Türkiye ve Suriye kazandı Orta Doğu yeni bir sabaha uyandı
Haber7 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Bir harita açın. Sınırları değil, yaraları gösteren bir harita. Orta Doğu, onlarca yıl boyunca savaş haritalarıyla tanımlandı: kırmızı bölgeler, sıcak çatışmalar, nokta atışı hedefler. Ama artık bambaşka bir tabloya uyanıyoruz. Yıkıntıların üzerine beton dökülüyor. Bombaların yerini projeler alıyor. Ve bu dönüşümün merkezinde terörsüz Türkiye duruyor.
ABD Başkanı Trump’ın Suriye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırması önemli bir başlangıç. Bu noktada Trump'ın savaşsız Orta Doğu vizyonu kadar, Ankara'nın ağırlığı da büyük bir önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurduğu diplomatik denge, Pekin'den Moskova'ya, Washington'dan Berlin'e kadar büyük bir saygıyla izleniyor.
Türkiye bir yandan Gazze’de ateşkes için çabalarını yürütürken diğer yandan Suriye’nin yeniden inşası için gece gündüz çalışıyor.. Trump, yaptırımları kaldırmadan önce Erdoğan’la görüştü. Bu rastgele bir tercih değildi. Savaş meraklısı Netanyahu, masanın dışında kaldı.
SURİYE BÜYÜK BİR DEĞİŞİM SÜRECİNE GİRDİ
Suriye bir değişim içinde. Yeni yönetim, artık geçmişin yükünü sırtında taşımıyor. Mezhepsel ayrışmaları değil, sağlamaya yolunda adımlar atıyor. Hastane inşaatlarını yapan, yolları asfaltlayan, yerel yönetimleri eğiten kadroların çoğu, mazlum durumundayken Türkiye'den destek görmüş durumda olan kişilerden oluşuyor.
Bir zamanlar PKK’nın, İran'a bağlı silahlı grupların kol gezdiği topraklar şimdi bir terörsüz coğrafya vizyonuna kavuşuyor. Bu sadece Suriye’yi değil, Türkiye’yi de dönüştürüyor. Gaziantep’ten Mardin’e uzanan güvenlik koridoru artık askeri değil; ekonomik bir koridor haline geliyor.
ERDOĞAN TRUMP'I BARIŞA İKNA ETTİ
Türkiye, sadece bir arabulucu değil. Artık oyunun kurallarını yazan bir aktör konumunda. Suriye’de barış masasını kuran, o masaya herkesin oturmasını sağlayan ve masadan kalkıldığında geride bir gelecek bırakan ülke.
Erdoğan’ın Trump’la yaptığı görüşmede verdiği mesaj netti: “Barış, bir taviz değil; stratejik yatırım olacak." İş adamlığından başkanlığa yükselen Trump'a daha iyi bir teklif yapılamazdı. Fakat bu noktada en önemli konu inandırıcılıktı. Türkiye, kendine inandı. Amerika Türkiye'ye inandı. Sonuç olarak, yaptırımlar kaldırıldı.
İSRAİL’LE BARIŞ OLUR MU?
Trump’ın, Suriye’nin Abraham Anlaşmaları’na katılmasını teşvik etmesi, belki de tarihin cilvesi. Birkaç yıl önce hayal bile edilemeyecek bu diplomatik yaklaşım, Ortadoğu’daki fay hatlarını yeniden tanımlayabilir. Bu senaryoda İsrail'in Filistin'deki saldırılara son vermesi durumunda bölge halklarının faydasına olacak her adımı atmaya hazır bir Türkiye var.
Bu barış, pamuk ipliğine bağlı değil. Tam tersine; demirden bir iradeyle örülüyor. Ankara, bu barışı inşa ederken sadece diplomasi masalarında değil, aynı zamanda sahada da varlık gösteriyor. TİKA’dan AFAD’a, TOKİ’den yerel STK’lara kadar onlarca kurum; Suriye’de toprağı tutan yeni bir hayatı yeniden yoğuruyor.
Türkiye bu barışın finansörü değil, mimarı. Parayı Körfez veriyor olabilir. Ama projeyi çizen Ankara. Bu fark, bugünün değil; geleceğin gücüdür. Çünkü para bir kez verilir, ama akıl daima talep görecektir...
BÖLGE İÇİN GÜZEL GÜNLER YAKINDA
Şimdi gözümüzü 2030’a çevirelim. Suriye, yeniden bölgesel ekonomilere entegre olmuş, altyapısını büyük oranda onarmış bir ülke. Türkiye ile serbest ticaret hattı kurmuş, lojistik merkezleri faaliyette, üniversiteleri yeniden öğrenci çekmeye başlamış. İran etkisini yitirmiş, İsrail ile çatışmadan uzak dengeli bir pozisyon almış. İşte bu tablo, bugünkü barış mühendisliğinin eseri. Ama bu tablo kolay çizilmedi, çizilmeyecek. Çünkü Ortadoğu hala kaynayan bir kazan.
İsrail’in Gazze politikaları, İran’ın mezhebi vekil savaşları, ABD iç siyasetinin çalkantılı dalgaları… Tüm bunlara rağmen Türkiye, sabit pusula rolü görüyor. Çünkü bu ülkenin dış politikası artık günü kurtarmaya değil, yüzyılı inşa etmeye odaklı.
Bartu Eken / Haber7


