SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Filistin’deki drama böyle dikkat çekti! “Sessiz olun bebekler ölüyor şimdi Gazze de

Yabancı araca ‘taşıma’ yasağı Ekonomi Haberleri

Borsa İstanbul da yatırımcılara halka arz şoku! Bugünden itibaren kimse alamayacak Sözcü Gazetesi

KYK yurdundan kan donduran iddia! 15 gün önce açılan yurtta soğuk su ile duş alan öğrenci kalp krizinden öldü

Belediyeler Birliği nde Bozbey den İmamoğlu sözleri

Sumud Filosu na baskına Türkiye den peş peşe tepkiler: Hukuksuz ve barbar saldırı kabul edilemez Gündem Haberleri

190 dan fazla faydası var: Şifa deposu ama kıymetini bilen yok Sözcü Gazetesi

Newcastle United, Union Saint Gilloise yı güle oynaya yendi

Üniversiteyi 3 yılda bitirme formülü: 240 kredi 180 e düşürülecek Eğitim Haberleri

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Gönlümüz arzu ederdi ki CHP toplantılara katılsın

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Türkiye Yüzyılı nın hak ettiği yeni bir anayasayı ülkemize kazandırmamız gerekir

Galatasaray maçında sakatlanmıştı: Sahalara dönüş tarihi duyuruldu

Kalp krizini önlemek için 3 altın anahtar

Bireysel başvurular UYAP Avukat Portalı üzerinden de alınacak

Cumhurbaşkanı Higgins ten tüm dünyaya İsrail mesajı! Harekete geçmeliyiz

Golden sonra duygulandım Nice i deviren iki golü atan Kerem Aktürkoğlu ndan açıklama: Dün gece konuştuk Fanatik Gazetesi Fenerbahçe (FB) Haberleri Spor

Giyim üssü S.O.S veriyor Sözcü Gazetesi

MHP li Yıldız dan Demirtaş açıklaması: Bazı şeyler yapmak gerekir

Kira şampiyonları açıklandı: Zirvede bakın hangi şehir var!

Sivil alan daralması ve siyaset Düşünce Günlüğü Haberleri

Sivil alan daralması ve siyaset Düşünce Günlüğü Haberleri

SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.

Sivil alanın daralması, sadece bir özgürlük kaybı değil; toplumsal canlılığın, ortak dilin, kamusal aklın ve yenilenme kapasitesinin aşınması anlamına gelir. Kısa vadede siyasete yakınlaşmanın sağlayabileceği maddi avantajlar cazip görünebilir; ancak uzun vadede bu süreç hem siyaseti hem de toplumu kendi kendini yenileme gücünden mahrum bırakır.

Mahmut Özer / Eski Milli Eğitim Bakanı

Ehl-i Sünnet toplumlarında sivil alan, yalnızca siyasal otoritenin sınırlandırılması için değil, toplumsal düzenin sağlıklı işlemesi ve bireylerin özgürlüklerini koruyabilmesi için de hayati bir konuma sahiptir. Bu alan, devlet ile toplum arasındaki karşılıklı dengeyi tesis eden, bağımsızlığı ile hem yönetime hem de topluma nefes alanı açan bir yapıdır. Sivil alanın varlığı, toplumsal hafızanın korunması, kültürel sürekliliğin sağlanması ve ortak bir dilin üretilmesi açısından belirleyicidir. Ancak bu alan daraldığında siyasal otoritenin bir hikâye üretebilme kapasitesi de ciddi biçimde zarar görür. Karar alma mekanizmaları dar bir çevreye sıkışır, yeni hikâyeler üretilemez, farklı sesler işitilmez ve toplumsal dinamizm kaybolur. Sivil alanın daralması, bir bakıma hem devletin hem de toplumun kendi kendini yenileme gücünün tükenmesi anlamına gelir.

GAZÂLİ’NİN GÖSTERDİĞİ YOL

Siyaset ve devletin dinamikleri ile sivil alanın dinamikleri farklıdır, ancak birbirine de sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü siyaset sivil alanı temsilen yapılmakta, sivil alan da ürettiği yeni içerik ve taleplerle siyaseti yönlendirmektedir. Buna rağmen sivil alan daha gevşek bir yapıda, farklı frekanslarda yaşamaktadır. Devlet ve siyasetin frekans aralığı ise oldukça farklıdır. Sivil alan daralmasının en büyük riski, sivil alanı faydalı olduğu frekanslarda yaşamaktan uzaklaştırması, dolayısıyla tedrici bir şekilde ya tamamen sorumsuz bir alana itmesi ya da sivil alan için taşınması ağır bir yük oluşturacak devlet ve siyasetin frekansında yaşamaya zorlamasıdır. Her iki uç durum da sivil alanın ve nihayetinde siyasetin varlığını sürdürmesinde risk teşkil eder. Bu durumda ya umutsuz ve bu nedenle sorumluluklardan kaçan ya da siyasetin frekansının yakıcılığıyla mutsuz toplumlar ortaya çıkacaktır.

Dolayısıyla, Gazâli’nin inşa ettiği toplumsal çerçeve bu konuda önemli bir yol göstericidir. Onun kurguladığı Ehl-i Sünnet toplumu, herkesin sorumluluk üstlendiği hiyerarşik bir düzene dayanır; yöneticiler “Allah’ın gölgesi” olarak siyasal otoriteyi temsil ederken, âlimler “Peygamber’in varisleri” sıfatıyla toplumsal vicdanı taşırlar. Bu iki kesim, “Allah’ın yeryüzündeki halifesi” olarak konumlandırılan insanın onurunu ve toplumun adaletini koruma sorumluluğunu birlikte paylaşır. Gazâli, tüm eserlerinde özellikle âlimlerin bağımsızlığının altını çizerek, bu dengenin bozulmasının doğuracağı risklere dikkat çeker. Ona göre, fıkıh âlimlerinin yozlaşması yöneticilerin yozlaşmasına, yöneticilerin yozlaşması ise toplumun çözülmesine yol açar. Bu nedenle, sivil alanın daralması aslında yalnızca bireysel hareket kabiliyetinin değil, toplumsal bütünlüğün de aşınması anlamına gelir.

KARİZMATİK TOPLUM İNŞASI

Ancak sivil alan sadece fakihlerden oluşmaz, çok daha geniş bir etkileşim alanını kapsar. İbrahim Kalın’ın İslam, Aydınlanma ve Gelecek adlı eserinde işaret ettiği gibi, faziletli toplumda orta yolu tahkim etme görevi yalnızca fakihlerin değil, pek çok farklı aktörün omuzlarındadır:

“…Sahih ve orta yola ait ilkeleri belirleme süreci, sadece fukahanın tekelinde değildir. Orta yolun tespiti ve yaşanması, pek çok sosyal etken ve aktör tarafından şekillendirilir. Bu aktörler arasında edebiyatçıları, dervişleri, ozanları ve şairleri, siyasi liderleri, yöneticileri, bilim adamlarını, sanatçıları, tüccarları, diplomatları, filozofları ve kelamcıları bulmak mümkündür…”

Bu, sivil alanın kapsayıcılığını ve farklı toplumsal katmanların kolektif sorumluluğunu ortaya koyar. Toplumun sağlıklı bir biçimde yaşayabilmesi, adaletten sapmaması ve kendi sürekliliğini sağlayabilmesi, bu aktörlerin karşılıklı etkileşimlerine ve denge mekanizmalarına bağlıdır. Bu noktada, Ehl-i Sünnet toplumunun Şia geleneğine göre farklılığı öne çıkmaktadır. Ehl-i Sünnet toplumlarında odak “karizmatik toplum” inşasına yöneliktir. Gazâli’nin toplumsal modelinde nihai hedef, bireyin sürekli manevi gelişimini ve kalp temizliğini sağlayarak faziletli bir toplumun inşasıdır. Toplumsal düzen, çok katmanlı bir sivil alan ekosisteminin üretimi üzerinden kurulur. Âlimlerin, edebiyatçıların, sanatçıların, tüccarların, dervişlerin, şairlerin ve düşünürlerin birbirine bağlı ama özerk rolleri, toplumsal karizmayı kolektif olarak inşa eder. Başka bir deyişle, toplumsal enerji çoklu aktörler tarafından yatay biçimde üretilir. Bu nedenle Ehl-i Sünnet geleneği, sivil alanın bağımsızlığına ve çeşitliliğine tarihsel olarak büyük önem vermiştir.

Buna karşılık, Şiî toplumsal yapıda karizma daha çok tekil bir liderin şahsında vücut bulur. İmamet anlayışı, dini otoriteyi ve toplumsal düzeni doğrudan masum olduğuna inanılan karizmatik bir lider figürü üzerinden kurgular. Burada otorite, toplumsal aktörler arasındaki yatay dengeye değil, imamın ya da rehberin şahsi meşruiyetine dayanır. Hatalardan masum liderin/imamın otoritesi, sivil aktörlerin özerkliğinin üzerinde kurulur; bu da çoğulcu, kapsayıcı bir sivil alan üretimini zorlaştırır. Bu karşıtlık, İslam dünyasında tarih boyunca gözlenen farklı sivil alan modellerinin temel belirleyicilerinden biridir: Ehl-i Sünnet’te çok merkezli, geniş tabanlı bir kolektif karizma üretimi; Şiî gelenekte ise tek merkezli, lider odaklı bir kişisel karizma üretimi söz konusudur.

HİSBE VE AHİ TEŞKİLATLARI

Ehl-i Sünnet geleneğinde sivil alanın güçlendirilmesine yönelik tarihsel deneyimler, bu yaklaşımın pratikte nasıl işlediğini göstermektedir. Bunlardan ilki, hisbe teşkilatıdır. İslam şehirlerinde kamu düzenini sağlamakla görevli olan hisbe, piyasa denetimi, toplumsal barışın korunması ve hakların gözetilmesi gibi işlevler üstlenirdi. Muhtesipler, merkezi otoritenin temsilcisi değil, toplumsal düzenin koruyucusu olarak görülürdü. Bu, sivil alanın devlet karşısında tamamen edilgen olmadığını, aksine toplumsal taleplerin doğrudan görünürlük kazandığı bir denetim mekanizmasının var olduğunu gösterir.

Bir diğer örnek ise ahi teşkilatlarıdır. Selçuklu ve erken Osmanlı dönemlerinde ortaya çıkan bu yapılar, yalnızca bir esnaf örgütlenmesi değil, aynı zamanda ahlaki bir toplumsal düzen üreticisi olarak işlev görüyordu. Fütüvvet geleneği üzerine kurulu bu teşkilatlar, mesleki etik, karşılıklı dayanışma, adil ticaret ve sosyal sorumluluk ilkeleriyle sivil alanı genişletti. Ahi zaviyeleri, devlet kontrolünden bağımsız olarak işleyen, ama toplumsal uyumu ve barışı güçlendiren mikro topluluklar yarattı. Bu özellikleriyle Ahi teşkilatları, Ehl-i Sünnet’in “karizmatik toplum” anlayışını somutlaştıran en önemli yapılardan biridir.

TOPLUM KENDİ İÇ DİNAMİKLERİYLE YENİLENİR

Sivil alanın güçlendirilmesi tarih boyunca farklı kurumsal araçlarla desteklenmiştir. Vakıf müesseseleri bunun en önemli örneklerinden biridir. Sivil alanın kurumsal güçlendirilmesinde vakıflar kadar önemli bir diğer yapı, Beytülmal ile vakıflar arasındaki tamamlayıcı ilişkidir. Beytülmal, kamusal gelirleri toplarken, vakıflar toplumsal ihtiyaçları yatay bir organizasyon üzerinden karşılamaya odaklanıyordu. Su yollarından kütüphanelere, medreselerden imarethanelere kadar geniş bir yelpazede üretilen hizmetler, merkezi otoritenin değil, toplumun kendi iradesinin bir ürünüydü. Bu işleyiş, sivil alanın bağımsızlığını güçlendirirken toplumsal dayanışmayı da derinleştiriyordu. Mehmet Genç’in, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi adlı kitabında kaleme aldığı “Osmanlı’da görevi boyunca en büyük sermayeye sahip olabilen ve bu nedenle de tasarruf yapabilme imkânı olan askeri zümrenin 1900’lü yıllara kadar varisinin devlet olarak belirlenmesi bu kesimin nesiller üzerinden sermaye birikimini önlemiş ve vakıf müesseseleri üzerinden kamusal alanı güçlendirmelerini teşvik etmiştir” ifadesi bu konuda örnek olarak verilebilir.

Medreselerin de vakıf sistemi üzerinden kurgulanması, bilgi ile siyaset arasındaki ilişkiyi daha sağlıklı bir zemine taşımayı ve bilgi üretimini bağımsız kılmayı amaçlamıştır. Bu tercih, Ehl-i Sünnet toplumunda sivil alanın güçlendirilmesine yönelik bilinçli bir hamle olarak görülebilir. İhsan Fazlıoğlu’nun Geçmişimizle Yüzleşmek, İhsan Fazlıoğlu Okumaları’nda aktardığı bir örnek, bu bağımsızlığın önemini daha da görünür kılar: “…Medreselerin olumlu ve olumsuz tarafları, ta ilk kurulduğundan itibaren tartışılmıştır. Mesela, İbn Ekfânî, İrşâd el-kâsıd adlı eserinde, medreseler kurulduğu zaman, Maveraunnehir’de ulemanın yaptığı protesto yürüyüşünden bahseder. Belki de tarihte bilgiye ilişkin görülen ilk yürüyüştür bu: Bir tabut alınır; içine hokka ve kalem koyulur, üzeride cenazelerde kullanılan örtüyle örtülür ve üzerine ‘Kullu nefsin zaikatul mevt’ [Her nefis ölümü tadıcıdır] ayeti yazılıdır… İlim öldü, çünkü ilim artık, siyasetin kontrolüne girdiği için ehil olmayan insanların eline düşecek, ehil olmayanlar omurgasız insanlar olacaklar, bilginin haysiyetinden çok, yöneticilerin çıkarlarını gözetecekler, vs. diye yürüyüş yapıyorlar.” Bu olay, bilgi üretimi ile siyasal güç arasındaki kırılgan ilişkiye dair tarihsel bir uyarı niteliği taşır.

Bu kurumsal yapı sayesinde, medreseler vakıf müesseseleri olarak sivil alana gömülmüş ve Müslüman coğrafyada parçalanmaların önüne geçilmiştir. Ortak bir dil, ortak bir hukuk anlayışı ve ortak bir vicdan inşa edilerek, toplumsal süreklilik sağlanabilmiştir. Fazlıoğlu bu bağlamda medreselerin en önemli başarısını şöyle ifade eder: “…Medreselerin başardığı belki de en önemli şey, Müslümanların arasında eğitim yoluyla ‘ortak bir dil’in yaratılması ve ‘ortak bir akl’ın inşa edilmesi olmuştur. Bu da ortak bir hukuk bilincine ve ortak bir vicdana kadar giden bir süreci tetiklemiştir. Bu da, bir bakıma Müslümanların arasındaki hesabı verilmemiş kavramların neden olduğu bölünmüşlüğü gideriyor, daha rafine, geliştirilmiş yöntem tartışmalarının başlangıcı oluyor. İlk kurulduklarından itibaren Cüveynî, Gazalî, Razî çizgisi takip edilirse, İslam Dünyasında medreselerin yetiştirdiği büyük isimler görülebilir.” Bu tarihsel deneyim, sivil alanın güçlü olduğu dönemlerde toplumun kendi iç dinamikleriyle nasıl yenilendiğini gösteren önemli bir örnektir.

YENİ MEKANİZMALARA İHTİYACIMIZ VAR

Bu toplumsal yapı dönüşümlerinin ötesinde günümüzde ise sivil alanın daralmasının nedenleri daha karmaşık bir hâl almıştır. Sadece devlet-toplum ilişkileri değil, dijitalleşmenin getirdiği yeni kamusal dinamikler de bu süreci derinden etkilemektedir. Geleneksel kamusal alan, bireylerin yüz yüze etkileşim kurarak ortak meseleleri tartıştığı bir zemin sunarken, günümüzde bu alan büyük ölçüde dijital platformların kontrolüne girmiştir. Bilginin görünürlüğü, erişilebilirliği ve dolaşımı artık algoritmaların belirlediği önceliklere bağlıdır. Dijitalleşme, sosyal medya platformları ve algoritmik veri tekelleri, kamusal tartışmayı çoğu zaman ticari önceliklere bağlı hale getirmiştir. Bilginin görünürlüğü, erişilebilirliği ve dolaşımı artık algoritmaların belirlediği önceliklere tabidir. Richard Sennett’in ifadesiyle, modern insanın kamusal insandan çekilerek içselleşmiş bir benlik inşa etmesi, toplumsal meseleleri konuşmayı giderek zorlaştırmaktadır. Sosyal medya platformlarının ticari çıkarlar üzerinden kurgulanan işleyiş mantığı, toplumsal diyaloğun kalitesini zayıflatmakta; yankı odaları, filtre balonları ve yanlış bilginin hızla yayılması, kutuplaşmayı derinleştirmektedir. Bu durum, uzlaşı kültürünü zayıflatırken, farklı görüşlerin buluşabileceği ortak bir tartışma zemininin ortadan kalkmasına yol açmaktadır.

Sonuç olarak, sivil alanın daralması, sadece bir özgürlük kaybı değil; toplumsal canlılığın, ortak dilin, kamusal aklın ve yenilenme kapasitesinin aşınması anlamına gelir. Kısa vadede siyasete yakınlaşmanın sağlayabileceği maddi avantajlar cazip görünebilir; ancak uzun vadede bu süreç hem siyaseti hem de toplumu kendi kendini yenileme gücünden mahrum bırakır. Sivil alan, toplumsal sorunların teşhis edilmesinde, çözüm üretilmesinde ve toplumsal bağların güçlendirilmesinde merkezi bir işlev görür. Bu nedenle, sivil alanın bağımsızlığını koruyacak, bireyleri kolektif sorumluluklara davet edecek ve toplumsal uzlaşıyı güçlendirecek yeni mekanizmalara ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, sorunları çözmek bir yana, onları görebilme yetisi dahi kaybedilme riskiyle karşı karşıya kalır. Kısaca, sivil alanı koruyan ve farklı toplumsal aktörlere yatay katılım imkânı veren dinamikler, krizler karşısında daha dayanıklı toplumsal yapılar ortaya çıkarmaktadır.

Durumu takip etmeye devam edin, SonTurkHaber.com her zaman en yeni haberleri sunuyor.
seeGörüntülenme:52
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 03 Ekim 2025 04:04 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Filistin’deki drama böyle dikkat çekti! “Sessiz olun bebekler ölüyor şimdi Gazze de

01 Ekim 2025 15:45see154

Yabancı araca ‘taşıma’ yasağı Ekonomi Haberleri

02 Ekim 2025 04:08see151

Borsa İstanbul da yatırımcılara halka arz şoku! Bugünden itibaren kimse alamayacak Sözcü Gazetesi

01 Ekim 2025 09:28see145

KYK yurdundan kan donduran iddia! 15 gün önce açılan yurtta soğuk su ile duş alan öğrenci kalp krizinden öldü

01 Ekim 2025 16:04see139

Belediyeler Birliği nde Bozbey den İmamoğlu sözleri

01 Ekim 2025 15:38see118

Sumud Filosu na baskına Türkiye den peş peşe tepkiler: Hukuksuz ve barbar saldırı kabul edilemez Gündem Haberleri

01 Ekim 2025 23:53see114

190 dan fazla faydası var: Şifa deposu ama kıymetini bilen yok Sözcü Gazetesi

01 Ekim 2025 14:05see113

Newcastle United, Union Saint Gilloise yı güle oynaya yendi

01 Ekim 2025 21:44see113

Üniversiteyi 3 yılda bitirme formülü: 240 kredi 180 e düşürülecek Eğitim Haberleri

03 Ekim 2025 04:06see113

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

01 Ekim 2025 09:42see112

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Gönlümüz arzu ederdi ki CHP toplantılara katılsın

01 Ekim 2025 22:22see112

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Türkiye Yüzyılı nın hak ettiği yeni bir anayasayı ülkemize kazandırmamız gerekir

01 Ekim 2025 21:40see112

Galatasaray maçında sakatlanmıştı: Sahalara dönüş tarihi duyuruldu

01 Ekim 2025 18:50see112

Kalp krizini önlemek için 3 altın anahtar

01 Ekim 2025 07:10see111

Bireysel başvurular UYAP Avukat Portalı üzerinden de alınacak

01 Ekim 2025 12:19see111

Cumhurbaşkanı Higgins ten tüm dünyaya İsrail mesajı! Harekete geçmeliyiz

02 Ekim 2025 02:05see111

Golden sonra duygulandım Nice i deviren iki golü atan Kerem Aktürkoğlu ndan açıklama: Dün gece konuştuk Fanatik Gazetesi Fenerbahçe (FB) Haberleri Spor

03 Ekim 2025 00:21see110

Giyim üssü S.O.S veriyor Sözcü Gazetesi

02 Ekim 2025 05:32see110

MHP li Yıldız dan Demirtaş açıklaması: Bazı şeyler yapmak gerekir

01 Ekim 2025 19:33see110

Kira şampiyonları açıklandı: Zirvede bakın hangi şehir var!

02 Ekim 2025 12:16see110
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları