazır ve dinleyicimle buluşturmak istiyorum. Ağustosta, olmazsa eylülde düşünüyoruz. Sonra da ‘Akustik Renkler 2’ albümü gelecek. Bu kez konuk sanatçılar da olacak.
‘İKİ SAATLİK SAHNE BANA BİR AN GİBİ GELİYOR’
◊ Kendini nasıl hissediyorsun sahnede?
İki saat boyunca sahnede kalıyorum ama o süre bana bir ‘an’ gibi geliyor. O kadar severek yapıyorum ki zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamıyorum. Hasta olsam bile sahneye çıktığım anda iyileşiyorum; mutsuzsam mutlu iniyorum.
◊ Canlı müzik mekânları gece hayatını ele geçirmiş durumda. Bir rekabet var mı bu sahnelerde?
Hem sanatçılar hem de mekânlar arasında görünmeyen ama hissedilen bir rekabet söz konusu. Herkes kitlesini oluşturmuş durumda ve kitleyi korumak ya da büyütmek için ciddi bir çaba var. Bu da doğal olarak rekabet ortamı yaratıyor.
◊ Repertuvarında farkın ne?
Öncelikle kendi şarkılarımı okuyorum. Dinleyicilerimin benden duymak istediği şarkıları okuyorum, interaktif olmaya çalışıyorum. Canlı performans yaptığım için çok fazla istek geliyor ve çoğu zaman o an gelen isteklerle repertuvarı yönlendiriyorum. Tekrara düşmemeye, her sahnede yeni bir şey sunmaya özen gösteriyorum.
◊ Sen kimleri dinlemeyi seviyorsun gece dışarı çıktığında?
Yıldız Tilbe, Hakan Altun, Sibel Can, Berkay, Ersay Üner... Yeni nesilden de Seda Mete ve Yusuf Aslan’ın sahnelerini seviyorum.
◊ Bir fırsatın olsa hangi isimle beraber şarkı söylemek istersin?
Belki çok kişi söylemiştir ama Tarkan. Onunla aynı sahneyi paylaşmak beni çok mutlu ederdi. Hatta sadece sahnede değil, bir projede de birlikte yer almak isterim. Bu benim için çok özel bir hayal.
‘ELEŞTİRİLER ZAMAN ZAMAN CAN SIKICI OLABİLİYOR’
◊ Sektörde kadın olmanın zorlukları var mı?
Zor şeyler yaşadım, yaşamaya devam ediyorum ama anlatmayacağım. Görsel odaklı bir iş yapıyoruz. Sahne kıyafetlerinden tutun, müzikle ilgisi olmayan insanların yorumlarına kadar çok şeyle karşılaşıyoruz. Eleştiriler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor. Ne yazık ki sözlü taciz gibi durumlarla da karşılaştım.
◊ Nasıl başa çıkıyorsun?
Süreci ekibimle yönetiyoruz. Hiçbir şeyi tek başıma yapmıyorum. Kulisimden sahneye, sahneden kulise ve oradan doğrudan eve geçiyorum. Şimdiye kadar büyük bir olay yaşamadık. Sadece bir kez bir durum oldu ve hukuki süreci başlattık.
◊ Güzellik ve dış görünüş sahnede avantajlı bir durum mu?
Avantajları ve dezavantajları olduğunu düşünüyorum. Bazı bakışlar rahatsız edici olabiliyor ama bunu çok büyütmüyorum. Somut olarak tarif edemem ama sahnede sadece görünüşle değil, ses ve duruşla da var oluyorsun.


